Rüzgarın çıkarttığı sese, kulaklarım bir habercinin gelişi edasıyla tüm dikkatini veriyor, ufak bir taşın hareketini bile algılıyordu. Geldiğim yoldan çok fazla uzaklaşmış gibi hissediyordum. Hava da beni kayboluşa sürükleyen bir uğultu var gibiydi. Uçurumun tedirginliğini bir kuzgun taçlandırıyor idi.
Sanki burası ölüm ile yaşam arasında ürperti barındıran bir yerdi. Keşfedilmesi iyi hissettirmiyecek sırların göz önüne geldiği bir yer. Morgta duyulan ölülerin hayali adımları, yatağında gözünü açıp kapıya baktığın anda sana gülümseyen insan dışı varlığın yüz ifadesi gibi. Aklınızın sonsuz gücünü kontrol edemezseniz, düş ile uyanıklık arasında açılan yolda gerçeklikten koparsınız.
Dikkatimi tekrar topladım. Çevreme odaklanıyor olursam, karanlıkta kendimi korkutacak bir şeyler gördüğümü sanmam çok büyük bir olasılık idi. Hız yaparken etrafınızda akan görseller olağanın dışında biçimler yaratmaya meyillidir. Bu ilizyona kapılamazdım.
Arada yavaşlıyor daha sonra tekrar hızlanıyordum. Yol kenarlarında devrilen bir çok ağaç vardı. Motosikletin farını sağ ve sola hafifçe çevirdiğimde yolu kaplamış ağaç kökleri kendini gösteriyordu. Düz bir şekilde ilerleyebilmek için yapacak pek fazla birşey yoktu. Ufak ve derin çukurlar çok fazlaydı.
Yağmur zamanı kullanarak bakımsızlığın getirdiği fırsatla yolu yutuyor ve sindiriyordu. Kalıcı halde yıpratıyordu. Soğuk hava etkisini iyice arttırmıştı. Ormanın derinliklerine yaklaştıkça daha da soğuk oluyordu.
Gittiğim yolun biraz ilerisinde, dikkatsiz bir şekilde girersen çok fazla tehlike arz edebilecek bir viraj gördüm. Yıkılmış paslı bir tabela ölü otların arasında duruyordu. Zamanında buranın komple denetlenen ve kontrol altında tutulan bir yer olduğunun göstergesiydi. Ormanın derinliğinde riskli bölgelerin olduğu kenarına not edilmişti. Tek görebildiğim canlılar kadim güçlerini gösterircesine heybetli duran ağaçlar idi. Yukarı baktığımda gökyüzünü ve yıldızları parçalanmış bir resmin kalan kısımları gibi izleyebiliyordunuz. İnsanların devasa sanatların önünde küçücük kalışı, kendini çok büyük olarak inandırdığı var oluş noktasını sorgulamaya iten bir psikolojiye sokuyordu.
Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Heyecan korku ve merakın getirdiği duygular, birbirine baskın gelmek için savaş halindeler idi. Bir an once yolu bitirmek için olabildiğince hızlı sürmeye çalışıyordum. Ama yolun bozuk kısımları ve karanlık beni hapis etmeye çalışan bir gardiyan gibi çevremi sarıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOL ŞEYTANI
УжасыPişmanlık bilmediğin korkuların uçurumunda en karanlık gecede yatar.