31.Bölüm: Yalnızlığa Tutunmak

353 41 3
                                    




31.BÖLÜM

YALNIZLIĞA TUTUNMAK

Yalnızlık ruhun infazıdır. Ona sığındığın vakit yok olup gidene kadar peşini bırakmaz.

*

Keremsiz hayatımın ikinci günü...

Yeni hayatımın ilk günlerini yaşıyorum, yalnız... Yapayalnız. İçinde Kerem olmadan geçirdiğim yeni hayatımın ilk günleri...

Hiçbir şey umurumda değil artık.

Katilin de... Anıl'ın da... Duru'nun da... Azra'nın da... Benim de...

Hepimizin canı cehenneme.

Keremsiz hayatımın üçüncü günü...

Ev hapsindeyim hâlâ. Odamdan da çıkmadım.

Yemez içmez oldum yine. Bundan daha güzel bir hayat olabilir mi?

Hak ettiğim hayatı yaşıyorum. Kendi ellerimle inşa ettim bu hayatı. Yaşıyorum işte, dilediğim gibi.

Kimsem yok.

Geçmişimden kalan tek şey kendime duyduğum nefretim.

Keremsiz hayatımın beşinci günü...

Hak etmesem de güneşin doğuşunu izledim bugün.

Ceza verdim kendime, uyumak yok. Ağlamak da yasak.

Ne için ağlayacaktım ki?

İhanet edenin, sadakatsiz insanın ağlayacak neyi olabilirdi?

Hiç... Bir hiçtim. Elimde kalanlar da öyle...

Darmadağın haldeyim.

Keremsiz hayatımın yedinci günü...

Ben kötü biriyim.

Şarkıları hak etmiyorum. Arkadaşlarımı hak etmiyorum. Sevmeyi hak etmiyorum. Sevilmeyi hak etmiyorum. Aşkı hak etmiyorum. Uyumayı hak etmiyorum. Yemeyi, içmeyi hak etmiyorum.

Güzel olan hiçbir şeyi hak etmiyorum.

Keremsiz hayatımın dokuzuncu günü...

Daha berbat haldeyim. Yatağımdan bile çıkmıyorum artık. Zayıflamışımdır da muhtemelen.

Eski hayatımı çok özledim.

Hiç yaşamıyor olmak, bu hayatı yaşamaktan daha güzel olsa gerek.

Keremsiz hayatımın onuncu günü...

Yatağımdan çıktım bugün.

Güzelce duş aldım.

Evden çıktım ve hava da epey güzel.

Kerem'le yüzleşmeye gideceğim. Gerekirse yalvarırım.

Çünkü bir suçlu varsa o benim.

Keremsiz hayatımın on üçüncü günü...

Yalnızlığı hiç bu kadar yakından tanıma şansım olmamıştı.

Yalnızlık tek dostum, sırdaşım. Ona Kerem'le yüzleşmeye gittiğim günü anlattım. Kerem'i bulamayışımı... Belki de kapıyı bilerek açmadığını... Benden nasıl nefret ettiğini... Kerem'e nasıl âşık olduğumu...

Her şeyi ona anlattım.

Keremsiz hayatımın on beşinci günü...

Kerem olmadan geçirdiğim kaçıncı günde olduğumu bilmiyorum. Onsuz hayat berbat.

Aklımı yitirecek gibi oluyorum.

Pişmanım.

Keşkelerle dolu bu hayatı yaşamak istemiyorum artık.

Neden... Neden yoksun Kerem?

Keremsiz hayatımın on yedinci günü...

Arkadaşlarımla görüşmeyi reddediyorum yine.

Utanıyorum herkesten.

Eski hayatımı çok özledim.

Keremsiz hayatımın on sekizinci günü...

Uykularım bile küsmüştü bana. Sürekli uyumak istiyordum fakat kendi kendime dalıp gidene kadar bir türlü uyumayı beceremiyordum. Uyuduğumda ise kısa kısa aralıklarla uyanıyor, aynı şekilde yeniden uykuya dalana kadar kıvranıyordum. Sanırım bu da evrenin yaptıklarım yüzünden bana verdiği cezalardan biriydi.

Güç bela uykuya dalmamın üzerinden sadece birkaç dakika geçmişti.

Zilin çaldığını duyduğumda rüya gördüğümü sandığım için gözlerimi açmadan, arkamı dönüp uyumaya devam ettim.

Birkaç dakika sonra zil yeniden çaldığında istemsizce kaşlarım çatıldı fakat yine de gözlerimi açmadım. Uykuya yeni dalmıştım çünkü, bozmak istemiyordum.

Nasılsa beklediğim birileri de olmadığı için yanlış gelmişlerdir düşüncesiyle uyumaya devam etmeye çalıştım.

Gelen her kimse pek yanlış gelmiş gibi görünmüyordu. Çünkü birkaç kez zile bastıktan sonra şimdi de kapıya vuruyordu ısrarla.

Oflayarak üzerimdeki yorganı attıktan sonra başım ağrıdığı için ellerimi kapatıp yüzümü buruşturdum. "Kim bu ya," diye homurdandığımda uzun süredir yalnız olduğum için kendi sesime bile yabancı hissettim.

Tek gözümü güçlükle açtığımda odanın içinde göz gezdirdim.

Odanın içindeki karanlık yüzünden saatin geç olduğunu düşünürken, bu saatte kimin gelmiş olabileceğini merak etmeye başladım.

Sanki dayak yemişim gibi vücudumun her yeri ağrıyordu. Zorla yataktan bacaklarımı sarkıttığımda bir süre öylece durarak harcadım zamanımı.

Yataktan çıkmadan hemen önce komodinin üzerinde duran telefonuma uzandım saati öğrenebilmek için. Ekranı açmaya çalıştığımda telefonumun şarjının bittiğini ve kapandığını gördüm.

Göz devirerek telefonu yatağa fırlatıp yavaşça oturduğum yerden kalktıktan sonra karanlık odamın içinde ağır ağır yürümeye başladım.

Koridoru geçtikten sonra salona gözümün ucuyla baktığımda son derece aydınlık olmasını şaşkınlıkla izledim. Odamdaki güneşlik perdeyi çektiğim için akşam olduğunu sanıyordum fakat belli ki gündüz saatlerindeydik hâlâ.

Tam yeniden zil çalmadığı için kapıyı açmaktan vazgeçip odama dönecekken dışarıdaki her kimse zili tekrar çaldı. Omuzlarımı düşürerek kapıya doğru yürümeye başladım.

Oflayıp kapıyı açtım ve surat asarak bakışlarımı gelen kişiye çevirdim. O an şaşkınlıktan küçük dilimi yutmuş, nefes almayı dahi unutmuştum.

Depresyonda olduğumu, yaşadıklarım yüzünden aklımı yitirmek üzere olduğumu ve gitgide sağlığımı kaybettiğimi biliyordum fakat bu kadarı çok fazlaydı sanırım. Eğer böyle halüsinasyonlar görecek hale geldiysem, durumum gerçekten vahimdi.

Gözlerime inanamadığım için ellerimin tersiyle gözlerimi ovdum ve yeniden baktım.

Ortadan kaybolmamıştı, hâlâ karşımda duruyordu fakat bir türlü bunun gerçek olduğuna inanamıyordum.

Sahiden şu an gördüğüm şey gerçek miydi?

***

Yeni bölümde görüşmek üzere <3

Güneşi Söndürmem Gerek (FİLM OLUYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin