9.Bölüm: Canavarlar Gündüzleri Uyur

120K 3.3K 4.6K
                                    


Selam!

Bölüm şarkılarını bırakıp kaçıyorum.

Taylor Swift - You Belong With Me

Alec Benjamin - Let Me Down Slowly

Sufle - İçinde Aşk Var

Keyifli Okumalar!

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayalım lütfen ⭐️

***

9.BÖLÜM

CANAVARLAR GÜNDÜZLERİ UYUR

"Asıl canavarlar yatağın altında değil; içinde uyuyanlardır."

*

Ağlıyordum ve gözyaşlarım her zamankinden daha çok canımı yakıyordu. Her zamankinden daha çok titriyordu bedenim. Güçlükle yattığım yerde gözlerimi aralarken rüyamda Anıl'ı görmüş olmanın gerginliğini yaşıyordum.

Gördüğüm rüyadan beri kafamın içinde dönüp duran cümle dudaklarımdan bir fısıltı gibi kopup ortamın kasvetine karıştı. "Sen kaybettin... Mutluluk kaybedenlerin kapısını çalar."

Doğrulmaya yeltendiğim gibi midemdeki sancı, acıyla yüzümü buruşturup kıvrılmama neden oldu. Umursamamaya çalışarak bir elimle karnımı tutup diğer elimle yataktan destek alarak güçlükle ayağa kalktım. Karanlık odayı aydınlatan tek şey perdesi aralanmış pencereden içeriye sızan sokak ışıklarından ibaretti.

Ellerimle karanlığı yoklayarak ilerlemeye başladım. Birkaç dakika içinde kapıya ulaştığımda gözlerim karanlığa çoktan alışmıştı. Kapıyı açmamla birlikte gözlerime hücum eden ışığa karşı elimi siper etmek zorunda kaldım.

Ciğerlerime dolan, nefret ettiğim kokuyu solumamla başımdaki ağrının artması bir oldu. Hastane kokusundan adeta iğreniyordum. Kesik kesik nefeslerle koridorda ilerlerken etrafta koşuşturan insanların telaşı gerginliğimi daha da artıyordu.

Koridorun sonundaki koltukların orada Göktuğ'u gördüğümde adımlarım daha da hızlandı. Göktuğ dahil olmak üzere bir grup insan arasında dönen tartışma yüzünden bütün koridorda yankılanan bir gürültü hakimdi. İnsanlar sakince birbirini dinleyip anlaşmak yerine sadece konuşmayı tercih ediyorlardı.

"Göktuğ..." diye seslenmeye çalıştıysam da sesim mırıltıdan ibaretti. Gürültüden beni duymadı bile.

Yanına gidene kadar seslenmeyip en sonunda omzuna dokunduğumda irkilerek arkasını döndü. Gözlerinin içine baktığımda neredeyse tüm beyazı kırmızıya dönmüştü, yorgunluktandı muhtemelen.

"Neler oluyor?" diye sorarken sesim, benim bile tanıyamayacağım kadar çatallanınca öksürerek boğazımı temizlemeye çalıştım. "Ne bu gürültü? Ben niye odada yatıyordum?"

Göktuğ büyükçe yutkunduktan sonra bir süre daha sessizliğini korumayı ve öylece gözlerimin içine bakmayı seçti.

"Gökçe nerede?" diye sordum kalabalığın arasında Gökçe'yi ararken. "Ne diye susuyorsun?" Yeniden kalabalığa bir göz attıktan sonra, "Sahi ne zamandır uyuyorum ben? Giray'a ne oldu?" diye sordum merakla. Kafam o kadar doluydu ve başım öylesine ağrıyordu ki... olanı biteni daha yeni hatırlamaya başlıyordum.

"Giray..." deyip sustuğunda kalbim öfkeyle çarptı. Zihnimde dönüp duran kelimeleri işitmek istemiyordum ondan. Kötü bir şey duymak istemiyordum.

Güneşi Söndürmem Gerek (FİLM OLUYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin