15.Bölüm: Büyük Baskın

8.9K 1K 45
                                    




Selam bebeksular!

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayalım lütfen ⭐️

***

15.BÖLÜM

BÜYÜK BASKIN

Yaptığı onca şeye rağmen ona olan sevgin azalmıyorsa, kalbin gerçekten aşkla kuşatılmış demektir.

*

"Umut, ne oluyor yine? Ne yaptın içeride?" Odadan çıkar çıkmaz Göktuğ beni soru yağmuruna tuttu.

"Şu meşhur mektupçumuz var ya..." dedim lafı dolandırmadan.

"O da mı katil?" diye alay edip gülmeye yeltendi ama yüzümdeki ciddi ifadeyi görünce gülüşü yarım kaldı. "Ne?" dedi şaşkınlıkla.

"O da bu işin içinde," dedim kendimden emin bir şekilde.

"Nasıl?" diye sorduktan sonra ağzı açık kalmıştı. "Onu nereden biliyorsun?"

"Uzun süredir çok nadir de olsa konuşuyorduk zaten. Asla kim olduğunu söylemiyor bana. Partiden beri onunla daha sık konuşmaya başladık. Onun bizimkilerden biri olduğuna eminim ve bu yüzden de nasıl bir yol izleyeceğimi netleştirmek için ona sorular sorarak aslında kafamdaki sorulara cevap alıyorum," diye açıkladım.

"Oha, çok mantıklı!" diyerek planımı onayladı. "İşe yarıyor mu bari?"

"Pek sayılmaz aslında. Aşırı saçma konuşmalar geçiyor aramızda. Net cevaplar vermiyor fakat bir şekilde söyledikleri sayesinde nasıl bir yol izleyeceğimi bulabiliyorum sanki," dedikten sonra alt dudağımı büzerken tek omzumu silktim. "Çok garip... Asla kesin bir şey yok ortada."

"Gerçekten... Peki, nereye gideceğiz şimdi?" diye sordu. Merakla dudaklarıma bakıyor, vereceğim cevabı bekliyordu.

"Bunu pek istemeyebilirsin."

"Of, direkt söyle hadi. Germe daha fazla," dedikten sonra kulaklarını ve gözlerini kapattı.

"Göktuğ sence de biraz abartmıyor musun?" diye sordum sırıtarak.

Tek gözünü açıp bana baktı ve oflayarak yavaşça ellerini kulaklarından çekti.

"Tamam, hadi söyle bitsin bu çile, ıstırap, işkence..."

"Kerem'in evine gidiyoruz!" deyiverdim hiç zaman kaybetmeden.

"Ne?" dedi şaşkınlık içinde. "Nasıl? Neden böyle bir şey yapıyoruz kızım, deli miyiz biz?"

İtiraz etmek ve boş konuşarak zaman kazanmak dışında başka bir şey yapmayacağını bildiğim için sorularını cevapsız bırakarak, yanından geçip salona doğru yürüdüm.

"Umut!" diye seslendi peşimden gelirken. "Kızım kafayı mı yedin?"

Salona girdiğimizde birden telefonu çalmaya başlayınca, itiraz etmeyi bırakıp koltuğun kenarında duran telefonuna koşturdu hızlıca.

"Damla arıyor," dedi yüzüme şaşkın şaşkın bakarak.

"Normal değil mi, niye şaşırdın bu kadar?" dediğimde, göz devirerek telefonu kulağına götürdü.

"He güllü, konuş," derken kocaman bir gülüş belirdi yüzünde. Tek umudum konuşmayı uzatmamalarıydı.

"Ne olsun ben de Umut'la..." dediği an bacağını sıkmamla acıyla bağırıp cümlesini yarım bırakması bir oldu. "Umut'la mesajlaşıyordum, sen aradın," diye düzeltirken acıyla yüzünü buruşturmuş, bacağını ovuyordu.

Güneşi Söndürmem Gerek (FİLM OLUYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin