18.Bölüm: Kırk Sekiz Saat

16.5K 1.2K 647
                                    




Selam bebeksular!

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayalım lütfen ⭐️

***

18.BÖLÜM

KIRK SEKİZ SAAT

İnsanlar iyidir. İnsanlar kötü... Bir gün iyi bir gün kötü. Görmezden gelmeyi bilmez isen sana karşı her gün kötü...

*

Bitmemesi için neyim varsa feda edebileceğim kadar harika bir günün ertesinde yine kürkçü dükkânına, evime geri dönmüştüm.

Çantamda evin anahtarını ararken hâlâ dün yaşadıklarımızı hatırlayıp gülümsüyordum. Berbat geçen günlerin üzerine dün Kerem'le geçirdiğim her an ilaç gibi gelmişti.

Keşke, keşke hiç bitmeseydi.

Nihayet anahtarı bulduğumda çantamdan çıkarıp oflayarak kapıyı açtım fakat ayaklarım geri geri gidiyordu sanki. Eve girmek; düşüncelerin esiri olmak, tüm olumsuz duyguları yaşamak demekti çünkü ve ben artık mutlu olmak istiyordum.

Yirmi bir yaşında bir kızın mutluluğa bu kadar aç olması adil miydi sahiden?

Asla... Asla değildi.

Kapıyı arkamdan kapattıktan sonra miskin adımlarla koridoru geçip odama vardığımda yatağıma baktım bir süre. Uyumak en kolay yoldu benim için. Çünkü düşüncelerden sadece uyurken kaçabiliyordum.

Neyse ki bugün öğleden sonra dersim vardı. Evde çok kalmadan, hazırlanıp okula gideceğim için mutluydum. Bu sayede hem düşüncelerin pençesinde can çekişmeyecektim hem de uzun zamandır insanlarla iletişim kurmadığım için yaşadığım asosyallikten kurtulacaktım.

Günler önce evde olduğum belli olmasın diye kapattığım perdelerimi açmamla birlikte gözlerim karşıya dikildi.

"Hayda..." diye mırıldanırken her şey için çok geçti. Çünkü perdeyi çeker çekmez Akın'la göz göze geldik.

Gülümsemeye çalışırken ellerim hâlâ iki yanda perdeleri tutuyordu öylece.

Gülümsememe karşılık veren Akın, aynı zamanda el salladığında aceleyle elimi perdeden çekip el salladım.

Eski hayatıma yavaş yavaş dönmeye başlıyordum ve tek korkum, bir türlü kafamdan atamadığım bu gerçekle birlikte hayatıma nasıl adapte olacağımdı.

Hep birlikte yaşayıp görecektik.

Birkaç saniyelik yokluğun ardından Akın elinde kâğıt ve kalemle pencerenin önünde, biraz önceki yerini aldığında istemsiz bir şekilde tebessüm yer etti yüzümde.

Geçen her an eski hayatıma dair bir şeyleri ne kadar çok özlediğimi hissettiriyordu bana.

Hızlıca kâğıda bir şeyler yazdıktan sonra kalemi pencerenin kenarına koyup kâğıdı pencereye dayadı ve ben, pencereye doğru bir adım daha yaklaştım.

Gözlerimi kısarak kâğıtta yazılanları daha net görmeye çalıştım.

"Nihayet döndün!"

Gülümseyerek pencerenin önünden ayrıldım.

Masanın kenarındaki keçeli kalemi alıp elime geçen ilk defterle birlikte yeniden pencerenin önüne döndüm. Pencerenin kenarına koyduğu fincanından bir yudum aldıktan sonra geldiğimi görünce, gülümseyerek cevabımı beklemeye koyuldu.

Güneşi Söndürmem Gerek (FİLM OLUYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin