2.Bölüm: Bu Bir Veda

36K 979 841
                                    

Selam bebeksular!

Keyifli Okumalar!

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayalım lütfen ⭐️

***

2.BÖLÜM

BU BİR VEDA

Veda etmek için yanından ayrılmak yetmez. O kişi kalbinden ayrıldığı gün veda edebilirsin ancak.

*

Evin önüne geldiğimizde Kerem sıkıntılı bir şekilde oflayarak arabayı durdurdu ve bana döndü. Epeyce bir süre, yüzümü incelediği zaman boyunca kıpırdamadım. Bakışlarım doğrudan karşıya kenetlenmiş şekilde öylece duruyordum.

"Hâlâ seninle gelmem gerektiğini düşünüyorum," dedi sakince. "Belli ki seni zor günler bekliyor, en azından yolculukta yorulmamış olurdun bir de..." Fikrini kabul etmem için ikna edici konuşmalarına devam etti.

Yaşananlar yüzünden zaten yeterince canım acıyorken üstüne bir de bu kadar düşünceli olması bir hayli canımı sıkıyordu.

Omuz silktikten birkaç saniye sonra usulca Kerem'e dönüp miskin miskin konuşmaya devam ettim. "Alıştım artık her gün başıma bir şey gelmesine. Bu yüzden o kadar olayın yanında birkaç saatlik yolculuğun pek de zorlayacağını sanmıyorum," dedim.

"Son kararın mı?" diye üsteledi ve emin olup olmadığımı sorgularcasına kaşlarını kaldırdığında göz ucuyla gözlerine baktım. Kaşlarını kaldırdığında daha çok açılan gözlerinin mavilerine bakmak iyi gelmiyordu artık.

O gözlere her baktığımda duyduğum ve yaşadığım her şeyi geride bırakıp doyasıya sarılmak istiyordum ona. Gerçi bunu sadece gözlerine baktığımda değil; yan yana durduğumuzda, sesini duyduğumda, onunla ilgili bir şey düşündüğümde... Yani her an, olanları ardımda bırakmak istiyordum. Çünkü Kerem'i düşünmeden geçirdiğim bir an bile yoktu.

Ağır ağır başımı salladım.

Sol eli direksiyonu tutmaya devam ederken, beklemediğim bir anda uzanıp şakağımdan usulca öpüverdi. Tam o anda tutmaya başladığım nefesimi, kıpkırmızı olana kadar bırakmayı akıl edemeyecek hale gelmiştim.

"O güzel kafanın içinde... Kalbinde üzüntüye dair bir şey olsun istemiyorum artık," derken eli usulca çeneme doğru kaydı. Parmakları çenemin ucunda kıpırdanırken, başımı kendine doğru çevirdiğinde kalbimin deli gibi çarptığını hissettim.

Bakışlarımız yeniden buluştuğunda, "Umut Işığım böyle mutsuz görünürse ışığıyla nasıl aydınlatacak beni?" dedi ve sonra öyle bir güldü ki... Bir anlığına da olsa düne kadar Kerem ve Umut nasılsa tam da öyle hissetmiştim işte. Mutlu, huzurlu ve aşkla çarpan bir kalbi olan üniversiteli kız...

Zihnime yeniden hücum eden düşünceler, o birkaç saniyelik mutluluğa öyle büyük bir darbe indirdi ki... Kerem'le Akın'ın konuşmalarını duyduğum ilk anda olduğu gibi bir yıkım yaşadım.

Bir şeylerden şüphelenmemesi için her şeye rağmen kendimi zorlayarak gülümsemeye çalıştım. Tekrardan başımı sallarken, "Gitsem iyi olur artık..." diye mırıldandım.

Bir şey söylemeyince, son bir kez gözümün ucuyla baktıktan sonra arabadan inmek üzere kapıyı açtım.

Sağ bacağımı dışarıya attığımda bileğimi sıkıca kavrayan eli hareket etmeme engel oldu. Bakışlarım önce bileğimden tutan eline, sonra da ağır ağır yüzüne kaydığında kalbim göğüs kafesimi parçalıyordu sanki.

Güneşi Söndürmem Gerek (FİLM OLUYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin