22.Bölüm: Herkesin Önünde

36.3K 1.4K 2K
                                    

Selam bebeksular!

Keyifli Okumalar!

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayalım lütfen ⭐️

***

22.BÖLÜM

HERKESİN ÖNÜNDE

Fırsatın varken bakmadığın yüzün zihninde silikleşmeye başladığını anladığın gün anlayacaksın ne kadar sevdiğini.

*

İhanet hiç olmadığı kadar gerçekti şimdi. Sadece birkaç adım uzağımda duruyordu.

Bana doğru bir adım attı. Aramızdaki mesafe daha da azaldı. Yüzünde öyle bir gülümseme vardı ki... Geçmiş, ellerini boğazıma yerleştirmiş, nefesimi kesmek için çabalıyordu.

Biraz daha yaklaştı. Tırnaklarımı avuç içlerime sapladım. Belki fiziksel olarak canımı daha çok yakacak bir şey bulursam ruhum o kadar sancımazdı.

Artık aramızda bir adımdan daha kısa bir mesafe kalmıştı. Tam karşımda, yüzünde şeytani bir gülüşle duruyordu.

Gözlerinin içine bakıyorken o da benim gözlerimin içine bakıyordu. Nefretle dişlerimi sıktım. Daha büyük gülümsedi.

Ne yapacağımı bilmiyordum. Onun ne yapacağını da bilmiyordum. Ve asıl önemli olan... Kerem'in bu ihanet oyunundaki yerinin ne olduğunu bilmiyordum. Sahi... Kız kardeşinin yaptıklarından haberi var mıydı?

Tüm bunları bildiği halde benimle zamanını geçirecek kadar karaktersiz miydi Kerem, yoksa olanlardan bihaber, oyun dışında bırakılmış bir masum muydu?

Kafam öyle karışıktı ki... Patlamak üzereydi. Delirmeme ramak kaldığını hissedebiliyordum.

Zaman durmuş gibi dakikalar boyu süren bir sessizliğin içinde birbirimize bakmak dışında hiçbir şey yapmadık. Duru'yla gözlerimiz birbirine kenetlenmiş, geçmişimizin karanlık sırlarını yüzlerimize haykırıyor gibiydik.

Haykırmak istedim.

Sustum.

Biraz sonra Duru'nun o dehşete düşüren gülüşüyle bana doğru elini uzatışını gördüm.

Hiçbir şey olmamış gibi karşımda durabilmeye nasıl cesaret ediyordu?

Hiçbir şey olmamış gibi gözlerimin içine bakabilme cesaretini nereden buluyordu?

Hiçbir şey olmamış gibi gülebiliyordu ve hiçbir şey olmamış gibi selamlaşmak için bana elini uzatabiliyordu.

Yutkundum.

Kalbimin gürültüsü, içinde bulunduğumuz bu devasa oteli başımıza yıkacak kadar şiddetliydi. Kafamın içindeki çığlıklar kulaklarımı sağır edebilecek kadar yüksekti. Ve öfkem her şeyi yakıp yıkacak, yok edecek kadar güçlüydü.

Bana uzattığı elini sıktım.

Madem bir oyunun içine çekiyordu beni. Onunla kozlarımı bir oyunun içindeyken de paylaşmaya hazırdım. Ne kadar güçlü olduğumun da farkındaydım. Umut Özay'ın canı daha fazla yanamazdı. İzin vermemeliydim.

"Merhaba," dedi. Sesi bir başkası için son derece samimi olabilirdi ama gerçekleri bildiğim için bana öyle samimiyetsiz ve itici gelmişti ki... Oracıkta kafasını havuza daldırıp nefesi kesilene kadar başına bastırmak istedim.

Güneşi Söndürmem Gerek (FİLM OLUYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin