37.Bölüm: Aşka Veda

478 43 3
                                    




37.BÖLÜM

AŞKA VEDA

Aşk kalbin cemresidir derler. Kalbe düştüğü an bahar başlar.

*

Odadan çıktığımda aylar hatta yıllar geçmiş gibi hissediyordum.

Odaya girmeden önceki Umut'la şimdi odadan çıkan Umut arasında dağlar kadar fark var gibiydi. Tüm düşüncelerim, kararlarım, planlarım tamamen değişmişti.

Yolun sonuna geldiğimizi hissedebiliyordum ve bu yolun sonunu getirecek hamleyi yapma vaktim gelmişti.

Her şey olması gerektiği gibi olacak, muhtemelen bu kanlı savaşın sonunda herkes zarar görecekti.

Ne olacaksa olsun korkmak yoktu artık.

Umursamak yok, çekinmek yoktu.

Kaç saattir odada olduğumu bilmiyordum fakat epey vakit geçtiğine emindim.

Ağır adımlarla koridorun sonuna geldiğimde derin bir nefes alıp salona girdim. İkisi de hâlâ burada olmasına rağmen sessizce bir köşede oturmuş, telefonlarıyla ilgileniyorlardı.

"Umut?" dedi Göktuğ, salonun girişinde beni fark eder etmez oturduğu yerden sıçradı. Yanıma gelip kolumdan tuttuktan sonra konuşmaya devam etti.

"Ne oldu? Ne yaptın odada?"

Damla da meraklı bakışlarla Göktuğ'un sorularına cevap vermemi bekliyordu.

"Karar verdim," dedim basitçe, omuz silkerek.

"Kızım salak salak yapma kendini. Anlatsana düzgünce," dedi kolumdan sarsarken.

"Anlatacak bir şey yok," dedim yanından geçip giderken. "Artık her şeyin sonuna geliyoruz."

Göktuğ öfkeyle yanıma gelip oturduğunda, "Bak, şu salak salak hallere bak! Bihter'in finaldeki hali gibi gülümseyip kısa kısa cevaplar veriyorsun kızım, delirtme beni!" diye bağırdığında gülümsemeye devam ettim.

"Lan gülmesene ruh hastası," dedi yanaklarımı sıkarak.

"Umut iyi misin?" diye sordu Damla da şaşkınlıkla.

"Ay iyiyim!" dedim oflayarak. "Göktuğ gereksiz algı yaratmasana ya, aptal mısın?" diye homurdandım göz devirerek.

"Asıl sen aptal mısın, aptal!" dedi öfkeyle. "Burada deli deli hallere giren ben miyim?"

Söylenmelerini duymazdan gelip önüme döndüğümde Damla'nın meraklı bakışlarıyla karşılaştım.

"Ne oldu içeride?" diye sordu sakince. "Paylaş bizimle. Her şeyi tek başına omuzlayacak değilsin, unutma."

"Biliyorum," dedim mülayim bir tebessümle. "Sadece mektupçuyla konuştuk biraz."

"Ne konuştunuz?" diye sordu Göktuğ.

"O da her şeyi biliyor," diye itiraf ettiğimde yine şaşkınlık çığlıkları attılar.

"Ne?"

"Nasıl?"

"Kim olduğunu öğrendin mi?"

"Mektupçu kimmiş?"

"Mektupçuyu boş ver. Katil kimmiş?"

Bu ve bunun gibi daha algılayamadığım bir sürü soru yağmurundan kurtulmak için elimi havada salladım.

"Durun bir dakika," diye bağırdım elimi sallamam yeterli olmayınca. "Susun."

Güneşi Söndürmem Gerek (FİLM OLUYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin