*1*

1.4K 33 18
                                    

Babam jandarma benim bu yüzden bazı yıllar tayin çıkmasından ötürü farklı şehirlere gidiyoruz bazen birkaç ay durup geri dönüyor bazen ise.. bugünkü gibi kalıcı olarak taşınıyoruz..

Ankara'ya taşınıyorduk okulumu geride bıraktığım için biraz üzgündüm sonuçta sınav senemdi.. nasıl adapte olacağımı bilmiyordum.

Zaten zar zor insanlarla konuşabiliyorum..

Normalde sosyal bir insanım aslında ama bilemiyorum okuldaki çoğu insan bana..pekte iç açıcı gelmiyor..

...

Babam aniden fren yaptı ve bluetooth kulaklığım arabanın ön koltuğunun altına kaçtı,kemerimi sakince çıkarırken babam bunu farketti ve bağırmaya başladı. "ÇOK FENA TRAFİK VAR KIZIM DALGA MI GEÇİYORSUN TAK ŞUNU" oflayarak arkama yaslandım ve kemerimi bağladım. Zaten mola verecektik birazdan..

*

Yavaşça arabadan indim ve ayaklarımı salladım,yaklaşık üç saattir yoldaydık ve daha 5 saat yolumuz vardı. İstanbul'dan Ankara'ya sanırım 8-9 saat vardı. Ön kapıyı açıp annemi dürttüm. "Anne,hadi kalk." mırıldandı "mm kızım niye uyandırıyorsun bi baban bi sen ömrümü yediniz ömrümü" söylenmesi hoşuma gitmişti gülümsedim ve onu hassas noktasından vurmaya karar verdim "Anne! Kalkman lazım yoksa kahve sırasında yerimiz bulunmayacak bir sürü insan kahve almaya gidiyor!" Aniden yerinden zıpladı üstündeki ceketi düzelterek dekolteli bluzunü kapattı. "Hani? Nerede?" kandırdığımı anlamıştı, koşmaya başladığım sırada ayağından topuklusunu çıkarıp omuz hizzama fırlattı. Her zaman olduğu gibi tutturamadı tabii ki! Gülmeye başladım "Biraz daha çalışmalısın tatlım!" Ayakkabısını alıp havaya kaldırdığımda insan içinde olmamıza rağmen bağırmaya başladı. "Alya getir onu buraya hemen!" gülmüştüm. Sonradan insanlar bize dik dik baktığı için sosyal anksiyetem tutmuştu ve ayağına kadar gidip topuklusunu giydirmiştim. Biz annemle böyleydik işte,koluma girdi ve benzinlikçinin yanındaki kahve dükkanına yürüdük.

*

İçeri girdik ve annem her mola verdiğimiz zamanlar aldığı gibi filtre kahve aldı ve bende fincan dibek kahvesi aldım. Dibek kahvesi dışında başka fincan kahve içemezdim. "Koca kız oldun bi' öğrenemedin türk kahvesini sevmeyi!" kollarımı sıvayıp annemin kahvesiyle birlikte masaya geçtim annemde karşıma oturdu ve karşıdan babamı gördüm. Onun içinde bir sandalye alıp masanın yanına koydum.

...

O da yanımıza gelmeden sade türk kahvesi alıp sandalyesine geçti. Kollarını masanın üstüne koyduğu sırada masa biraz sarsılmıştı,gene neye gerilmişti? "Of! Sorun ne Hakan?" Yaklaşık 22-23 yıldır evliydiler ve annem artık onun aldığı nefesten bile ne hissettiğini anlayabiliyordu. Babam bir of çekip söylendi "Arabanı çek dedi bi' tane hergele bende sadece beş dakika oturup gideceğimizi söyledim fakat adam o kadar sakattı ki polisle beni tehdit etti!" bağırıyordu,annemde onu hafifçe bacağıyla dürttü ve babam sessiz kaldı. "Anca sustur beni sende İpek" diye söylendi babam annemde hafifçe omzuna yaslandı babamın, babam tektardan yumuşadı ve annemin başına başını yasladı lise aşıkları gibi görünüyorlardı ve bu görüntü çok şirin olduğundan gülümsedim. Babama kaş göz yaptığımda uyarma ses tonuyla "Alya!" dedi bende güldüm. O da gülmüştü.

*

Tekrar arabaya bindik. Kulaklığımı unutmadan araba koltuğunun altından aldım ve arkama yaslandım. Kulaklığa baktığımda leş içindeydi ve çok tiksindim benzinlikçideki kasiyerden ıslak mendil alabilmek için arabadan indim. "Kolay gelsin bı ıslak mendil alabilir miyim?" adam nazikçe kafasını salladı ve mendili uzattı. Gülümsedim ve elinden mendili alıp arabaya geri gittim. Kulaklığı temizledim ve müzik açtım. Rock tarzı şarkılar dinlemeyi çok severdim, özellikle Skapova hayranıydım. Skapovadan 'zamanla yada zorla' şarkısını açıp gözlerimi cama diktim ve bi an önce tekrardan mola vermenin hayalini kurarak müzik dinlemeye devam ettim.

*

Tekrardan mola verdik sadece iki saatcik kalmıştı dayanabilirsin Alya diyordum içimden. Bu sefer bir şeyler yemek için bir restoranda durmuştuk. Burası Bolu. 'Rich Cafe Restaurant' adlı bi restorandı,oturup bir şeyler sipariş ettik.

....

Yemeğimizi yedik ve biraz sohbet edip ayaklandık. Normalde babamla yemeğin hepsini yememiştik ama annemin ısrarıyla "Yolda aç kalırız paket yaptıralım" dediği yemekleri yanımıza yolluk olarak almıştık. Arabaya bindik.
..

Az kalmıştı birkaç dakika sadece.. Çukurambar'a gelmiştik bahçeli bir evimiz vardı. Önümüzdeki hafta sonu geri dönüp köpeğim Tarçın'ı alacaktık.

*

Babamın dürtüsüyle zıpladım "On dakika önce uyumuyordun ne ara derin uykuya daldın kızım?" demişti gerindim ve arabadan indim. Bavulları ve evin çoğu şeyini arabamıza koymuştuk. SUV biraz geniş bir araba. Arabadan eşyaları alıp esnafla konuştuk imza attıktan sonra evin anahtarını alıp kapıyı açtık. Hafif bir toz kokusu vardı ama onun haricinde ev baya huzur vericiydi bahçeye çıktım ve hevesle Tarçın'ın kulübesini kurdum ve oyuncaklarını toprağın altına gömdüm onu bu haftasonu aldığımızda onunla oynayıp oyuncaklarını tek tek bulmak istiyordum, annem kızacaktı pislendiği için ama olsun be yıkardık. Yan tarafta bir tane daha ev vardı içinde muhtemelen gelecekteki komşularımız vardı umarım yaşıtım olan bir çocukları da vardır ve kafa dengidir. Sıkılmak istemiyordum ve Ankara'ya bir an önce alışmak istiyordum. Kulübeyi hallettim ve  eve girdim, annem mutfağı temizlerken biraz gergindi morali düzelsin diye arkasından sarıldım ve yanağına bir buse kondurdum. "Güzel kızım." diyip yanaklarımı sevdi. "Sanırım yan tarafta gelecekteki komşumuz var, umarım onların çocukları vardır ve iyi anlaşırız." dedim. Annem hevesle "Umarım oğulları vardır da bi damat adayım çıkar" diyip gülmüştü. "Anne!" dedim mızmızlanarak gülümsedim.

*

Yaklaşık gece ikiye geliyordu ve tüm eşyalarımızı toparlamıştık. Sakince koltuklara yerleşip televizyonu bile açmıştık ve bir şeyler izlerken annemin 'yolluk' dediği yemekleri ısıtmıştık, onları yiyorduk. Telefondan online arkadaşlarımla konuşuyor ve eski sınıf grubumdakilerin veda yazışmalarını okuyordum. Duygulanmıştım, kafamı dağıtıp odama geçtim ve kıyafetlerimden arındım yolda iğrenç kokmuştum,tiksinip duşa girdim. Çıkıp pijamalarımı giydim ve annemlerin yanına indim, içimde iç camasirim olmadığı için annem kaş göz yapsa da babam bunu umursamıyordu ve anneme dil çıkardım. Sonuçta bu adam benim göğüslerimi zamanında görmüştü değil mi? Saklanacak bir şey olması doğru olabilirdi belki ama karşımdaki babamdı.

...

Filme dalmıştık. Annem üzüntüden babamın koluna girmiş babam ise annemi hiç takmadan kuruyemiş yiyordu. Ben ise yan koltuktan uzanıp annemin ellerini tutmuş filmdeki kadının gerçek hayatta ölmediğini anlatmaya çalışıyordum. Bir süre sonra film akışa girdiğinde bende annemin ellerinden ayrılıp arkama yaslandım. Tam bu sırada aniden kapı çaldı ve ne alaka diyerek söylendim içimden. "Baba, kapı çalıyor." duymamıştı. Daha doğrusu umursamıyordu elindeki kuruyemiş ve karşındaki televizyon annem ve benden daha değerliydi sonuçta. Anneme de söylesem o da filme odaklandığından ötürü duymuyordu ve kalkmıyordu. Üstüme mont alıp pijama üstümü sakladıktan sonra kapıya kulağımı dayayıp "Kim o?" dedim. Ses gelmemişti.

Merakıma dayanamayıp kapıyı açmıştım, karşımda bir oğlan vardı..

  

UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR BİRAZ AYRINTILI YAZDIM. BU BENİM İLK KİTABIM VE ÇOĞUNLUKLA YAZMAYA DEVAM EDECEĞİM DESTEKLERİNİZİ BEKLİYORUM...

Komşu Oğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin