Kapının çalmasıyla uyandım ve koşarak kapıya gittim delikten baktığımda; uzun boylu, aynı benim gibi mavi gözlü, yine aynı benim gibi açık kahvemsi sarı saçlı, açık tenli, boylu poslu bir adam gördüm.
"Kim o?"
"Benim."Sorgulamadan kapıyı açtım. Sanırım benim dendiğinde kapıyı açmak.. Eh..
Sımsıkı sarıldı, o an ufak duygu boşluğuna düştüğümü hissettim. Düşünsene gözlerini bi hastanede açıyorsun ve herkes sana yabancı gelmeye başlıyor. Deniyorsun.. Deniyorsun.. Deniyorsun.. Ama yok kimseyi bilmiyorsun anlamıyorsun. Herkes senden bir çaba bekliyor ama elinden geldiğince çabalarken güven problemi yaşıyorsun.. Ahah.
Kollarımı onun sırtına doladım ve iyice suratımı göğsüne gömdüm, "Tanıyamıyorum kendimi.. Sizleri.." "Şşş..."
Saçlarımı okşarken ılımlı bi şekilde konuştu, "Ben kuzenin Bora.. Bora Yıldız küçüklüğümüzden beri beraber büyüyüp okuduk ancak senden iki yaş büyük olduğumdan birkaç sene görüşemedik." Soluklanırken gözleri hayal kırıklığından ibaretti. Ayıp bir şey miydi? Elimde olmayan bu şey?
"Tarçın'ı getirdim sana sonra tekrar konuşmaya başladık.." Konuşmaya devam etti ancak söyledikleri zihnimde dalgalanırken aklımda sadece bi anı vardı.
~tarçınlı kurabiye çok sevdiğimden fırına doğru yürüyordum. Sırtımda sırt çantam ve gözümde gözlüğüm vardı, hoplaya zıplaya yürümeye devam ettiğimde fırını görerek bağırdım. "Boya! Boya fıyın!" Konuşma tarzım 11 yaşında olmama rağmen gelişmiş değildi çünkü yıllarca konuştuğum tek kişi Bora'ydı. Senelerim kilitli bi odada geçti. Konuşmaya ihtiyacım olmadığı için konuşurken ellerim titriyordu. Bu stres beni peltekliğe itiyordu.
İçeri girdiğimizde Hale abla bizi karşıladı. "Güneş kızım gelmiş!" Eğilip saçlarımı kırıştırdı, Boran'ın omzunu sıvazlayıp tekrardan doğruldu. Elindeki karton kutuyu bana uzattı. Buram buram tarçın kokuyordu. Heyecanla koşarak dışarı fırladığımda önüme bi köpek çıktı ve yere serildim.
"Aaa!" Gözlerimi açtığımda köpeği yerdeki kurabiyeleri koklarken buldum, yaklaşıp suratına baktım. Yaklaştı ve suratımı koklayıp mırıldandı. Ellerimi başının etrafına sarıp kendime çekiştirdim. Kendimi bildim bileli hayvanları ruhumu teslim edermişçesine seviyordum. Normalde hırlayıp ısırması gerekirdi ama o aksine iyice üstüme çıktı ve beni yere yatırıp üstüme yattı ve sevgiyle dilini çıkardı. Ellerimi kendime çektiğimde ellerimi kokladım. 'Babam hep köpekler pis kokar' derdi. Bana göreyse toprak gibi kokuyorlardı. Ama bu köpek.. Tarçın gibi kokuyordu.
Fırıncıdan çıkan Bora benim hâlime gülerken köpeği severek suratıma baktı. "Ayayım ayayım köpüşü eve ayayım." "Tamamdır annem kızmaz zaten." Teyzem iyiki vardı. "Adı ne olsun?" "Tayçın!"~
"Köpeğim.." İrileşen gözlerle bana baktı. "Evet köpeğin! Hatırladın!"
*
Bana çocukluğumu anlatıyordu. Nasıl bi hayatta büyüdüğümü.. Oda mı demeliydim? Kendi kendime acırken bu yaşa kadar nasıl geldiğimi sorgular olmuştum. Sahi ben kaç yaşındaydım. Bora son lafını söylerken içimi okumuş gibiydi. "Şimdi ise Ankara Hacettepe'de psikoloji bölümü mezunu olan, 25 yaşında akıllı bi bıdıksın. Online görüşmeler vermeye başlayacaktın."
"Hiç yaptım mı ki?"
"Bildiğim kadarıyla hayır."*
Kapı çalması ile Bora kapıyı açtı ve içeri yaşlı bir adam girdi. Gözleri beni bulmuştu.
..
Yazarın ağzından(ben)
Hakan kızıyla göz göze geldiğinde içinde onun beynini kemiren pişmanlık duygusu arttı. Kızı ona şüpheyle bakarken kendini tanıtmak adına konuştu. "Baban.. Hakan Koçak." Alya geriye doğru sendeledi. Hakan ne olduğunu anlamamıştı. Ne zaman Alya'yı anlamıştı ki? "Benden uzak dur.." "Kızım.."
Bora olanların artık başından beri olmasını istiyor gibiydi. Bazı şeylerin.. Yerine oturması gerekiyordu artık.. Sakince Alya'nın arkasına geçip onu desteklercesine Hakan'a baktı.
"S-sen katilsin!" "Ne katili kızım.." "Duygularımın!" Hakan'ın nutku tutulmuştu sanki, olduğu yerde öylece kalakalmış kızına hüzünle bakıyordu.
"Her şey.. Geleceğin içindi.." "N-nası.." "Kariyer.." "Her şey kariyer miydi ba- her şey kariyer mi?! Bi kere saçımı okşasaydın ne olurdu?! Sımsıkı sarılsan bi kere içten kızım desen ne olurdu baba!?" Hakan'ın bedeni buz kesmişti. Alya'nın gözünden yaşlar akarken Hakan'ın gözyaşlarına karşılık, "timsah gözyaşı dökme!"
"Emin ol haklısın ama.. Anlamaya çalış cahildim!" "Yapamadığın her şeyi bana yaptırmışsın.. Kuklan olmuşum.. Kukla!" Enstrüman odasına daldı Alya, ikiside peşinden gitti. Alya kemanı alıp havaya kaldırdı. Kemanın üstündeki ismi okuyarak, "Alya Koçak ha! Bu keman cidden bana mı ait, ben mi istedim yoksa sen mi zorladın?!"
Yere attı öylece, keman parçaları birbirinden hıncın nefesi gibi ayrılırken Hakan'ın canından can gidiyor gibiydi. Maymun gözünü açmış ama orman buna hazır değil gibiydi.
Alya odayı dağıtırken açık kalan kapıdan bi beden koşarak Hakan'ın yanından süzüldü ve odaya daldı. Bu Ozan'dı. Alya'nın bedeninden tutup saçlarını okşarken sakin olması için mırıldanıyordu. Alya piyano karşısında titreyerek kaldı. Onuda yere vurması gerekirken öylece titremeye devam etti. Ozan'dan ayrılıp elini usulca tuşlara uzattı. Birkaç notaya basıp bozuk olup olmadığını ölçtükten sonra taburesine oturup içindeki yakarışı boşalttı..
Üç adam onu hayretle izlerken birkaç söz mırıldandı Alya.
*
Orada bir kadın var..
Kadının içi dapdar..
Beyni başı patlar..
Kendinden geçer.
Yeter yeter..Yalnız mı kaldın?
Bi tek sen mi varsın..
Yalnız mı kaldın?
Belki alışman lazım..
Yalnızlığa...*
Baştan beri her şeyin farkındaydı Alya. Zor bi durumdaydı ve kimse onun elinden tutmamıştı. Sevdiği adam bile tutmamıştı.
Sevgi.. Cezalandırmak mıdır sevdiğini? Açık kapı bırakmak mıdır?
Akmak mıdır.. Yakmak mıdır?Ozan, Alya'nın elinde olmayan bir şey olmasına rağmen kendisini hatırlatmamak ve Alya'dan hatırlamasını beklemekle cezalandırmıştı.
Babası, bunu fırsat kollayıp içindeki günahı yüreğine gömerek yepyeni bi baba olmaya çalışırken yakalanmıştı.
Annesi, nasıl olsa birkaç süreye hatırlayacak diyip ortadan kaybolmuştu.
Gamze, korkularını söndürememiş ve kaçıp uzaklaşmayı tercih eden, yetersiz bir arkadaş olmuştu.
Bora, ona dürüst olup duygularını açması için Alya'nın gözünü açmıştı.
*
Belkide her şey bi plan ve belkide bi yalandı.
Belkide tek amaç Ozan'ı geri döndürmekti.
Baştan beri.. Her şey yalandı.
..
Alya mırıldanarak, yalan.. yalan.. yalan..
***
Canlar yorum yapın biraz bea özledim yorumlarınızı ayrıyetten yıldızı parlatmayı unutmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Komşu Oğlu
Romanceozan:pardon.. yanlış kapı sanırım alya:sorun değil ben dalmışım.. AŞIK OLUNDU