*37*

13 1 0
                                    

Tekrardan merhaba canlarım, eskisi gibi okunmaması normal ama azda olsa okuyanlar lütfen yorum yapıp oylamayı unutmayın bunlar bana ilham veren şeyler sizleri seviyorum, iyi okumalar.

*

Sabah uyandığımda yatağımda bulmuştum kendimi muhtemelen Emre evden çıkmadan bana acıyıp yatağıma koymuştu beni, gerindikten sonra afyonum patlasın diye birkaç esneme hareketi yaptım. Kalkıp belimi de geriye doğru esnettikten sonra takvimden hangi gündeyim diye baktım. Cumartesi... Son gün, yarın izin günüm en azından. Dayan Alya, dayan güzelim.

Saçlarımı jöleyle geriye doğru tarayıp üstüne taç taktım ve siyah eteğimin üstüne beyaz gömlek giyip gömleğin üstüne siyah bir kazak geçirdim.

Saçlarımı jöleyle geriye doğru tarayıp üstüne taç taktım ve siyah eteğimin üstüne beyaz gömlek giyip gömleğin üstüne siyah bir kazak geçirdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Temsili)

Çantamı da koluma takıp Emre'nin benim için hazırlayıp buzdolabına koyduğu salatayı almak için mutfağa gittim. Salatayı bir tapır kabına koyup çantama yerleştirdim ve evden çıktım. Arabaya kadar yürüyüp arabaya bindim ve motoru çalıştırdım.

Yolda acayip trafik vardı ve çatalın solundan devam etmem için sola kırmam lazımdı ancak kimse bana yol vermiyordu, kafayı yemek üzereydim. Sonunda zorla bir arabanın önüne kırıp çatalın soluna girdim. Gaza basmam gerekiyordu, çok geç kalmıştım. Zaten mesai öğleden sonraydı ama Yasemin ile salata yiyecektik ve geç kaldığım için beni azarlayacağı kesindi. Telefonum tekrardan çalınca zar zorda olsa eğilip cevapladım, Yasemin söylenmeye başlamıştı bile ve trafiğin durumunu izah edip suratına kapadım.

Dikiz aynasını kontrol etmek için kafamı kaldırdığımda sabahtan beri aynı arabanın arkamda olması dikkatimi çekmişti. Hızla karşıma çıkan ilk mahalleye saptım ve iki üç binanın sıra sıra dizildiği sokaktan u çekip tekrar trafiğe girdim, o an farkettiğim şey... arkamdaki araba ne yaptıysam aynısını yapmıştı. Arabanın içinde kendi kendime "Lanet olsun!" Diye bağırdım.

Hızla otomatik arabanın mikrofonunu aktif edip konuştum. "Ara 'Yıldızım'!"

Yapay zeka yanıt verdi, "Aranıyor 'Yıldızım'."

Bora direkt aramama cevap verdi, "Toplantıdayım Alya. Noldu?" "Sikerim toplantını takip ediliyorum!" "Ne?!" "Evet. Arabadayım zamanında söylediğin taktiği yapıp binaların arasından dolaştım ama hep yaptıklarımı yaptı ve tam arkamda ne yapacağım?!" "Beni iyi dinle. Plakası ne?" "07 DGH ***" "Tamam burdan bir şekilde Türkiye hattına geçeceğim bekle!"

Çevresindeki birkaç kişiye Fransızca bir şeyler söyledi ve aradan bir Türk'ün sesi duyuldu. "Ben türk'üm ve hattım hâlâ Türkiye'ye ait." "Güzel teşekkür ederim." Bora kadının telefonundan emniyete bağlandı, plakayı onlara izah etti ve tekrar bana döndü. "Şimdi aniden fren yap!" "Neden?!" "Sana arkadan çarparsa suç, fren yap ve sana çarpmasına izin ver!" "Bora acayip hızlıyım aniden fren yaparsam ve bana çarparsa geberirim!" "Hızını azalt o zaman!"

Dediğini yapıp otoban gibi boş bir yola sürerken zaten trafik az olduğu için kolaylıkla yavaşladım, o kadar dibimdeydi ki dikiz aynasından görünmüyordu bile. Aniden frene bastığımda arkadan vurdu. "Çarptı!" "Durma ve gaza bas!" Gaza bastım ve hızlandım, zar zorda olsa arkamdaki hızını toparlayıp soluma geçti.

"Solumda!" "Tipi nasıl?!" "Maske takıyor!" "Siktir! Emre'yi bağlıyorum!" Aramaya Emre girince Bora hızla olayı izah etti ve canlı konum attığım noktaya doğru Emre yola çıktı. O sırada araba solumdan bana doğru sağa kırıp beni yolum kenarına ittirdi. Yolun kenarındaki kaldırımlardan sonra sadece dağlık bir alan vardı. Hızını alıp tekrar sola doğru gitti ve tüm hızıyla bana sağ yapıp vurduğunda arabam aşağı doğru yuvarlandı. Kaç defa takla attığımı hatırlamıyorum, arabam ters bir şekilde dönmüştü ve öylece kalakalmıştım. Kan kokusu alıyordum, kim bilir nerem kanamıştı. Bora ve Emre bağırsa da onları anlayamıyordum. Gözlerim kapanmaya başlamıştı, kan kaybından dolayı birkaç kere öksürüp gözlerimi kapatarak acıma teslim oldum.

Emre'nin ağzından

"Hay sikeyim! Alya!" Diye bağırdı Bora, canlı konumu kontrol ettiğimde çoktan otobana girmiştim birkaç aracın uzun bir yoldan sonra bir noktada toplandığını gördüğümde arabayı oraya yönlendirip el frenini çekip indim. Bora'nın suratına kapattım. Oradaki insanlardan birine sordum. "Burada noldu?" "Sanırım iki araba yarış yapıyordu ve biri kontrolden çıkıp onu aşağı savurdu.." "Ne?! Aşağıya düşen araba nerede?!" "Herkes aşağı bakıyor, ben cesaret edemediğim için bakmadım. Birde burda bir araba vardı diğer arabayı düşüren araba yani. Onun sahibi ortalarda yok gibi duruyor." Hızla adama kafa sallayıp insanların yanına gidip aşağı baktım.

"Siktir.." Diye mırıldandım. Alya'nın arabası ters dönmüştü. Koşarak yokuşlu yerden aşağı kaydım ve en sonunda arabasının yanına koştum. "Alya!" Arabanın içine doğru eğildiğimde gördüğüm şeyle şok oldum. Göremediğim şeyle mi deseydim?

Alya yoktu...

Yukarıdakilere bağırıp polisi aramalarını söyledim ve orada öylece şok olmuş bir şekilde kaldım. Elinden bir şey gelmiyordu, ona sahip çıkamamıştım... Belkide bedeni fırlamıştı.. Belkide bedeni bir sürü parçaya ayrılıp etrafa dağılmıştı ama bununla karşılaşacak psikolojide değildim. Son kez bir umutla eğilip Alya'nın bedenini aradım ama koltuğun ters döndüğünden baş kısmında bir not gördüm.

Alıp okuduğumda gözlerim şokla açıldı.

'Özür dilerim.'

Komşu Oğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin