Avcılar bana anlamsızca bakarken, ben gözlerim dolu dolu çaprazımda ki adama ilerledim. "Evet, hatırlıyorum seni. Babam hep fotoğraflarınızı gösterirdi, sen benim amcamsın." Adamın tam önünde durdum. Ben ayakta dururken, o oturuyordu. Bu da aynı boyda olmamızı sağlıyordu.
Yüzünde buruk bir gülümseme oluştu ve usulca kafasını salladı. "Evet Yuna, eski fotoğraflarda tanıdığın amcan şu an tam karşında duruyor." Gerçekten de kanlı canlı tam karşımdaydı. Yıllardır tanışmak isteyip ama tanışamamış amcam.
Amcamın yüzüne hayranlıkla bakmaya devam ettim. Fotoğraflardakinden daha da yakışıklıydı. Yüzüme aynı onda ki gibi buruk bir gülümseme yerleştirdim. "Seni fotoğraflarda görmemiş olsaydım bile amcam olduğunu anlardım." Dedim dolu dolu. Evet, her an salya sümük ağlayabilirdim.
"Çünkü, babamın..." Derin bir nefes aldım. Babamdan her bahsettiği de içim sızlıyordu, kurmam gereken cümlelerin çoğunu kuramıyordum. "Babama çok benziyorsun amca, sanki onun kopyasısın." Dediğimde gözyaşlarımı tutamadım.
Ağlamaya başladığımda yavaşça ayağa kalktı ve eskiden babamın bana sarıldığı gibi, sıkı sıkı sarıldı. Böylelikle ağlamam daha da şiddetlendi.
Biz öyle sıkıca sarılmışken, avcılar duygulu gözler ile bizi izliyorlardı.
"Benim ocakta yemeğim vardı. Gideyim de yanmasın." Bayan Chu burnunu çekerek kalktı. Onun peşinden de yardım amaçlı Motak ve Mun gitti. Dedem ve Hana hâlâ bizim yanımızdaydı.
Yavaşça ayrıldık. "Neden hiç gelmedin? Neden hiç bizi görmeye gelmedin amca?" Suçlu bir çocuk gibi kafasını eğdi. "Özür dilerim Yuna. Gerçekten özür dilerim kızım." Yanında ki sandalyeyi oturmam için çekti ve kendi kalktığı sandalyeye oturdu.
Bende benim için çektiği sandalyeye oturduğumda, kucağımda ki ellerimi ellerinin arasına aldı. "Biliyorum, on yedi, hatta on sekiz yıl geç kaldım. Ama telafi etmeme izin ver. O geçen yılları geri getiremem, fakat en azından abimin emanetine sahip çıkayım. Olur mu?" Hafifçe burnumu çektim. "Babam, seninle iletişime mi geçti?"
Usulca kafasını salladı. "Evet, onun sayesinde haberim oldu her şeyden." Tekrardan derin bir nefes aldım. Babamın benimle tek kelime konuşmaması, ama amcam ile iletişime geçmesi beni bi' tık kırmıştı. Fakat bunu belli etmedim.
"Bana bir mektup yolladı. Hapse girdiğini ve neden girdiğini anlattı. Sonra senden bahsetti, senin yanında olmamı istedi... En sonunda da buranın adresini verdi." Dedi tane tane.
Babam, hapiste olmasına rağmen hâlâ beni düşünüyordu. Onu gerçekten çok seviyordum, keşke script yazarken daha çok önlem alsaydım. Belki, en azından babamdan ayrı düşmezdim.
"Yuna, iyi misin?" Omuzuma koyduğu eli ile bakışlarımı kucağımdan ona çevirdim. "Evet, amca." İçimi ısıtan türden, sıcacık gülümsedi. Bende karşılık olarak ona gülümsedim.
Ardından dedeme ve Hana'ya döndü. "Yuna'yı aileniz bilip, sahip çıktığınız için size çok teşekkür ederim. Bu borcu size nasıl öderim bilmiyorum." Dedi. Bu sözler üzerine dedem kaşlarını çatıp ellerini salladı. "Ne borcu delikanlı? O benim torunum. Tabii ki de sahip çıkacaktım. Ayrıca torunum olmasa da sahip çıkardım. Yani bize herhangi bir borcun yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shifting Nöbetim
RandomDört yıldır shiftingi deneyen Neslihan'ın başarısız denemeleri bir gün son bulur ve kendini The Uncanny Counter gerçekliğinde bulur. Bakalım Neslihan'ın, ya da dr'de ki adı ile Yuna'nın başına ne gibi olaylar gelecek? Omuzlarına binen bu yükü taşıya...