30

52 6 6
                                    

İlk önce gözlerimi kıstım. O bana beklenti ile bakmaya devam ederken kafamı aşağı yukarı salladım. O ise mutlulukla ayağa kalktı. "Yani sen de istiyorsun." Dedi. Salak mısın Cemile?

Ardından benide ayağa kaldırdı ve kollarını belime sararak kendi etrafında dönmeye başladı. Bende düşmemek için kollarımı boynuna dolayıp ayaklarımı kaldırdım ve gülerek bağırmaya başladım. Birkaç tur döndükten sonra beni indirdi ve sarılmaya başladı. Ama ansızın çalan canım(!) telefonum ile ayrılmak zorunda kaldık.

İçimden söve söve cebimde ki telefonu çıkartıp kimin aradığına baktım. Motak arıyordu. Tamda sırasıydı aramanın.

'Alo.'

'Alo Yuna.' Sesinde yorgunluk ve bıkkınlık vardı.

'Efendim.'

'Neredesin?'

'Siwoo ile birlikteyim. Kötü bir şey mi oldu?'

'Sen konumu at. Geliyorum.'

Diyerek telefonu kapatmıştı. Hiçbir şey anlamadan telefon ile bakışmaya başladım. Fakat bu bakışmam uzun sürmedi. "Ne oldu Yuna?" Siwoo'nun sesi ile bakışlarını ona çevirdim.

"Bilmiyorum ki. Konum at, geliyorum dedi." Diyerek sohbet kutusuna girdim ve konumu attım. Ardından geri Siwoo'ya döndüm. "Acaba kötü bir şey mi oldu ki?" Endişelenmiştim. Çünkü Motak durduk yere neden böyle davransındı ki?

"Bu kadar telaşlanma. Eminim kötü bir şey yoktur." Diyerek az da olsa sakinleştirmeye çalışmıştı. Bende sadece tebessüm edip kafamı salladım. Ardından Motak gelene kadar bankta oturup sohbet ettik. Onunla sohbet etmek o kadar güzel hissettiriyordu ki, herkes bunu bilmezdi. Onunla gülüp eğlenmek, onunla dedikodu yapmak, birbirimize sevdiğimiz şeylerden bahsetmek...

Bi' 10 dakika sonra mavi bir jeep ile Motak gelmişti. Arabayı durdurduktan sonra 2-3 kere kornaya basıp eli ile gel yapmıştı. Veda vaktimiz geldiğinde ise ikimizde ayaklanmış ve sıkı sıkı sarılmıştık. "Her şey için teşekkür ederim Siwoo. Sayende kendimi daha iyi hissediyorum." Diyerek mırıldandım.

O ise kıkırdayıp sırtında ki elini saçlarıma götürdü. "Asıl ben teşekkür ederim bücürüm. Bana koşulsuz güvendiğin ve verdiğin sözleri tuttuğun için." Dedi. Ardından tekrar sıkıca sarıldık. Ama Motakın çıkardığı korna sesi ile istemesekte ayrılmak zorunda kaldık.

"Yarın görüşürüz değil mi?" Dedi arkamdan el sallayarak. "Bay Choi'ye güven. Kesin görüşüceğiz." Dedim ve bende ona el salladım. Sonra da araba'nın yanına gelip sağ ön kapıyı açtım. Arabaya bindiğimde ise kapıyı kapatıp kemerini taktım ve hâlâ bana bakan Siwoo'ya tekrar el salladım. Motak hiçbir şey demeden arabayı çalıştırdı ve yavaşça gaza bastı. Araba kalktığında ise Siwoo hâlâ bana bakıp el sallıyordu.

Araba hızlanmaya başladığında Siwoo artık geride kalmıştı. Bende arkaya daha fazla bakmak yerine doğrulup önüme döndüm. "Motak amca?" Dedim. Ama yola öyle bir odaklanmıştı ki beni duymamıştı. O yüzden tekrar seslendim. "Hey, Motak amca?" Bu sefer duymuş olmalı ki onaylarcasına mırıldandı. "Kötü bir şey mi oldu? Niye bir anda beni almaya geldin?" Dedim endişemi saklamayarak.

Yolda ki bakışları 1-2 saniyeliğine bana değdi ama geri yola odaklandı. "Siwoo denen o çocuğa gerçekten güvenebilir miyiz?" Dedi sakince. Biliyorum, bu konuda endişelenmeleri hakları. O yüzden anlayışlı olmalı ve alttan almalıydım. "Güven bana. Siwoo dünyada görebileceğin en güvenilir kişidir." Dedim sıcak bir şekilde gülümseyerek.

Shifting NöbetimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin