10

152 15 14
                                        


Off bu bölümleri düzenlerken aşırı üşeniyorummmmmmm
___________________________________________

Saat gece dört'e geliyordu, ve ben Hana abla ile uyumak yerine erkeklerin dedikodusunu yapmıştım. Evet uyumak yerine dedikodu yapmıştım, üstelik yarın antrenmanlara başlayacaktık. Peki uyumayıp dedikodu yaptığım için pişman mıydım? 

Saçmalamayın, tabii ki de değildim!

Resmen hayatımın en güzel ve en eğlenceli gecesiydi. 

Bundan sonra o ayyaş adam ile, özür dilerim cr'mde ki İn-guk, yaşamayacağım için onlarla beraber kalmaya başlamıştım. Ve Hana abla ile oda arkadaşıydık, kdramada ki gibi soğuk kanlı değildi. Tam tersi, aşırı kafa dengi ve sevecen bir yapıya sahipti. Aslında herkes öyleydi, onların arasında asla yabancılık çekmiyordum. Bana aile olduğumuzu fazlası ile hissettiriyorlardı

...

Gözümü alarmın iğrenç ve mide bulandırıcı sesi ile açtım. İlk başta sesi duymamazlıktan gelip uyumaya devam etmiştim, fakat birden havalanmaya başlayınca gözümü açmak zorunda kaldım. Korku ile çırpınmaya başlayınca Bayan Chu'nun sesini duydum. "Mun, rahat bırak kızı, biraz uyusun. Dün gece geç uyudular."

Diye bağırıyordu, ardından geri yatağa düştüm ve bir kaç tane şaplak sesi duydum. Mun acı ile bağırıyordu. "Özür dilerim, tamam! Yapmayacağım bir daha." Kulağıma gelen bu sesler yüzünden zorlukla gözümü açtım, karşımda Bayan Chu ve ondan dayak yiyen bir adet Mun duruyordu.

Yatakta doğruldum ve gözümde ki çapağı sildim, uyku sersemliği bedenimi terk ettiğinde ise şaşkınlıkla onlara baktım. "Bayan Chu, Mun abi?"

İkiside gözlerini benden ayırıp birbirlerine döndüler. Bir kaç saniye bakıştıktan sonra Mun bir şey anlamış olacak ki anında kaçmaya başladı. "Aygoo." Diyerek elini alnına koyan Bayan Chu'ya tekrar baktım, sonra yan tarafımda ki bazada horul horul uyuyan Hana ablaya baktım. Tanrım, bunca sese rağmen uyumayı nasıl başardı ki?

Bakışlarımı tekrar Bayan Chu'ya çevirmiştim, fakat o çoktan odadan çıkmıştı. Benim de uykum kaçtığı için yataktan kalkıp banyoya ilerledim. Dün verdikleri siyah takımı giydim. Siyah eşofman altı, siyah t-shirt ve  kollarında kırmızı çizgiler olan, yine siyah bir hırka. Üstümü değiştirdikten sonra saçıma şekil verip banyodan çıktım. Odaya geri girdiğimde Hana uyanmış ve yatağını düzeltiyordu.

"Günaydın abla." Arkasını dönüp bana baktı ve gülümsedi. "Günaydın Yuna. Rahat uyudun mu?" Aslında geç yattığımız için uykumu alamamıştım, ama uzun zaman sonra gerçekten rahat uyumuştum. "Evet, uzun zamandır bu kadar rahat uyumamıştım." Gülümsemesini büyültüp bana döndü. "Senin adına sevindim. Eğer hazırsan içeri geçelim, yemeklerin kokusu buraya kadar geldi." Hemen dudaklarımı yalayıp kafamı salladım. Onayımı aldığında kapıya doğru ilerledi, ardından bende ilerledim.

Üst kata çıkıp diğerlerinin yanına gittik. Sofrayı çoktan kurmuşlardı,  hemen dün oturduğum yere oturdum ve diğerlerine selam verdim. Son olarak elinde bardaklar ile Mun gelip yanıma oturduğunda yemeğe başladık. "Evet Yuna, antrenmanlarda biraz zorlana bilirsin. Hatta baya zorlanabilirsin, ama şunu unutma ki bizde pes etmek yoktur. Ne kadar zorlansanda avcı olduğun sürece pes edemezsin. Hepimiz aynı yollardan geçtik, yeri geldi ölümden döndük. Ama hiç pes etmedi, yıkıldık ama kalkmasını da bildik. Ben inanıyorum ki sende bizim gibi bir avcı olacaksın." Mun konuşurken tüm dikkatimi ona vermiştim, evet fazlasıyla zorlanacaktım. Bunu biliyordum, zaten pes etmek isteseydim bu gerçekliğe shiftlenmezdim.

Shifting NöbetimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin