21

78 11 4
                                    


Ama bir kıkırdama sesi geldi. "Aygo, ne kadar da duygusal bir sahne. Tanrı aşkına ağlatacaksınız beni. Ama ayrılma vaktin geldi babacığım. Hadi arkadaşlarına son kez bakıp veda et ve gücünü ele geçirmeme izin ver."

Bizimle dalga geçen bu kötü ruh yüzünden istemsizce kaşlarımı çattım ve ayağımın tersi ile diz kapağına vurup yere düşmesini sağladım. "Lanet şey seni." Diyerek hızla ayağa kalktı. Ben de acıyan göğsümü tutarak raflara doğru yürümeye çalıştım. Ama güçsüz olan bedenim yürümemek için elinden geleni yapıyordu.

"Hâlâ akıllanmadın değil mi? Boşuna çabalıyorsun. Çünkü günün sonunda kazanan ben olacağım. Ama yine de oyun istiyorsan sen bilirsin." Onu duymamaya çalışarak yavaşça rafların oraya tutundum ve hızla kutuları karıştırmaya başladım.

Adım sesleri git gide yaklaşıyordu, bu da yanıma geldiğini gösteriyordu. Kutuları hızla karıştırırken aradığım şeyi bulduğumda yüzümde ufak bir gülümseme oluştu. Bunduğum şeyi hemen kolumun içine saklayıp arkamı döndüm. Arkamı döndüğümde ise yüzüme bir yumruk yedim. Ben daha ne olduğunu idrak edemezken kendimi yerde buldum.

Delirmiş ve gözü benim sahip olduğum güçten başka hiçbir şey görmeyen kötü ruh, beni sırt üstü yatırıp üzerime oturdu. Onu ne kadar itmeye çalışsam da boştu. Ardından eğilip iki eli ile tekrar boğazımı sıkmaya başladı. Kollarına defalarca vurdum ama o da bir işe yaramadı. Son çare olarak koluma sakladığım karambiti yumruğumdan aşağı sarkacak şekilde sıkıca tuttum ve beni boğmaya çalışan kötü ruhun koluna saplayıp çektim. Kötü ruhun kolunda derin ve büyük bir kesik açtığımda ise derisinden hızlıca çekip çıkardım.

Koluna aldığı bu bıçak darbesi yüzünden acı içerisinde inleyerek geriye doğru ilerledi. "Lanet sürtük. Ödeteceğim sana bu yaptıklarını!!!" Kanayan kolunu bağırarak tuttu ve yerde acı çekerek yuvarlandı. Ben de bu sırada boşta kalan elim ile acıyan boğazımı ovaladım ve yatmaya devam ettim. Çünkü kırık olan kaburgalarım artık hareket etmeme izin vermiyor ve acının beni iyice ele geçirmesine yardım ediyordu.

Bıçağı ola bildiğince sıkı sıkı tutuyordum, çünkü her an o kötü ruh daha öfkeli bir şekilde saldırabilirdi. Bu olası bir durum olduğu için ne olursa olsun kendimi savunmam lazımdı.

Ve tahmin ettiğim şey de oldu. Kötü ruh daha da öfkeli bir şekilde yanıma geldi, ama ben yerimden 1 milim dahil kıpırdayamıyordum. "Demek acı çekerek ölmek istiyorsun. Peki, benim için sıkıntı yok. Ama seni burada acı çekerek öldürmeyeceğim. Seni, senin için cehennem olacak bir şekilde öldüreceğim. Hem de o çok sevdiğin abinin gözünün önünde öleceksin. Ona senin ölümünü izleteceğim." Diyerek bıçak tuttuğum elime ayağı ile bastı ve bıçağı bırakmamı sağladı.

Bu sırada ise acı bir şekilde inledim. Kalbim daralıyordu sanki, bu söylediği şey nasıl mümkün olurdu ki? Beni nasıl abimin gözünün önünde öldüre bilirdi? Bunu yapmamalıydı, abim buna hayatta dayanamazdı.

Buna izin vermemeliydim, fakat nasıl engel olacaktım?

Kötü ruh sırıtarak ayağını elimin üzerinden çekti ve yanıma çömeldi. Ardından avuç içi yüzüme gelecek şekilde sol elini yerleştirdi. Sonrasında da gözünü kapadı ve bilincim yavaş yavaş kayboldu. İlk başlarda çok direndim, bilincim kapanmasın diye o kadar çok kendimi sıktım ki beynim patlayacakmış gibi hissettim ve daha fazla dayanamayıp bilincimin kapanmasına izin verdim.

Sonrasında da karanlık beni içine çekti, o an sanki tüm acılarımdan kurtulmuştum. Kırılmış olan kaburgam, bu kırık kaburgamın battığı organlarım, vücudumda ki fiziksel ve zihinsel olan tüm acılar... Bunların yanında o biriktirdiğim tüm kötü düşüncelerim de kaybolmuştu. Kendimi adeta cennetteymişim gibi hissediyordum, hiç uyanmak istemiyordum.

Shifting NöbetimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin