MERHABA! Fantastik bir hikaye olacağı için bir çok sahne gerçekliye uymuyor. Umarım okurken eğlenirsiniz.
İyi okumalar!
Felix, duştan çıkıp yumuşacık havlusuyla saçlarını kurularken, bedenindeki rahatlamayı hissediyordu. Banyonun buğusu hala aynanın üzerinde dans ederken, Felix serin havayı solumak için balkona yöneldi. Ayakları çıplak, adımlarında hafif bir özgürlük duygusu vardı. Balkona çıktığında, serin rüzgar yüzüne dokundu, sanki onu selamlıyormuş gibi.
Gözleri, yeni başladığı kitabın kapağına takıldı. Kendine sakin bir köşe seçip, balkonun rahat koltuğuna yerleşti. Kitabın sayfalarını açarken, çevresindeki sessizlikle uyum içinde olan bir huzur buldu. Şehir ışıkları uzaktan parlıyordu, ama Felix'in dünyası şu an sadece bu kitap ve kendisiydi. Yalnız yaşadığı için onu rahatsız edecek kimse yoktu, bu yüzden kitapla birlikte serin akşamın tadını çıkarmaya başladı.
Felix, kitabının en heyecanlı yerindeyken, telefonu çalmaya başladı. Ekranda Jisung'un adını görünce yüzünde bir gülümseme belirdi. Aramayı kabul edip, telefonu kulağına götürdü.
"Hey, Jisung! Ne var ne yok?" dedi Felix, sesindeki neşeyle.
"Felix! Ne yapıyorsun? İşlerin nasıl gidiyor?" diye sordu Jisung, her zamanki enerjik sesiyle.
Felix derin bir nefes aldı ve gözlerini ufka dikerek heyecanla cevap verdi, "Yeni bir şehre taşınıyorum! Özel kuvvetlere atanmak için eğitime katılacağım. Biliyor musun, bu benim uzun zamandır hayalimdi ve sonunda başardım!"
Jisung'un sesi coşkuyla doldu, "Ciddi misin? Bu harika bir haber! Seni tebrik ederim dostum. O zaman bir süre seni göremeyeceğiz ha?"
Felix gülerek, "Evet, ama endişelenme, kısa sürede geri dönerim. Hem kim bilir, belki de bir gün seninle birlikte çalışırız."
Jisung, esprili bir tonla, "Tabii ya, ben de bir gün süper kahraman olmayı planlıyordum. Seninle birlikte çalışmak bu planın bir parçası olabilir."
Felix kahkaha attı, "İşte bu yüzden en iyi dostumsun Jisung! Her zaman destek oluyorsun."
Jisung da gülerek, "Her zaman Felix. Her zaman. Ama cidden, çok gurur duydum seninle. Bu eğitimin altından başarıyla kalkacağına eminim."
Felix, gözlerinde bir ışıltıyla, "Teşekkürler Jisung. Bu benim için çok şey ifade ediyor. Hadi, eğitime başlamadan önce buluşalım. Birlikte kutlamamız gerek."
"Anlaştık! O zaman, en kısa zamanda görüşmek üzere dostum," dedi Jisung, sesindeki sıcaklıkla.
Felix, arkadaşının bu içten desteğiyle daha da motive olmuş bir şekilde telefonu kapattı. Serin akşam havasında derin bir nefes alarak, gelecekteki maceralarına dair umutla doldu.
Felix, telefonu kapattıktan sonra tekrar kitabına döndü. Sayfaların arasında kaybolurken, serin havanın ferahlatıcı etkisini hissediyordu.
Ancak birkaç dakika sonra, hava aniden daha da soğudu. Felix, bu ani değişimi fark etti ve ürperdi. Şaşkınlıkla kafasını kaldırdı, gözlerini gökyüzüne dikti. Tam o anda, balkonunun hemen önünde, hiç görmediği bir yaratıkla karşılaştı.
Felix, gözlerine inanamadı. Yanıldığını düşündü, belki de sadece hayal gücünün bir oyunuydu. Fakat önündeki ejderhanın sıcak nefesini yüzünde hissettiğinde, gerçeği kavradı. Nefesi buhar gibi yüzüne çarptığında, vücudu korkuyla titredi. Ejderha, devasa kanatlarını yavaşça açıp kapatırken, derin ve uğultulu bir sesle nefes alıyordu.
Felix'in kalbi göğsünde çılgınca atmaya başladı. O kadar güçlü atıyordu ki, neredeyse kulaklarında yankılanıyordu. Panik içinde, eliyle sandalyenin koluna tutundu, ancak titreyen parmakları kayarak sandalyeden düştü. Yere düştüğünde, sert zeminin soğukluğunu hissetti, ama bu acı, içindeki korkunun yanında hiç kalıyordu.
Ejderha, devasa başını Felix'e doğru eğdi. Onun gözleri, karanlık ve bilinmeyen bir derinlik taşıyordu. Felix, bu bakışların içinde kayboluyordu, sanki zaman durmuş gibiydi. Ejderhanın kocaman dişlerini ve keskin pençelerini hayal ettikçe, korkusu daha da büyüdü.
Felix, titreyen elleriyle kendini toparlamaya çalıştı ve hızla odasına doğru koştu. Korku içinde, kapıyı açtı ve hızla içeri girdi. Balkon kapısını kapattı ve kilitledi. Hızlıca birkaç adım geri çekildi, sırtını duvara yasladı. Nefesi düzensiz, kalbi çılgınca atıyordu. Eli, göğsünde, çılgınca atan kalbini yatıştırmaya çalışıyordu.
Odada yalnızdı, ama dışarıdaki ejderhanın varlığı hala teninde hissediliyordu. Felix, bu yaratığın gerçek olup olmadığını düşünüyordu, ama yüzünde hissettiği sıcak nefes ve gördüğü dehşet verici manzara her şeyin gerçek olduğunu söylüyordu. Korku içinde, odanın her köşesine göz gezdirdi, sanki bir çıkış yolu arar gibiydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha Felixi istiyor | HYUNLIX
FanfictionEjderha lanetlenmişti. Hyunjinin bedeninde, onun duyğularından beslenerek yaşıyordu. Istediği ise bir şey vardı. O da Felix...