.
.
.
Ertesi sabah, eğitim başladığında Felix'in zihninde sadece Hyunjin'in sırrı vardı. Hyunjin, eğitim boyunca rahatsız görünüyordu. Zaman zaman alnındaki terleri siliyor, huzursuzca etrafa bakıyordu. Askerlere verdiği emirler her zamanki gibi net ve sertti, ancak Felix, onun içindeki huzursuzluğu hissedebiliyordu.
Gün ilerledikçe Hyunjin'in rahatsızlığı daha da belirginleşti. Eğitim sona erdiğinde, askerler kamp alanına dönerken, Hyunjin ormanlık alana doğru yürümeye başladı. Felix merakına yenik düşmüştü. Dikkatli ve sessiz adımlarla Hyunjin'i takip etti. Onun bir şeyler sakladığını hissediyordu ve bu sır perdesini aralamaya kararlıydı.
Hyunjin, ormanlık alanda daha sakin bir noktaya ulaştığında derin bir nefes aldı ve cebinden bir sigara çıkarıp yaktı. İlk nefesi içine çekerken gözlerini kapadı, yüzünde bir anlık rahatlama ifadesi belirdi. Ancak Felix, onun bu kısa rahatlama anında bile içindeki gerginliği görebiliyordu.
Hyunjin'in arkasında saklanmış olan Felix, onu dikkatle izliyordu. Hyunjin'in her hareketi, her nefes alış verişi Felix'in dikkatindeydi. Bir süre boyunca sessizlik içinde izledikten sonra, Felix daha da yaklaştı. Hyunjin'in rahatlamak için ormana gelmesi, onun da gizli bir şeyler sakladığının kanıtıydı.
Hyunjin ormanda biraz daha derinlere ilerledi, etrafında ağaçların huzur verici sessizliği vardı. Ancak içinde duyduğu huzursuzluk, onu bir türlü rahat bırakmıyordu. Sigarasından son bir nefes alıp onu söndürdü ve yere attı. İçinde bir sıcaklık hissetmeye başladı, kolundaki dövmenin parladığını fark etti. Gömleğini çıkarıp hızla koluna baktı. Dövme, sanki canlıymış gibi ışıldıyordu.
Felix, çalılıkların arasında saklanarak bu sahneyi nefesini tutarak izledi. Hyunjin'in dövmesinin parlaklığı, gördüğü ejderhayı hatırlattı. Şimdi tam anlamıyla emin olmuştu; bu dövme, Hyunjin'in taşıdığı büyük bir sırrın sembolüydü.
Hyunjin, derin bir nefes aldı ve koluna bakarak mırıldandı, "Neden rahatsızsın yine?" Bu sözler Felix'i adeta şok etti. Hyunjin'in dövmesiyle konuştuğunu düşündü bir an, ama bu daha derin bir bağlantının işaretiydi. Dövmenin gerçek bir varlık olduğunu, Hyunjin'in gücüyle bağlantılı olduğunu anladı.
Dövme daha da parlamaya başladı, sanki Hyunjin'in sorusuna cevap veriyormuş gibi. Hyunjin, kolundaki parıltıya odaklandı ve içten bir sesle devam etti, "Üzgünüm..."
Felix, gözlerini kırpmadan bu sahneyi izliyordu. Hyunjin'in sesi, dövme ile arasında derin bir bağlantı olduğunu gösteriyordu. Bu an, Felix için daha önce hiç deneyimlemediği bir gerçeklikle yüzleştiği bir an oldu. Hyunjin'in her hareketi, her sözü, bu varlıkla olan derin bağlantısının bir ifadesiydi.
Bu olay, Felix'in kafasındaki tüm soruları daha da derinleştirdi. Hyunjin'in sırrını çözmeye kararlıydı, ama bu sır düşündüğünden çok daha büyük ve karmaşıktı. Ejderha ile Hyunjin arasındaki bu bağ, onun anlaması ve çözmesi gereken bir bilmecenin anahtarıydı. Felix, gözlerini Hyunjin'den ayırmadan, onun hareketlerini izlemeye devam etti, zihninde beliren yeni sorularla birlikte.
Hyunjin, dövmesinin parıltısının yavaş yavaş sönmeye başladığını hissetti ve derin bir nefes aldı. Felix, onun yüzündeki rahatlama ifadesini görebiliyordu. Hyunjin, gömleğini tekrar giydi ve bir an duraksayarak etrafa bakındı.
"O burda mı?" Hyunjin korkuyla etrafına bakındı. Felix, saklandığı yerden çıkmamak için büyük bir çaba sarf etti, kalbinin hızlı atışını bastırmaya çalıştı.
"Evet, o burada."
"Kahr etsin!"
Hyunjin, Felix'in onu nereden izlediğini de fark etmişti, ama şu an bir açıklaması olmadığı için kampa dönmeye karar verdi. Acıkçası Felixin gördüklerini ona soracağını düşünmedi. Gömleğini tekrar giyip ağır adımlarla kampa doğru ilerlerken zihninde Felix'in varlığına dair düşünceler dolaşıyordu. Tek isteyi Felixin yanına gelmemesiydi. Yoksa bu sefer onun kalbini çok kıracaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha Felixi istiyor | HYUNLIX
FanfictionEjderha lanetlenmişti. Hyunjinin bedeninde, onun duyğularından beslenerek yaşıyordu. Istediği ise bir şey vardı. O da Felix...