Part 31

156 23 40
                                    

.

.

.

Ertesi sabah eğitim ormanda, şelalenin yanında yapılmıştı. Serin sabah havası, ağaçların arasından süzülen güneş ışığıyla birleşerek eğitim alanını büyüleyici bir hale getirmişti. Felix, şelalenin yanında eğitim yapacaklarını duyduğunda gözleri parlamıştı. Şelalenin sesi ve görüntüsü, onun için huzur verici ve heyecan verici bir manzaraydı.

Hyunjin, Felix'in hevesle şelaleye baktığını fark etmişti. Takımına serbestlik vererek suyun tadını çıkarmalarına izin verdi. Askerler, bu beklenmedik molayı sevinçle karşıladılar ve hemen şelaleye doğru koştular. 

Felix, Jisung ile birlikte suya girdi ve suyun serinliğiyle oynamaya başladı. Kahkahalar ve neşeli çığlıklar, şelalenin sesiyle karışarak etrafa yayıldı. Hyunjin ise uzaktan, Felix'in suyla neşeyle oynayışını izliyordu. Felix'in bu kadar mutlu olduğunu görmek, onun için de mutluluk vericiydi.

Eğitim sonunda, askerler kampa geri dönmeye başladılar. Hyunjin, Felix'i bir kenara çekerek ona bakışlarını dikti. "Felix," dedi, sesi her zamanki gibi sakin ve otoriter, ama içinde bir yumuşaklık vardı, "Ejderhanın kanadını bugün görmek ister misin?"

Felix, bu teklifi duyduğunda gözleri parladı. "Evet, çok isterim," dedi heyecanla.

Hyunjin, başıyla onaylayarak açık alana doğru yürümeye başladı. Felix de onun peşinden gitti. Ormanın derinliklerine doğru ilerledikçe, ağaçların yoğunluğu azalmaya başladı ve sonunda geniş bir açık alana ulaştılar. Burası, ejderhanın rahatça kanatlarını açabileceği kadar geniş bir alandı.

Hyunjin, çevreyi dikkatlice kontrol ettikten sonra derin bir nefes aldı. Felix, ne olacağını merakla beklerken Hyunjin'e baktı. Hyunjin, gözlerini kapattı ve kalbinin ritmiyle uyumlu bir şekilde mırıldanmaya başladı. Birkaç saniye sonra, Hyunjin'in kalbinden devasa bir enerji yayılmaya başladı. Bu enerji, Hyunjin'in vücudundan dışarı doğru yayıldı ve aniden büyük bir ejderha şeklini aldı.

Ejderha, Hyunjin'in kalbinden çıktığında göz kamaştırıcı bir büyüklükteydi. Devasa kanatlarını açarak gökyüzünde süzüldü. Pulları, güneşin altında parlıyordu ve devasa vücudu ormanın sessizliğini bozan bir görkemle doluydu. Felix, hayranlıkla bu muhteşem yaratığı izlerken, kalbi heyecanla çarpıyordu.

Biraz sonra ejderha gök yüzünden indi. Felix bir an için deprem olacak sanmıştı.

Hyunjin, ejderhanın yanına yaklaşarak onun başını okşamak için eğildi. Ejderha, Hyunjin'in dokunuşuna tepki vererek başını daha da yaklaştırdı. Felix, bu sahneyi izlerken içinde büyük bir heyecan ve merak hissetti. 

Devasa ejderhanın karşısında dururken kalbi hızla çarpıyordu. Ejderhanın korkutucu görünüşüne rağmen, Felix onun yanında yabancı hissetmiyordu. Aksine, aralarında tarif edilemez bir bağ vardı. Felix, derin bir nefes alarak Hyunjin'e döndü ve heyecanla:

"Bende dokunabilir miyim?" diye sordu hevesle onlara yaklaşarak.

Hyunjin, başını sallayarak onayladı. Felix, adımlarını dikkatlice atarak ejderhaya yaklaştı. Gözleri onunla buluştuğunda, Felix derin bir nefes aldı ve elini uzatarak başına dokundu. Kalbi hızla çarpıyordu. Sert, ama bir o kadar da sıcak pullarına dokundu. 

Felix, bu anın büyüsüne kapılarak, "Merhaba," dedi ve başını nazikçe okşamaya başladı. Eğer bir nefes verse, etrafındaki her şeyi yakabilirdi ama Felix onun yanında korkmuyordu.

Hyunjin, onları izlerken, içinde bir gurur ve mutluluk hissetti.

Felix, başını okşamaya devam ederken, "Bu gerçekten inanılmaz,"

Ejderha Felixi istiyor | HYUNLIXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin