İyi okumalar
Hastane odasının içinde derin bir sessizlik hüküm sürüyordu. Gece karanlığı camdan içeri süzülüyor, odanın köşelerine gizemli gölgeler düşürüyordu. Komutan Hyunjin yatakta huzurlu bir halde yatarken, Felix onun başucunda bekliyordu.
Gece ilerledikçe, Hyunjin'in rahatsızlığı tekrar arttı. Yüzü acıyla buruştu ve nefesi hızlandı. Felix hemen doktor çağırdı. Doktor, kısa sürede odaya gelerek Hyunjin'e bir iğne yaptı. Hyunjin'in acısı biraz olsun hafifledi. Doktor, "Bu onu rahatlatacaktır. Ama yanında biri olmalı," dedi ve odadan çıktı.
Felix, komutanının yanında oturdu ve elleri titreyerek onun elini tuttu. "Komutanım... İyileşeceksin," diye mırıldandı. Bu sözler sadece Hyunjin'e değil, kendisine de bir tür telkin gibiydi. Felix, komutanının rahatladığını görmekle birlikte hala tam olarak huzur bulamamıştı. Gözleri Hyunjin'in yüzünde gezindi. Yüzündeki çizgiler, çatık kaşları onun acısını gözler önüne seriyordu.
Çekingen bir hareketle yatağa biraz daha yaklaştı. Hyunjin'in siyah saçlarına bakarak, belki de dokunuşlarının onu daha da rahatlatabileceğini düşündü. "Lütfen iyileş, Hyunjin," diye fısıldadı kendi kendine. Ellerini yavaşça Hyunjin'in saçlarına doğru uzattı ve okşamaya başladı. Saçları ipek gibi yumuşaktı, parmaklarının arasından kayarken Felix'in kalbinde bir sıcaklık hissi belirdi.
Felix'in elleri Hyunjin'in saçlarında gezinirken, komutanın yüzündeki gerginlik yavaş yavaş yerini bir huzura bırakıyordu. Her dokunuş, Hyunjin'in acısını biraz daha hafifletiyor gibiydi. Hyunjin'in kaşlarındaki çatıklık yavaşça çözülüyordu. Felix, onun daha da rahatlaması için içinden dualar etmeye başladı.
"Tanrım, lütfen komutanıma yardım et," diye içinden geçirdi. Felix, zamanın nasıl geçtiğini fark etmeden Hyunjin'in başında bekledi. Hyunjin uyanmamıştı ama yüzündeki rahatlama, Felix'in dokunuşlarının onu iyileştirdiğini gösteriyordu.
Gece ilerledikçe, Felix'in gözleri yorgunlukla kapanmaya başladı. Ancak o, komutanını yalnız bırakmamak için uyanık kalmaya çalışıyordu. Felix, bir an için gözlerini kapattı ve başını Hyunjin'in yatağına yasladı. Ellerini hala komutanının saçlarında tutuyordu.
.
.
Hyunjin gözlerini araladığında, Felix'in yanında olduğunu fark etti. Gece boyunca başında bekleyen Felix, şimdi onun uyanışını gözlemliyordu. Hyunjin'in yüzünde hafif bir gülümseme belirdi. Kendini çok daha iyi hissediyordu ve bunun tamamen Felix'in dokunuşları sayesinde olduğunu biliyordu.
Felix, Hyunjin'in gözlerini açtığını görünce hemen heyecanla ayağa kalktı. "Hyunjin, sen uyandın! Hemen doktoru çağırmam gerek," dedi. Hyunjin, Felix'in bu telaşlı haline gülmeden edemedi. Felix'in içten endişesi, komutanını güldüren sevimli bir sahne yaratmıştı.
Felix hızla odadan çıkıp doktoru getirdi. Doktor, Hyunjin'i dikkatle muayene etti. "Evet, durumu çok daha iyi görünüyor. Dün geceki krizden sonra böyle toparlanması şaşırtıcı," dedi doktor. Felix'in içi rahatlamıştı, ancak endişesi henüz tam olarak geçmemişti. Doktor odadan ayrıldıktan sonra Felix, Hyunjin'e döndü. "Gerçekten daha iyi misin, komutanım?" diye sordu.
Ya yicem, çok tatlı!
Hyunjin, Felix'in bu derin endişesine gülümseyerek cevap verdi. "Evet, Felix. Kendimi çok daha iyi hissediyorum. Sanırım senin sihirli dokunuşların işe yaradı."
Bu zaman hemşire içeri girdi ve Hyunjin'in kahvaltısını getirdi. Felix, hemşirenin yemek tepsisini bıraktıktan sonra hemen Hyunjin'in yanına geçti. "Sana yardım edeyim," dedi Felix, Hyunjin'in yatağının başucuna oturarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha Felixi istiyor | HYUNLIX
FanfictionEjderha lanetlenmişti. Hyunjinin bedeninde, onun duyğularından beslenerek yaşıyordu. Istediği ise bir şey vardı. O da Felix...