Part 4

237 26 7
                                    

İyi okumalar

.

.

.

Felix, eğitimden sonraki üç gün boyunca Hyunjin'le tek kelime etmemişti. Hyunjin'in soğuk tavrı, Felix'i onunla iletişim kurmaktan alıkoyuyordu. Takım çalışmaları sırasında bile Hyunjin, Felix'e olan mesafesini koruyordu. Bu durum, Felix'in içini günden güne daha da sıkıntıya sokuyordu. Ancak, yapması gereken bir iş vardı ve bunu erteleyemezdi.

Felix'in evrakları, Hyunjin Komutan'ın imzasını gerektiriyordu. Komutanların odasına doğru yürürken, içindeki gerginlik hissi büyüyordu. Kapıya ulaştığında, derin bir nefes alarak kapıyı tıklattı ve içeri girdi. Ama odada kimse yoktu. Hyunjin'in burada olması gerekiyordu. Felix, beklemek yerine Hyunjin'in kişisel odasına gitmeye karar verdi.

Hyunjin'in odasının kapısına ulaştığında, tereddüt etti ama sonunda kapıyı hafifçe tıklattı. İçeriden bir cevap gelmeyince, kapıyı aralayıp içeri girdi. Oda, Hyunjin'in kişiliğini yansıtıyordu: düzenli, sade ve disiplinli. Ancak Felix, odaya adımını attığı anda tanıdık ve rahatlatıcı bir koku aldı. 

Kaşlarını çattı Felix. Bu koku, daha önce gördüğü ejderhadan duyduğu kokuyla aynıydı. Felix, bu duruma anlam veremedi ve kafası karıştı. Tesadüf olduğunu düşündü, ama bu tesadüf bile onu rahatsız etmeye yetmişti.

Felix, masanın yanında durup beklemeye başladı. 5 dakika sonra, Hyunjin içeri girdi.

Hyunjin, Felix'i odasında görür görmez gözleri öfkeyle parladı. "Burada ne işin var, Felix?" diye sordu, sesi sert ve öfkeliydi. "Neden izinsiz girdin?"

Felix, şaşkınlıkla birkaç adım geri çekildi. Onun bu kadar sinirleneceğini tahmin etmemişti. "Komutanım, sizin imzanız gereken evraklar vardı. Sizi odanızda bulamayınca burada beklemeye karar verdim," dedi, sesi sakin ve nazikti ama içinde büyük bir tedirginlik vardı.

Hyunjin, gözlerini Felix'in yüzünden ayırmadan masasına koyulmuş dosyayı aldı ve kalem götürüp hızla imzaladı. Sanki Felix'ten mümkün olduğunca uzak durmaya yemin etmiş gibi, dosyayı ona geri verdi. "Bir dahaki sefere izin almadan odama girmeyeceksin. Şimdi git," dedi, sesi hala soğuktu.

Felix, dosyayı aldı ve başını sallayarak odadan çıktı. Kapı arkasından kapandığında, derin bir nefes aldı. Hyunjin'in sertliği ve soğukluğu, Felix'in moralini bozmuştu. Üç gün boyunca tek kelime etmeden birbirlerinden uzak durmaları yetmezmiş gibi, şimdi de bu yüzleşme onu daha da zor durumda bırakmıştı. Ancak, Hyunjin'in odasında duyduğu koku aklından çıkmıyordu. Bu nasıl mümkün olabilirdi? Ejderha ve Hyunjin arasında bir bağlantı mı vardı? Yoksa bu sadece bir tesadüf müydü?

Felix, kamp alanına geri dönerken, düşüncelerine daldı. Hyunjin'in bu tavrının altında neyin yattığını merak ediyordu. Neden bu kadar sert ve soğuk davranıyordu? Felix, bu soruların cevaplarını bulmak için kararlıydı ama aynı zamanda dikkatli olmalıydı. Hyunjin'in sınırlarına saygı göstermek zorundaydı, ama bir yandan da bu sert dış kabuğun altında neler olduğunu öğrenmek istiyordu.

Felix, Hyunjin'in odasındaki garip koku ve onun sert tavrı hakkında düşüncelere dalmışken, kampta bir duyuru yapıldı. Hyunjin, takımına yeni birinin katılacağını bildirdi. Tüm takım, sabah antrenmanı için toplanmışken, Hyunjin'in bu duyurusu dikkatlerini çekti. Yeni gelen asker, Hyunjin'in yanına gelerek takıma tanıtılacaktı.

Herkes beklerken, Hyunjin yeni askeri yanına aldı ve takıma doğru yürüdü. Felix, gözlerini kıstı ve dikkatle baktı. Yeni gelenin kim olduğunu anlamaya çalışıyordu. Hyunjin ve yeni asker yaklaştıkça, Felix'in gözleri büyüdü ve kalbi hızla atmaya başladı. Bu kişi, en yakın arkadaşı Jisung'du!

Ejderha Felixi istiyor | HYUNLIXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin