İyi okumalar.
Rahatsız olanlar okumasın
.
.
Felix evine vardığında, kendisini yorgun ama bir o kadar da rahatlamış hissetti. Uzun bir süre boyunca sürekli olarak eğitim ve görevlerle meşgul olmuştu ve nihayet kendi evinde, kendi dünyasında olmanın huzurunu yaşıyordu. İlk gününü tamamen uyuyarak geçirdi. Vücudu dinlenmeye ihtiyaç duyuyordu ve bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirdi.
İkinci gün, Felix tembelliği bir kenara bırakmaya karar verdi. Etrafına bakınca evinin biraz dağınık olduğunu fark etti ve temizlik yapmaya başladı. Tozları alırken, odaları düzenlerken ve gereksiz eşyaları ayıklarken zihni de bir nebze olsun rahatladı.
Evi eski düzenine kavuşmuştu. Kendisine güzel bir yemek yapmaya karar verdi. Dolaptaki malzemeleri çıkarıp lezzetli bir akşam yemeği hazırladı. Yemek yapmak ona hep terapi gibi gelmişti ve bu kez de öyle oldu. Mutfakta geçirdiği vakit, zihnini dağıtmasına yardımcı oldu.
Akşam yemeğini bitirdikten sonra, Hyunjin'in hasta olduğu bir zamanı hatırladı. O zamanlar Hyunjin ile birlikte film izleyerek vakit geçirmişlerdi. Bu hatıra, Felix'in içini ısıttı ve ona bir fikir verdi. Dolapta mısır olduğundan emin oldu ve hemen mısır patlatmaya başladı. Patlayan mısırların kokusu, evi sararken Felix, film izlemek için sabırsızlanıyordu.
Akşam olmuştu ve yağmur çok şiddetli yağıyordu. Yağmurun sesi, Felix'e huzur verdi. Sanki doğanın ritmi, onun ruhunu da yatıştırıyordu. Kumandayı eline alıp sevdiği bir filmi açtı. Mısır kasesini kucağına aldı ve koltuğuna oturup filmi izlemeye başladı. Yağmurun sesi ve film, mükemmel bir uyum içindeydi.
Yaklaşık bir saat geçmişti ki kapısının çalındığını duydu. Şaşkınlıkla yerinden kalktı ve kapıya doğru yürüdü. Kapıyı açtığında, karşısında Hyunjin'i buldu. Hyunjin'in omzu t-shirt'ü ıslanmıştı, belli ki yağmurda kalmıştı. Felix'in gözleri şaşkınlıkla büyüdü.
"Hyunjin?" dedi, sesinde şaşkınlık ve sevinç karışımı bir ton vardı.
Hyunjin, hiçbir şey söylemeden Felix'in dudaklarına kapandı. Bu ani öpücük, Felix'in kalbini hızla çarptırdı. Hyunjin'in dudaklarının sıcaklığı, Felix'in tüm vücudunda bir elektrik akımı gibi hissedildi. Öpücük, ilk başta şaşkınlık ve karışıklık yaratmıştı ama ardından Felix'in içinde bir huzur ve mutluluk dalgası yayıldı. Hyunjin'in dudaklarının nemi, Felix'in cildinde bıraktığı izi hissetti.
Bu sefer onu itmek istemedi. Aksine o kadın olayından sonra hoşuna gitmişti. Dışarıdan gelen hava bedenini titretse de ellerini onun omuzlarına koydu.
Felix, öpücüğün tadını çıkarmak için gözlerini kapattı. Hyunjin'in bu beklenmedik ziyareti ve ani öpücüğü, onun için sürpriz bir mutluluk olmuştu. Hyunjin'in dudaklarının kendisine bu kadar yakın olmasını ve bu kadar tutkulu bir öpücükle ona sarılmasını beklemiyordu.
Hyunjin, öpücüğünü daha da derinleştirirken, Felix'in kalbi hızla atmaya başladı. Hyunjin'in neden burada olduğunu ve neden böyle davrandığını düşünmeye fırsat bulamadan, Felix tamamen anın tadını çıkarıyordu. Lakin Felix bir terslik olduğunu anladı ve dudaklarını ondan zorla da olsa çekti. Açıkcası Hyunjinin bu kadar sert olması onu korkutmuştu.
"Hyunjin, neden buradasın?" diye sordu Felix, nefesi hala düzensizken.
Hyunjin, Felix'in gözlerine bakarak, "Seni özledim," dedi basitçe. Kapıyı kapatıp içeri geçti. Tekrardan ellerini Felixin belinde durdurdu. "Seni özledim ve buradayım," dedi. Tekrar dudaklarına kapanırken Felixi içeri doğru sürüklüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha Felixi istiyor | HYUNLIX
FanfictionEjderha lanetlenmişti. Hyunjinin bedeninde, onun duyğularından beslenerek yaşıyordu. Istediği ise bir şey vardı. O da Felix...