.
.
.
Ertesi sabah, güneş ışıkları kamp alanını aydınlatırken, askerler eğitim alanında toplanmaya başladı. Bugün özel bir ders vardı; Bangchan ve Hyunjin komutanlar, bıçak kullanımı üzerine eğitim vereceklerdi. Herkes yerini alırken, Hyunjin'in gözleri Felix'i aradı. Onun üzgün olduğunu biliyordu ve bu durumu düzeltmek istiyordu.
Felix, diğer askerlerle birlikte sırasını beklerken, Hyunjin yanına yaklaştı. "Felix, benimle gel," dedi alçak bir sesle. Felix şaşırmıştı ama ona itaat ederek Hyunjin'in peşinden gitti. Birlikte eğitim alanının biraz uzağındaki sessiz bir köşeye yürüdüler.
Felix dünden beri kendisini çok kötü hissediyordu. Yaptığı yanlıştı ve Hyunjin bu yanlışı en kaba bir biçimde yüzüne vurmuştu. Yine olsa yine yapar mıydı, süpeliydi. Bakımsız görünen sarı saçları, şişmiş göz altları geceyi iyi geçirmediğini kanıtlıyordu.
Hyunjin ona değer veriyordu. Bunu bildiği için Felix de yardım etmek istemişti sadece. Lakin eline yüzüne bulaştırmıştı. Ona ne söyleyeceğini az-çok tahmin ediyordu. Kendisini yine azarlanmak için hazırlamıştı. Kesin dünle ilgili konuşma yapacakları. Çok endişeli ve rahatsız hissediyordu.
Eğitim alanında yeterinde uzaklaştıkta Hyunjin durup Felix'e döndü. "Üzgün olmayı bırak, Felix," dedi. Gözlerinde samimiyet ve pişmanlık vardı. "Seni bu işe soktuğum için özür dilerim. Gözlerine göz yaşları yakışmıyor."
"Özür dilerim komutanım. Dün ağlamıştım, kendime engel-"
"Özür dileme. Ben özür dilerim. Dün fazla tepki verdim. Çok güzel bir kalbin var Felix ve ben o kalbi incitmek istemiyorum."
Felix, Hyunjin'in bu sözleri karşısında rahatlamış ve mutlu olmuştu. Gözlerinde minnetle Hyunjin'e baktı. "Teşekkür ederim, komutanım," dedi. "Size söz veriyorum, bundan sonra daha dikkatli olacağım."
Hyunjin başını salladı. "Önceliğim sensin. Artık her fırsat bulduğunda sözlerimden çıkmaya kalkma." Felix utandı. Onun çekik gözlerine dolu-dolu baktı.
"Emredersiniz komutanım." dedi kısık masum sesle. Hyunjin gözleri önündeki meleği izledi bir süre. Çok güzeldi... çok masumdu. İçindeki canlı yüzünden mi ona sempati duyuyordu, yoksa kendi hissleriyle bilemedi. Sorgulamadı. Felixle konuşup aralarındaki bu hüsumeti bitirdiğinde içindeki yaratıkda rahatlamıştı. O da Felix için çok endişeliydi. Dünden beri Hyunjinin onunla konuşması için başının etini yiyordu. Hafifçe gülümsediler bir-birlerine.
Çok baktığını anladığında "Hadi, şimdi eğitime dönelim," dedi. Birlikte eğitim alanına geri döndüler ve diğer askerlerin arasına karıştılar. Hyunjin komutan, Bangchanın yanına gitti.
Bangchan, bıçak kullanımıyla ilgili dersin başlangıcını yapıyordu. "Bıçak, yakın dövüşte etkili bir silahtır," diye başladı. "Ama doğru kullanımı ve teknikleri bilmek önemlidir." Askerlere bıçağı doğru tutuşu ve temel saldırı hareketlerini gösterdi. Herkes dikkatle izliyordu.
Hyunjin devraldı. "Şimdi savunma tekniklerini göstereceğim," dedi. Bir askeri partner olarak seçti ve çeşitli savunma hareketlerini uygulamalı olarak gösterdi. "Bıçaklı bir saldırıya maruz kaldığınızda, öncelikle saldırganın bileğini kontrol altına almalısınız," diyerek gösterdiği tekniklerle bunu pekiştirdi.
Felix, Hyunjin'in eğitim sırasında ne kadar profesyonel ve odaklanmış olduğunu gördü. Dünkü olaylardan sonra, Hyunjin'in bu kadar sakin ve kontrollü olabilmesi ona güven veriyordu. Bangchan ve Hyunjin birlikte bıçak kullanımı üzerine daha fazla teknik ve strateji öğrettiler. Saldırı ve savunma tekniklerinin yanı sıra, bıçaklı çatışmalarda dikkat edilmesi gereken püf noktaları da anlattılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha Felixi istiyor | HYUNLIX
FanfictionEjderha lanetlenmişti. Hyunjinin bedeninde, onun duyğularından beslenerek yaşıyordu. Istediği ise bir şey vardı. O da Felix...