.
.
.
Hyunjin ve Felix, kampa doğru geri dönerken sessizlik içinde yürüdüler. Hyunjin'in çıplak üstü ve yarı yarıya görünür dövmesi, yol boyunca onları gören askerlerin şaşkın bakışlarını üzerinde topluyordu. Ancak Hyunjin, bu bakışlara aldırmadan ilerlemeye devam etti. Felix, onun yanında sessizce yürürken, bu anın ciddiyetini ve yakında öğreneceklerinin ağırlığını hissediyordu.
Kampa vardıklarında, Hyunjin hızla odasına yöneldi. Kapıyı açıp içeri girdikten sonra, Felix'e de girmesi için işaret etti. Hyunjin hemen dolabını açıp temiz bir gömlek çıkardı ve onu üzerine geçirdi.
"Felix," dedi, gözlerini ondan kaçırarak. "Biraz uzakta otur." Felix, biraz şaşkınlıkla, odanın diğer ucundaki sandalyeye oturdu. Hyunjin, direk her şeyi anlatacaktı. Lakin Felixin üzerinde başka birinin kokusu yine rahatsız ediyordu. Zaten çok yorgundu. Birde bunu katlanmak istemedi. Kanaması bile hala sızlıyordu. Yeniden ayağa kalkıp dolabından başka bir gömlek daha çıkardı ve Felix'e doğru uzattı.
"Bunu giyin," dedi. "Sebebini açıklayacağım."
Felix, biraz tereddütle gömleği aldı ve üzerindeki tişörtü çıkararak Hyunjin'in verdiği gömleği giydi. Göğüs kafesi biraz daha rahatlamış gibi hissetti, sanki bu gömlek kendisini daha güvende hissettiriyordu.
Hyunjin, sandalyesine oturdu ve derin bir nefes aldı. Gözlerini Felix'e dikti ve konuşmaya başladı.
"Bu dövme," dedi, kolunu kaldırarak hafifçe parlayan dövmeyi gösterdi. "Sadece bir dövme değil. Bu, içimde taşıdığım bir güç"
Felix, dikkatle dinleyerek, onun her kelimesini sindirmeye çalıştı. "Ejderha... Dövmeniz ejderhayı mı simgeliyor?"
Hyunjin başını salladı. "Evet. Bu ejderha, benim içimde yaşıyor. Onunla bir bağım var ve bu bağ, bazen kontrol edilemez hale geliyor. Dövme parladığında, bu onun öfkesinin veya huzursuzluğunun bir işareti. Ya seni özlemiştir, ya da kıskanmıştır."
Felixin gözleri fal taşı gibi açıldı. "Anlamadım. Benimle ne ilgisi var?"
"Sormuştun ya, neden ejderha peşimi burakmıyor? diye, ejderham seni istiyor. Seni benim yanımda görmek istiyor. Sana yakın olmadığım için de kendisi seni görmeye geliyor."
"Hayır... bu nasıl?"
"Ejderham aslında içimde yaşıyor. Seni duya biliyor. Şu an sakin, çünkü bana yakınsın. Sen uzaklaştığında ise sana geliyor. Sevilmeye ihtiyacı olan bir çocuk gibi düşün. Senin onu sevmeni istiyor." Bunları söylerde hafifçe gülümsedi Hyunjin. Ejderhası mutluydu ve kuyruğunu sallıyordu. Bunu fark eden Hyunjin de mutlu oldu.
"Dövmen?"
"Seni özlediğinde haber veriyor gibi düşün. Dövmen ortaya çıktığında ikimizde acı çekiyoruz. Ejderham acı çekmeme dayanamadığı için de bedenimi terk ediyor ve seni görmeye geliyor. O da seni korkutmak istemiyordu ama mecbur kaldığı için kendini gösterdi diyelim."
"Neden ben?"
Hyunjin masanın altındaki çekmeceden sigara paketini çıkardı. İçinden bir dal alıp yaktı. Ona bakarak "Ben nereden bile bilirim ki? Sana zarar vermemek için uğraşlarımı görmüyor musun?" dedi. Felixin gözlerinde bir anlık korku görünmüştü.
"Zarar verir mi?"
"Asla. Sadece yakın olmanı istiyor. Bu durumun düzelmesi için yollar arıyorum. Lütfen, ejderhamı gördüğünde korkma. Bedenimi terk etmemesi için bende çok uğraşıyorum."
"Ejderhaya dönüşe biliyor musun? Yoksa o başka bir varlık mı?"
"İkisi de. O benim içime girebiliyorsa, bende yapabiliyorum. Sadece bir kez denedim ama bu mümkün."
"Seni buraktığında nasıl hissediyorsun?"
"O nasıl hissederse."
"Yani?"
"Eğer yanındaysa ki başka neden için ayrılmaz, huzur hissediyorum. Sen farkedemiyorsun ama kokun seni bulmasını sağlıyor ve rahatlıyoruz diyelim." Felix panikleme başladı. Koku yaydığını bilmiyordu.
"Kokum mu? Omeglar gibi mi? Sizde kızgınlığa giriyor musunuz? Peki ya ben? Bunlar nasıl gerçek ola bilir?"
"Hayır hayır. Kızgınlık demiyoruz ona. Sende de değişiklik olmayacak merak etme. Sadece özlem ve arzu diyelim. Aşık olduğumuz insanı özleriz ve arzularız. Bunu insanlarda yapıyor. Garipseme."
"Oh! Rahatladım." dedi lakin sonra Hyunjinin ona özlem ve arzu duyduğunu söylediğini anladı. Gözleri hafif büyürken ne düşünmesi gerektiğini bilemedi. Hyunjin konuşmaya devam etti.
"Bak mesela sana kendi gömleğimi verdim çünkü üzerindeki Jeonjinin kokusun çok rahatsız ediciydi. Senin kokunla karışmış ve benim kıskançlık duygumu tetikliyordu. Şelalede duş almanıza izin vermiştim ya, sırf üzerindeki diğerlerinin kokusunu bastırmak için."
"Ben hiç bir şey hissetmiyorum."dedi ve kendi t-shirtünü kokladı ama bir koku almıyordu.
"Normal." Bir süre sessizlik oldu. Hyunjin sigarasını içerken Felix düşüncelere dalmıştı.
"Peki şimdi ne olacak?"dedi Felix.
"Hiç bir şey. Bu durumdan kurtulmanın yolunu arıyorum. Ne olursa olsun bana temas etme. Ufacıkta olsa dokunma bile. Şimdilik ben sana bağlıyım. Sende bana bağlanırsan, çıkmaza gireceğiz."
"Yani benim de sana bağlanma ihtimalim var, öyle mi?"
"Öyle."
"Bunların hepsi hayal gibi."
"Ah, birde ejderham kızıl pullarını döküyor. Lütfen üzerinde kimsenin kokusunu taşımaz mısın? Gerçekten çok rahatsız edici."
"Anladım komutanım. Düzelteceğim."
"Artık her şeyi bildiğine göre ne yapman gerektiğini anladın sanırım? Eğitimlerde yaklaşmıyorsun, yakın durmuyorsun. Ne olursa olsun, asla dokunma. Evren seni kullanmamı istiyor ama ben bunu istemiyorum. Kadere boyun eğmediğim için de acı çekiyorum. Ancak seni asla zorlayamam. Başka bir sorun yoksa gide bilirsin."
"Çok teşekkür ederim komutanım. Size baş ağrısı olduğum için de ayrıca özür dilerim. Gidiyorum şimdi." Dedi ve ayağa kalktı. Onun bunca zaman sadece onu korumak için uzak kaldığını öğrendiğinde ona olan bakış açısı anında değişti. Şimdi her şey için ona minnettardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha Felixi istiyor | HYUNLIX
FanfictionEjderha lanetlenmişti. Hyunjinin bedeninde, onun duyğularından beslenerek yaşıyordu. Istediği ise bir şey vardı. O da Felix...