Part 36

122 19 43
                                    

İyi okumalar!

.

.

.

Bu sefer öğlen saatlerinde eğitime başlamıştılar. Hyunjin ve Felix dün geceyi bir süre göz ardı edip işlerini tam odaklıydılar. Komutan emirleri verirken Felix dahil bütün askerler ona uyarak emirleri yerine yetiriyordular. 

Eğitim, önce ısınma hareketleri ve fiziksel dayanıklılık egzersizleri ile başladı. Hyunjin, askerlerine örnek olarak ön sırada yer aldı. Koşular, şınavlar, mekikler... Her hareketi büyük bir titizlikle yapıyordu. Askerler de aynı disiplini göstermeye çalışıyordu.

Hyunjin, askerlerine doğru yürüyerek talimatlar veriyordu. "Hareketleri doğru yapın, hızınızdan ödün vermeyin. Dayanıklılık sadece fiziksel değil, zihinseldir de," diye bağırıyordu.

Isınma bittikten sonra, pratik eğitime geçildi. Bugün, ormanda ilerleyerek düşman bölgesine sızma ve gizli bilgi toplama üzerine bir senaryo hazırlanmıştı. Askerler gruplara ayrıldı ve her grup belirli bir rotadan ilerleyecekti. Hyunjin, kendi grubuyla birlikte hareket ediyordu.

Ormanlık alanda ilerlerken, Hyunjin gruba liderlik etti. Ağaçların arasından sessizce geçiyor, düşman izlerini takip ediyor, her adımında askerlerine stratejik noktaları gösteriyordu. "Sessizlik en büyük silahınız. Düşmanın sizi duymaması için adımlarınızı hafif atın," dedi, bir çalının arkasında durarak.

Grup ilerlerken, Hyunjin'in kalbinde bir ağırlık hissetmeye başladı. Göğsü sıkışıyor, nefes almakta gittikçe zorlanıyordu. Yavaşça duraksadı ve elini göğsüne götürdü. Askerlerden biri, Dae-ho, hemen yanına gelerek endişeyle sordu, "Komutan, iyi misiniz?"

Hyunjin, "İyiyim, Dae-ho. Devam edelim," dedi, ama nefesi hala zordu. Yine de adım atmaya devam etti. Felix de Hyunjin'in durumunu fark etmişti. Askerler arasında hızlıca kayarak ona yanaştı.

"Gerçekten iyi misin?" diye sordu endişeyle.

Hyunjin, başını sallayarak, "İyiyim," diye tekrar etti. "Eğitime devam edelim."

Eğitim devam ederken, Hyunjin'in durumu kötüleşiyordu. Nefes almakta daha da zorlanıyordu. Bir müddet sonra artık eğitime devam edemeyeceğini anladı. 

Ara verip, nöbetçi komutanı çağırdı ve eğitime onun devam etmesini istedi. Komutan başını sallayarak onu onayladı ve grupa liderlik yapmaya başladı.

Felix, eğitim alanını ter etmekte olan Hyunjin'in yanına geldi koşarak. Ona bir şey söylemeden nereye gidiyordu öyle? Yaklaşıp kararlı bir sesle, 

"Ben de seninle geliyorum," dedi. Diğerlerinin dikkatini çekmemek için sesini kısık tutmuştu. Kaşları çatıktı. Onun için endişeleniyordu.

Hyunjin, başını hafifçe sallayarak, "Bir şeyim yok, Felix. Dersin bittikten sonra yemek yiyip gelirsin. Yemek yiyip gel ama," diye tembihledi. Çünkü Felixin yemek yemeden onun yanına koşacağını tahmin etmişti. Felixin bir şey demediğini gördüğünde, "Gerçekten iyiyim." diye tekrarladı. 

Sadece kalbi sıkışıyordu ve bunun nedenini de biliyordu aslında. Sadece emin olmalıydı.

Felix, endişeyle baktı ama Hyunjin'in kararlılığı karşısında itiraz edemedi. "Tamam," dedi, hafifçe.

Hyunjin, ormanlık alandan yavaşça uzaklaşırken, Felix de diğer askerlerin yanına gitti. Felix'in gözleri sürekli Hyunjin'i takip ediyordu. İçinde büyüyen endişeye rağmen, Hyunjin'in dediği gibi eğitime devam etmeye çalıştı.

Ejderha Felixi istiyor | HYUNLIXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin