İyi okumalar!
.
Felix Hyunjinin peşinden giderken onun ne kadar sinirli olduğunu biliyordu. İçinden "acaba bana zarar verir mi?" endişesi olsa da Hyunjinin asla ona zarar vermeyeceğine inanıyordu. İyi bir azar işiteceğini bilerekten onun odasına doğru gittiler.
Hyunjinin odasına vardıklarında Hyunjin onun geçmesine izin verdikten sonra kapıyı kilitledi ve Felixin uzaklaşmasına izin vermeden onu kapıya sabitledi. Avuclarının içi karıncalanıyor, elleri Felixin boğazına yapışmamak için büyük bir çaba gösteriyordu. Ona sadece kendisi dokunup, canını acıtarak sabaha kadar zevkten ağlatmak istiyordu.
Üzerinde hissettiği kokudan son derece rahatsızdı. Tek istediği bir an önce kendi kokusunun onun üzerinde olmasıydı. Yoksa çıldıracaktı! Ama aynı zamanda ondan hesab sormak istemiyor, incitmekten korkuyordu.
"Ne konuştun onunla? Yanımda yarbay vardı diye gelemedim yanına." dedi Hyunjin sesini sakin tutmaya çalışarak. Bağırmamıştı. Ama o kadar öfkeliydi ki, gözlerinden alev bile çıka bilirdi.
"H-hiç. Reddettim onu."
Hyunjin duydukarı ile daha da sinirine hakim olamadı ve yumruğunu Felixin arkasındakı kapıya geçirdi. "Ne teklif etti ki?!"
Felixin yüreği ağzına gelmişti. Kalbi hızla çapıyor, ilk kez onu bu kadar sinirli görmenin korkusunu yaşıyordu.
"Cevap ver." dedi tekrar Hyunjin. 2 saniye bile geçmeden.
"S-sadece yanıma oturup bir kaç soru sordu. Sorular çoğaldığında bundan rahatsız oldum ve sebebini sordum. Arkadaştan daha fazla olmamızı istediğinde, bir sevgilim olduğunu söyledim."
Hyunjin Felixin yalan söylemediğini biliyordu. Dudaklarını titretmemeye çalışarak söylediği cümleleri dinlerken sakinleştiğini hissetti. Dudaklarını kırmızılıklardan alamadı.
Onu öpmek için yaklaştığında tekrardan Felixin üzerinde olan kokudan rahatsız oldu. Hiç nazik olmayan bir tavırla ellerini Felixin yakalarına getirdi.
"Çıkar şunu" diye emretti adeta. Felixin bir şey demesine izin vermeden düymelerini çözmeye başladı. Sinirliydi. O askerin parfümünü çok nett alıyordu. Demek ki Felix, yanında kalmasına fazla izin vermişti. Bunu düşündükçe öfkesi daha da artıyordu.
Felix titrek bir nefes alıp ellerini onun omuzlarına koydu. Kendisinin hissetmediği kokudan onun rahatsız olduğunu bildiği için üzerindeki üniformayı çıkarmasına izin verdi. Ne kadar sinirli olduğunu biliyordu.
Sabah yarbayın dediklerini de hatırladıkça bu günün onun için çok zor bir gün olduğunu düşündü. Belki fazla empati kuruyordu ama sinirini atmasına yardım edecekse, t-shirtünü çıkarmasına itiraz etmedi.
Düymeleri açtıkça Hyunjin Felixin boynuna yaklaştı. Dudaklarını beyaz deriye sürttü. Öperken yaptığı sevmek için değildi. Sinirini atmak ve ya üzerindeki kokuyu kendisinin için bastırmak içindi. Felix bunu fark etmişti.
Boyuna konulan agresif izlere göz yummaya çalıştı. Elleri ile siyah saçları okşarak, "Sakin olun, komutanım." diye mırıldandı. Lakin komutanın değişmeyen tavırları onu rahatsız etmeye başlamıştı.
"Üzerinde yalnız benim kokum ola bilir." dedi Hyunjin boynuna iz burakmaya devam ederek. Felix şimdi sevildiğini değil, nefret edildiğini düşündü. Çünkü Hyunjin düşmanına olacak kadar sert davranıyordu. Derisini acıtmaya başlamıştı.
"Bırak," dedi.
Omuzlarında olan elleri ile onu itip kendisinden uzaklaştırmaya çalıştı. Burakmadığında yumruklarını dizdi. "Hyunjin, burak." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha Felixi istiyor | HYUNLIX
FanfictionEjderha lanetlenmişti. Hyunjinin bedeninde, onun duyğularından beslenerek yaşıyordu. Istediği ise bir şey vardı. O da Felix...