İyi okumalar! Oy vermeyi unutmayın!
.
.
Hyunjin, Felix'i odasına getirir getirmez kapıyı hızla kapattı ve derin bir nefes aldı. Gözleri endişeyle Felix'e kilitlenmişti. Kalbindeki korku ve öfke birbirine karışmış, içinde giderek büyüyen bir düğüm gibi hissettiriyordu. Felix'in o perişan hali, Hyunjin'i her zamankinden daha fazla tetikliyordu. İçinde onu koruma isteğiyle dolup taşıyordu, ama ne olduğunu bilmemek onu çıldırtıyordu.
Telaşla Felix'e döndü. "Anlat, Felix, ne oldu?" dedi, sesi titriyordu.
Soru sorarken Felix'e yakın olmak, ona güven vermek için koluna hafifçe dokundu. Fakat Felix'in acıyla yüzünü buruşturduğunu görünce Hyunjin'in kalbi hızla attı. İçgüdüsel olarak tehlike sinyalleri alıyordu. Kolunda bir sorun olduğunu anlamıştı. Hemen elini Felix'in formasının düğmelerine attı.
"Çıkar, bakacağım," dedi, sesi bu kez sertleşmişti, ama bu sertlik öfkeden değil, endişeden kaynaklanıyordu. Felix itiraz edemedi, gözleri dolmuştu.
Hyunjin, Felix'in düğmelerini hızla açıp gömleğini çıkardığında, gömlek çıplak omuzlarından düştü. Her iki kollarında gördüğü kızarıklıklar karşısında kanı dondu Hyunjinin. Bu, sadece bir tesadüf olamazdı. Birisi ona zarar vermişti ve Hyunjin, bu durumu görmezden gelemezdi. Kaşlarını çatarak Felix'in kollarını inceledi, kızarıklıkların üzerine parmaklarını hafifçe gezdirdi. Her dokunuşta Felix'in acıyla irkilmesi, Hyunjin'in öfkesini daha da alevlendirdi.
"Kim yaptı?" diye sordu, sesi kısılmıştı. İçindeki öfke, sakinleşmeye çalışırken bile bir volkan gibi kaynıyordu. Felix'in suskunluğu, Hyunjin'i daha da çıldırttı. Beklemek onun için bir işkenceydi.
Kafasını kaldırıp, "KİM YAPTI DEDİM!" diye sesini yükseltti, bu sefer neredeyse bağırıyordu. Felix'in gözleri kocaman açıldı. Kalbi hızla çarpıyor, yaşadığı korku, konuşmasını zorlaştırıyordu. Derin birkaç nefes aldı, ama kelimeler hala çıkmakta zorlanıyordu.
Felix sonunda, içindeki korkuyu bastırarak, "A-anlatacağım," dedi. Sesi titriyordu, ama Hyunjin'e olan güveni, içinde yavaşça filizleniyordu.
Hyunjin, Felix'i korkuttuğunu fark ettiğinde derin bir nefes aldı ve gömleği dikkatlice onun omuzlarına geri yerleştirdi. Onu koruma arzusu, içindeki öfkeyi geçici olarak bastırmıştı. Düğmeleri iliklemeden, Felix'i yavaşça koltuğa oturttu. Felix'in hırpalanmış ruh hali, Hyunjin'in içinde daha da güçlü bir koruma hissi uyandırıyordu.
Hyunjin, onun yanına oturdu, gözleri Felix'in gözlerinde sabitlenmişti. Bir bardak su verdi ona. Felix suyu içtikten sonra Hyunjin ellerini sarı saçlarda geçdirdi hafifçe.
"Anlat güzelim," dedi, bu kez sesi yumuşaktı, şefkat doluydu. Kalbindeki öfkeyi bir kenara iterek, Felix'in korkusunu hafifletmeye çalıştı. Sinirini kontrol etmeye çalışarak, "Biri dokunmaya mı kalktı?" diye ekledi, sesi titreyen bir şefkatle doluydu. Felix'in bu durumda olmasına katlanamıyordu, ona zarar veren kişiyi bulup cezalandırmak istiyordu. Onu içindeki ateşde diri diri yakmak istiyordu.
Felix, Hyunjin'in sorusu karşısında yutkundu, kalbi hızla atıyordu. Ama Hyunjin'in bu yumuşak tonu, onun içindeki korkuları biraz olsun yatıştırmıştı.
Başını iki yana sallayarak, "Hayır, biri dokunmadı," dedi, sesi hafifçe titriyordu, ama ardından tedirgin bir şekilde ekledi. "Minhyunk... Bizi biliyor."
"Ne?" dedi anlamayarak.
"Sen ve benim aramızdaki ilişkiyi biliyor."
"Seni tehdit mi etti?" diye sordu Hyunjin, sesi bu kez bir tıslama gibiydi, öfkesi kontrol etmekte zorlandığı bir noktadaydı. Ama yine de, Felix'in korkusunu yatıştırmak için sakin kalmaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha Felixi istiyor | HYUNLIX
FanfictionEjderha lanetlenmişti. Hyunjinin bedeninde, onun duyğularından beslenerek yaşıyordu. Istediği ise bir şey vardı. O da Felix...