Part 43

104 21 19
                                    

.

.

Jisung ve Felix odalarında uyumaya çalışırken ikisi de çok ama çok mutsuzdu. Jeongin de onlarla kalıyordu ama o diğer ikisi kadar kalbi kırık değildi. İkisinin dramını dinlerken bile üzülmüştü.

"Beni sıradan bir asker olarak görüyor. Takımından bile atmış!" dedi Felix mızmızlanarak.

"Yeter artık, en az yüz kez söyledin!" dedi Jisung sinirle. "Minho şu an yanımda olsa da Hyunjinin verdiği siniri ondan çıkarsam." 

"Güzel olurdu. Ben kıyamıyorum ama sen kıy. YA! Beni sevmiyor artık!" dedi az daha ağlamaklı ses tonunda.

"Arkadaşlar sakin olun. Bir süre sonra ikisi de barışacak sizinle." diye konuştu Jeongin. "Bence biraz burnunuzun sürtmesini istediler."

"Ama ben Minhoyla tam 2 haftadır konuşamıyorum. Felix yine dün konuşmak istedi. Minho neden bana geri dönmüyor?"

"Minho pisliği seni odaya da almadı yalnız." dedi Felix. "Ben gidip sikeceğim onu! İki hafta trip mi olur?" sinirlenmişti. Birden Hyunjinin de onu 2 hafta süründüreceğini düşündü. 

"Ya Hyunjin de beni iki hafta, belki daha çok- görmek istemezse?" dedi tedirgince. 

"Hadi ama Lixieee. Daha bu gün özür dilemeye çalıştın. Biraz zamanla eskisi gibi olacaksınız." dedi Jeongin. Eğitimden geldiklerinde beri hem Jisunga hem de Felixe moral vermeye çalışıyordu. İkisininde gizli gizli ağladığını görmüş, onlara teselli vermişti. 

Jisung ve Felix aynı anda bir iç çektiler. Geceye dogru bu söhbet uzandı. Sonrasında nöbetçi komutanın korkusuyla uykuya dalmıştılar. Uyanık oldukları öğrenilirse her biri ceza ala bilirdi. 

.

.

.

Eğitimin ertesi sabahı Felix için zorlu başlamıştı. Bu kez Bang Chan'ın takımındaydı ve takımda kimseyi tanımıyordu. Eğitim sonrası, yemek sırasında diğer askerlerle kaynaşmaya çalıştı. Yemek bitip serbest zaman geldiğinde, Felix içinde büyüyen kararlılıkla Hyunjin'in odasına doğru yol aldı. 

Ancak oda kilitliydi ve içeride kimse yoktu. Beklemeye başladı. Bir saat, iki saat... Bekleyiş uzun ve sabır gerektiriciydi ama Felix vazgeçmedi. Nihayet, koridorun sonunda Hyunjin'in yaklaştığını gördü. Felix'in kalbi hızlıca çarpmaya başladı. Heyecanla yanına koştu.

Hyunjin sinirli adımlarla ilerlerken, Felix ona yaklaştı. "Hyunjin, biraz konuşabilir miyiz?" dedi umutsuzca. 

Hyunjin kaşlarını çattı. "Hyunjin? Komutanım diyeceksin!"

"Komutanım..." diye düzeltti biraz ürkerek.

"Bu saatte uykuda olman gerekirdi. Bang Chan'a haber edeceğim. Bir ceza verir herhalde." Felix cezayı umursamadı. 

"Lütfen, sadece beş dakika beni dinleyin. Verilecek her cezaya razıyım!" dedi yalvarırcasına. Hyunjin, Felix'in inatçılığını görüp iç çekti. Ciddi ifadesini korumakta zorlanıyordu. Özür dilemesine razı oldu ve onu odasına aldı.

Odada hiçbir şey değişmemişti. Felix, içtenlikle özür dilemeye başladı. "Hyunjin, komutanım, ben... ben.. sana inanmadığım için özür dilerim! O gece seni başka biriyle gördüğümde mantıklı düşünemedim. Aldatıldığımı sandım. Ama gerçekleri öğrenmeden, seni dinlemeden böyle bir sonuca vardığım için gerçekten çok pişmanım. Bu bir ay boyunca çektiğim acıyı ve pişmanlığı asla ifade edemem. Seni kaybetmek istemiyorum. Lütfen, bize bir şans daha ver."

Ejderha Felixi istiyor | HYUNLIXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin