Part 37

120 18 20
                                    

.

"Dün gece, ejderha yanımdayken uyuduğun son gündü. Bu gün gidecek."

Felix, duyduklarına inanamayarak gözlerini genişçe açtı. Hemen yataktan doğruldu ve heyecanla sordu, "Gerçekten mi? Sonunda özgür olacak! İyi de ne zaman gidecek? Nasıl gidecek? Sadece yok mu olacak? Yoksa dönüşmesi mi gerek? Yine ormana mı gitmeliyiz?"

Hyunjin, Felix'in heyecanını ve endişesini anlayarak gülümsedi. "Sakin ol," dedi, eliyle Felix'in omzunu nazikçe sıvazlayarak onu yatıştırmaya çalıştı. "Sadece dönüşecek, ormana gideceğiz. Sonra sonsuza kadar veda edeceğiz."

Felix, bu sözler karşısında gözlerinde mutluluk dolu bir ışıltıyla Hyunjin'e baktı. Kalbi sevinçle doldu. "Ormana gitmeliyiz," dedi, yüzünde geniş bir gülümsemeyle. "O zaman gerçekten mi? Sonunda bu lanet sona erecek mi?"

Hyunjin, Felix'in elini tutarak ona güven verdi. "Evet, sonunda özgür olacak," dedi, gözlerinde hem hüzün hem de rahatlama karışımı bir ifade belirdi. "Artık duygularımdan beslenmek zorunda kalmayacak."

Hyunjin, Felix'in yüzüne bakarak, onun bu anı nasıl sabırsızlıkla beklediğini anlamıştı. Hyunjinden çok o mutlu olmuştu.

"Hadi kalk, ormana gideceğiz," dedi Felix, Hyunjinin bileklerinden tutup yataktan kaldırmaya çalışarak. Lakin onu milim kaldıra bilmemişti. Hyunjin, Felix'in sabırsız hareketlerine gülmeden edemedi. 

"Hadi Hyunjin!"

"Tamam tamam, ormana gideceğiz," dedi gülerek. Yatakta doğrulup devam etti. "Hadi sen odana git hazırlan. Bende buradan çıkmanın bir yolunu bulayım."

"Doğru ya. Eğitime katılmasam hem ceza hem de puanlarımda düşüş yaşayacağım."

"Ceza almayacaksın. Zaten yarın eğitim olmayacak. Bu gün gitmeyeceksin sadece."

"Neden olmayacak?"

"Sanırım uzun zamandır eğitim görüyorsun diye bir şeyleri unutmaya başladın. Birazcık tatil senin de hakkın değil mi?" Hyunjin haklıydı. Askerler uzun zamandır hiç duraksamadan eğitime devam ediyordular. Bu operasyondan o operasyona koşuyordular. Onlar için normaldi çünkü özel kuvvet olmak için eğitim görüyordular. Haliyle tatilleri azdı. 

"Ah, gerçekten unutmuşum." dedi Felix. Eğitime katılmadan önce onlara verilen takvimde tatiler o kadar azdı ki unutmuştu çoğunu. 

Hyunjin gülümsedi ve dudaklarını yanaklarına bastırdıktan sonra "Hadi" dedi. Felixle birlikte yataktan kalktı ve hazırlanmak için dağıldılar. 

.

Hyunjin ve Felix, komutanlıktan ayrılırken Hyunjin'in arabasıyla sessizce ilerlemeye başladılar. Felix merakla dönüp sordu, "Nereye gidiyoruz? Yakınlardaki ormana gideriz sanmıştım." 

Felix eğitim için her zaman gittikleri ormana gideceklerini sanmıştı. Hatta geçen ejderhanın dönüştüğü yere. Ama Hyunjin onu şaşırtmış, arabayla gideceklerini söylemişti.

"Daha ıssız ve yakınlıkta hiçbir şeyin olmadığı bir ormana gitmeliyiz," diye yanıtladı Hyunjin. "Şehirden çıkmamız gerekli. Birkaç saatlik yol olacak. Daha önceleri bir çok kez gittim." dedi ve arabayı çalıştırdı. 

"Gerçekten mi? Neden gittin?"

"Bazen sinirlene biliyordu, biliyorduk. Bu yüzden ara sıra oraya gidip onun öfkesini kusmasını sağlardık."

"Ya! Hala bazen düşünürken inanmakta zorluk yaşıyorum."

"Normal olarak."

Yolculuğa başladılar, arabanın içinde sessizlik ve merakla dolu bir hava vardı. Şehri terk etmeden önce, ikisi de bir lokantada durup yemek yemeyi ihmal etmedi. Lokantada sıcak bir yemek ve biraz dinlenme, önlerindeki yolculuk için enerji toplamak adına önemliydi. Yemeklerini bitirdikten sonra tekrar yola koyuldular.

Bir süre sonra, şehir geride kaldı ve ormanın sessizliği onları karşıladı. Ormanın derinliklerine doğru ilerlerken, etrafındaki manzara giderek daha da vahşi ve doğal hale geldi. Bir tarafta yüksek dağlar, diğer tarafta ise büyük bir boş arazi uzanıyordu. Ağaçlar seyrek ve aralıklıydı, bu da çevreye mistik bir hava katıyordu.

Hyunjin, arabayı güvenli bir yere park ettikten sonra Felix'e dönüp, "Hazır mısın?" diye sordu. 

Ejderha Felixi istiyor | HYUNLIXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin