21

513 81 72
                                    


Özgür


Nereye olduğu önemli değildi. Tek yapmam gereken aksi yöne doğru ilerlemekti. Ki hayatımda aldığım en hayati kararlardan biri de bu olmuştu. Onun olmadığı bir hayat. Onun olmadığı bir dünya. Onun olmadığı bir nefes alanı bulmalıydım.

Ancak birbirine girmiş düşünce yığınının arasında, kalkmış arkasından koşuyordum şimdi. Ayağımın altındaki yol kapattığım her mesafede gerinerek uzuyordu sanki. Yol bile biliyordu oraya varmamam gerektiğini, gel gör ki görünmez bir el tarafından zaptedilmiştim ve tüm uyarıları hiçe sayarak yine peşinden sürükleniyordum.

Nihayet sırtı görüş alanıma girdiğinde, kalbim patlayacak bir ritim tutturmuş, ağzım dilim kupkuru olmuştu.

"Buraya bak!"

Adımlarını yavaşlatıp, omuzlarını düşürerek bana döndü.

"Bir saniye, nefeslenmem lazım." Ellerimi belime dayayıp sakinleşmeye çalıştım. Düşünmeden sarf edilecek en ufak sözün açacağı yarayı kapatamazdım. Ancak susarsam da boğulacakmışım gibi geliyordu.

"Özgür? Ne oldu?"

Hayatımda ilk defa söyleyemediğim tüm kelimeler ağzımda büyümüş, kısacık soluklar bile aralarından sızıp ciğerlerime inemiyordu.

Birkaç uzun saniye sonra, dikleşip yüzümü ovdum. "Yokum derken ne kastettin, ben tam olarak anlayamadım da? Biraz açsana?"

Beni karşısında bulmuş olmanın şaşkınlığı yüzünün her zerresinden okunurken, üzgün bakışları gözlerime odaklandı. "Kavga etmek istemiyorum."

"Sana ne istediğini sormadım. Farkındaysan ağzın hala yerinde. Demek ki kavga etmiyoruz. Şu masum ayaklarını kes adam gibi cevap ver."

"Masum ayakları mı? Sence gerçekten öyle bir derdim mi var? Şu halimize baksana, hani biri görse, bir zamanlar dost olduğumuzu dünyanın en büyük şakası sanır."

Deli gibi sırıtıp, dilimin ucunu ısırdım. "Çünkü öyle. İkimizin arasındaki fark ne biliyor musun? Ben sikip attığım her şeyin arkasındayım. Boşuna rol kesme."

"Ben rol mu kesiyorum?"

Omuz silkip yüzünü inceledim. Gün ışığında iyice belirginleşen çilleri beyaz teninin üstünde rast gele şaçılmış, insanın gözünü alıyordu.

"Vicdanını temizliyorsun diyelim. Çakmağı ateşleyip, evi yaktıktan sonra bir kova suyla kahraman olmaya çalışamazsın."

"Ve evi yakan benim?"

"Değil misin?"

"Ben sana ne yaptım Özgür?"

"Artık önemi yok. O yüzdem sikinin keyfine göre çıkmak yok. Ateşi cebime sıkıştırıp, kendini paklayamazsın. Yemezler."

Açık kahve gözlerinden suçlayıcı bir bakış geçti. Üzgün görünüyordu. Ama onun gibi biri bizim için, başkası için hatta asla benim için değil, kendi için üzülürdü. Şu dünyanın en iyi insanı olmaya çalışma huyu eskiden beri değişmemişti. Şimdi eli kolu bağlandığında taktik değiştirmesini anlıyordum o yüzden. Anlayamadığım kısım neredeyse beni bile inandırmak üzere olmasıydı. Kendimle vereceğim kavgayı öteleyip arkasından koşma nedenim belki de buydu. 

"Fatih yüzünden mi?"

Üstüne doğru birkaç adım atıp, ellerimi cebime soktum. "Fatih yüzünden veya değil."

Dönersen Islık ÇalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin