31

1K 102 31
                                    

Özgür






"Öyle mi yaptım?"

Burnunu buruşturarak geri çekildiğinde, sırıtmamaya çalıştım ama sanırım başarılı olamamıştım. İyice düşen yüzüne bakıp, "Ne o? Neye bozuldun?" diye sorarken hala sırtını okşuyordum.

Bilmezlikten gelmek işime geliyordu. Neye takıldığını gayet anlamıştım. Parkta gördüğüm zaman' derken aynı günden bahsetmiyorduk. Ama hatasını düzeltmek gibi bir niyetim de yoktu.

Omuzlarıma tutunup, bacağını üstümden çekerek ayaklandı.

"Hiç." Diye söylenerek aşağı kayan eşofmanını yukarı çekti. Gözüm kalçasına takıldığında bakışlarımı kaçırıp, "E niye kalktın o zaman?" diye sordum.

"Yatağı yapmamı söylemedin mi? Ben de yapıyorum işte."

Tekrar uzanıp, yan döndüm. Elimi şakağıma dayayıp, yer yatağını hazırlamasını izledim.

"Şurayı sağa çek. Yamuk oldu."

Kısa bir bakış atıp, sabır dilenir bir edayla çıkardığı yastığı yatağa bıraktı.

"Şeytan diyor..."

"Bir şeye kızılmış ama söylemezsen anlayamam ki güzelim."

"Senin bilmediğin bir bok mu var lan!"

Ağzımdan çıkıveren kahkaha ile iyice kızarıp bozarıyordu ama şu halleri de ayrı hoşuma gidiyordu.

Hatta yarım saat önce annemle yaptığımız konuşma, babamın Ekim ayında erken tahliye olma ihtimali, o gerilim falan aklımdan uçuvermişti.

"Yavrum o senin cahilliğin. Pek bir sikim bildiğim yok aslında."

Yüzümde patlayan yastığı alıp göğsüme yasladım. "Sağ ol. Biraz da şöyle yayılayım. Rahatmış." Dedim göz kırparak.

Tepemde bir süre durup ters bakışlar attıktan sonra alaycı sesi yukarıdan üstüme düştü.

"İki dakika önce sirke suratla giriş yapmıştın. Ben de bir an endişelenmiştim. Ama yastık rahatsa, sorun yok."

Eski alışkanlıktı tabii. Bir anda iki öpüşmeyle her şeyin süt liman olmasını beklemiyordum. Doğru noktaya yaptığı vuruşla elimde olmadan kısa bir an yüzüm düştü. Sonra hemen yine sırıttım.

"Sirke mirke.  Her halime yıllardır aşıksın çilli. Anlatsana. Nasıl oldu o iş? Seni dövdüğüm zamanlarda eve gelip ağlıyor muydun? Zordur be."

Kaşları çatık, bir süre suratıma bakakaldı. Bahsettiğim durum buydu işte. Yıllardır birbirimizi gömmek öyle huy olmuştu ki, şimdi istesem de dilimi tutamıyordum. Ondan gelen en ufak bir lafı katıyla iade etmezsem hırsımdan çatlardım.

"Valla pek fırsatım olmuyordu. Güney'le falan takılıyorduk genelde. Arkandan beraber sövüyorduk. Sonra oyun moyun zaman nasıl geçiyor hiiiç hatırlamıyorum." Aklına bir şey gelmiş gibi kısa bir mola verip devam etti.

"Yani ben insanlık yapıp iyi hisset diye biraz abartmış olabilirim. Çok takılma."

"Diyorsun?"

"Dedim bile kanka."

"He az önce ağzıma düşmen falan, hep ben iyi hissedeyim diye?"

"O sırada sen neredeydin ki?"

Yine sesli bir gülüş döküldü ağzımdan. Bozuluyordu görüyorum ama canımı yakmaktan da laf sokmaktan da geri durmuyordu. Olayımız buydu tabii. Şu Güney orospu çocuğunun adını duymasam belki yumuşardım ama duymuştum da. O pezevenkle bir olup, beni satması...

Dönersen Islık ÇalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin