45

174 29 3
                                    

Ali




Ter içindeydim. Yanağımı göğsüne dayamış, kalbini dinliyordum. Çıplak vücutlarımız birbirine karışmış, pelte bir vaziyette uzanıyorduk.

Parmakları sırtımın üstünde hayalet gibi gezinirken, göz kapaklarım da ağırlaşıyordu.

"Uyudun mu?"

Elleri saçlarımın arasına girdi. "Uyudum." Diye mırıldandığımda, kıkırdamaya benzer bir ses çıkardı.

Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Uyuşuk bakışları anında kısıldı ve kalbimi titreten bir gülümsemeyle karşıladı beni.

"Sizinkilerin gelmeyeceğine emin miyiz?"

Başımı sallayıp, beline sıkıca sarılıp yine yanağımı göğsüne dayadım. "Teyzemlerde olacaklar. Geç gelirler."

"Annenle mi konuştun?"

"Küsüm ona. Babam aradı."

Yine saçımı okşamaya koyuldu ve yorgun göz kapaklarım anında aşağı düştü.

"Üzme kadını çilli. Annem istemiştir Hülya teyzeden. Bana olan hıncını başkasından çıkarma."

"Bir de anne olursan anlarsın de' tam olsun."

"Annelik de yakışır be."

Dişlerimi nemli tenine bastırıp, "Duyamadım?" Diye yaptığım tehdite gülerek yanıt verdi.

"Vazgeçtim. Zalimsin sen. İnatçısın da. Anne falan olmaz senden."

"Ama baba olur. Al Pacino gibi adamım. Karizmam yıkılıyor."

İki eliyle başımı tutup yüzümü kaldırdı. "Senden ne olur biliyorsun? Maymun. Başımın belası." Derken gözleri gülüyordu.

"Senden de şerefsizlik derneğinin başkanı olur."

Dudaklarımı öperken başını salladı. "Şerefsiz sana doyamıyor, ne yapsak?"

"Yoruldum. Valla götüm sızlıyor."

Gülerek alt dudağımı ısırdı. "Öpeyim mi?"

Üzerinden çekilmeye kalktığımda izin vermedi.

"Acı bana." şerefsiz bir ifadeyle, sırtımı yatakla buluşturdu.

Gözlerim belden aşağısına kayarken, fal taşı gibi açılmışlardı çünkü direk gibiydi herif. Daha biteli on dakika olmuştu olmamıştı.

Nemli dudakları aralık, ellerine ağırlık vermiş, dizlerinin üstünde, onayımı bekliyordu. Gözlerimi kaçırmaya çalışsam da yapamadım. Terli saçları gözlerine düşerken, bana öyle dünyanın merkeziymişim gibi bakarken zordu.

"Son tur."

Bacaklarımın arasına yerleşirken başımı salladım. Elini alta doğru çekerken değdiği her yeri yavaşça okşuyordu.

Beni puntuna getirmesi otuz saniyesini bile almamıştı piç kurusunun. Boynuma doğru eğilip derin bir nefes çekti.

"Arada saçma nedenlerden kavga edelim çilli." Dudakları, dili derimi emerken cevap veremedim. İnlemekten başka bir şey gelmiyordu elimden.

"Ama uzatmayalım." Eli yavaşça çalışırken zar zor "hı hı." diyebildim.

Saçlarımı geri itip, tekrar yüzümün hizasına geldi. "Hayatımda hiç bu kadar azmamıştım." sonra da yavaşça yerini aldı.

Arkamdaki sızıya rağmen, gözlerine baktıkça tek hissettiğim dalga dalga içimde büyüyen zevkti. Aklımı uçuracak kadar, patlayacak kıvama gelmem için bir kaç hareketi yetmişti bile.

"Şu bakışını görebilsen. Ağzını aç."

Dediğini yaptım ve dilini boğazımın derinlikletine sertçe yollayıp, kendimizden geçene kadar öpmeye, en yükseklere çıkana kadar düzenli ritimlerle gidip gelmeye, yetmediği yerde kalçamı elleriyle kavrayıp, kaldırıp, daha derinliklere, tamamen düzensiz, nefes nefese gömülmeye, beni öldürmeye devam etti.


"Çok iyiydi be."

Başımı çevirip, yanımda uzanan bedenine baktım.

"Salaksın."

"Sayende beyin mi kaldı."

"Var mıydı ki?"

Yavaşça kapalı gözlerini aralayıp, bana döndü.

"Yok. Oradan bakınca beynimde çalışan tek bir hücre kalmış gibi mi görünüyorum?"

"Nereden bakarsam sonuç aynı." dedim gülümseyerek.

O da gülümsedi.

"Çok seviyorum."

Çarşafı göğsüme çekip, tamamen ona döndüm.

"Ben de." Mırıldandığım anda genişledi gülüşü.

"Beynim hala havada gibi." dedi beni taklit edip, bana doğru dönerken.

Uzanıp yüzüme dokundu. "Birini çok sevmek çok acayip bir şey."

Kıkırdarken, aklıma üzücü şeyleri getirmemeye çalıştım. O zaman gitme' diyememek gerçekten çok zordu.

"Seni çok zamandır seviyorum. Ama şimdi başka."

"Nasıl? Elde edince o kadar da,"

Eliyle ağzımı kapattı.

"Bırak konuşayım... şimdi daha zor. Artık daha zor. Her şeyim oldun. Anlıyor musun? Her şeyim."

"Bence seksten sonra,"

"O seksten öncesi için söylenir çilli. Yine kaçma. Demek istediğim, evet gitmek zorundayım, ama geleceğim. Her fırsatta geleceğim. Belki burada bu mahallede buluşamayız, başka nereye istersen oraya geleceğim. Yerleştikten sonra. Tamam mı?"

"Göreceğiz."

"Yapma şunu."

Yaklaşıp dudaklarımı öptü. "Konuştuğumuzu biliyorum ama yine de söylemek istiyorum. Her şey iyi olacak sevgilim. Göreceksin. Hatta çok daha iyi olacak. Bana biraz güven."

"Tamam."

Anlaştığımız gibi, anı yaşayacaktık. Bir adım ileriyi, geçmişi düşünüp, şimdiyi bok etmeyecektik. Bugüne kadar nelerin üstesinden geldik, buna mı takılacağız' demişti. Haklı olmasını istiyordum. Umuyordum en azından. Zaten diğer ihtimallerin hepsi akıl sağlığımı bozacak nitelikteydi. Elimden başka bir çözüm de gelmiyordu. Bir dilek hakkım olsa kalmasından yana kullanırdım. Bencilce. Onu korumak için yapabileceğim bir şey olsa kabul etmezdim zaten. Yani belki. Artık konuyu kapatma konusunda hemfikirdik. Kalan zamanımızı en iyi şekilde geçirecektik.

Kalan zamanın bile önemi yok demişti. Önemli olan şimdiydi. Ve şimdi, kollarımın arasında, bana sıkıca sarılmasından daha güzel bir şey hayal edemezdim.



*

Dönersen Islık ÇalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin