37

220 35 14
                                    

Ali



"Çocuklar çakozladı sanki."

"Ne?"

Umursamaz görünüyordu. Başını hafifçe geriye yatırıp, bakışlarını bana çevirdi.

"Duyduğun gibi. Bizi anladılar galiba."

"Nereden çıktı peki?"

Katlanır sandalyeleri almış, montlarımızı giyinmiş, yarım saatlik yol gelmiştik. Ebemiz bellenmişti şuraya çıkana kadar ama manzaraya değerdi.

"Bana öyle geliyor ki Batu ta en başından biliyordu." Kendi kendine güldü. "Dağhan da... Açıkçası onu bilmiyorum. Galiba arkadaşımı fazla hafife almışız."

"Ne dediler ki?"

"Hiçbir şey. Zaten düzgün bir konuşma olmadı. Senle konuşmadan bir şey söylemem merak etme."

"Onu mu sordum? Çocuklar ne dedi diye sordum?"

"Duru'dan ayrıldığımı duyunca yeni biri mi var diye sordular. Ben de yok dedim."

"Ben de ipuçlarını birleştirip cevabı kendim bulacağım, bu mudur?"

"Çilli, ortamın içine etmeye çalışıyorsan boşuna uğraşma. Kafam hafif kıyak oldu."

Yıldızların altında oturuyorduk. Sessizlik, iki saniye önceye kadar huzur vericiydi. Yan yana koyduğumuz sandalyelerden, ayaklarımız öne doğru uzatmış, iyice yayılarak oturuyor ve ikinci şişe şarabı deviriyorduk.

"Kıymetli keyfini kaçırmaya çalışmıyorum. Sana sorduğum her soruyu havada bırakıyorsun. Ben de ne bekliyorsam. İnsan gibi konuşamadık ki. İyi sormadım say."

Kafasını tamamen yatırmış, yıldızlara bakıyordu.

"Şunu görüyor musun?"

Baktığı tarafa doğru gözlerimi çıkarıp, "Hangisini?" diye sordum.

"Hepsini."

"Oho. Senin kafan iyi değil. Pilot olmuşsun."

"Çok güzeller."

Adam sinirlerimi bozarken bile güldürüyordu. Gözlerimi devirip, şarap şişesinden bir yudum aldım. "Evsizler gibiyiz zaten, yıldızlara bakıp güzelleme yapmadığımız kalmıştı."

"İki dakika konuşma çilli."

Susup, yüzünü izlemeye koyuldum.

"Sen de çok güzelsin," derken gözleri kısa bir an bana dokundu. "Çillerin de çok güzel. Yıldızlar gibi. İkisini de saymaya çalışıyorum ama bir yerde güzelliğine kapılıp nerede kaldığımı unutuyorum."

Sıcacık bir hisle sarılan kalbim ritim arttırarak göğüs kafesime vuruyordu şimdi. Başka zaman olsa hislerimi saklamak için alayla karışık bir espri patlatırdım. Ama orada, o anda yapamadım. Yalnızca profilini izlemekten başka bir şey gelmiyordu elimden.

"Nereye gitsem tepemin üstünde beni takip ediyorsunuz." İşaret parmağı havalanıp yıldızlara bir yol çizer gibi hareket ediyordu. "Gözlerimi kapadığımda bile çillerini görüyordum." Sonra elini kucağına düşürdü. "Konuşmadığımız, düşman olduğumuz zamanlarda en çok gecelerden nefret ettim biliyor musun?"

"Çünkü beni hatırlatıyordu?"

"Çünkü kaçamıyordum. Seni içimden söküp atmak istesem de hep oradaydın. Her gece. Kafamın üstünde çillerin parlıyordu."

Dönersen Islık ÇalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin