Ali
"Ne gülüyorsun oğlum kendi kendine?" Önümdeki sınav kağıdını çekip baktı. "Yirmi iki almışsın? Sınav yüz üstünden söyleyeyim de."
Sınav kağıdıma bakıp yüzümü buruşturdum. "Yirmi iki almışım ya." Annem affetmezdi.
"Ne gülüyordun az önce o zaman?"
Affetmek şöyle dursun zaten aramız limoniydi, şimdi gelsin yeni cezalar, türlü gerilimler, dırdır falan. Acaba bok soyu kaç almıştı ki? İki elimi yüzüme kapatıp yine güldüm.
"Aha da delirdi."
Beyinsiz yanıma oturmamak için yaşlı koltuğuna oturup Müge Anlı muhabbeti dinlemişti yarım saat. Teyzenin yüksek felsefi yorumlarına karşı gerildikçe gerilmiş ama saygıyı da elden düşürmemişti. Tatlıydı be.
"Ne oluyor lan? Hülya teyze öldürür diye mi saldın?"
Dikleşip şerefsiz en yakın arkadaşımın yüzüne baktım.
"Lan Güney. Aklıma gelmişken senin de ağzına sıçayım."
Sağa sola bakıp kimsenin dinlemediğinden emin olunca sıraya doğru eğilerek devam ettim.
"Bir daha boklu otunu kendi evinde tut. Yakalanıyordum amına koyayım. Herif- neyse. Bu sondu. Anladın sen."
"Allah! Görmedi di mi kimse?"
Cevap vermeden önüme döndüm. Yine bir gülme gelmişti. Söylememişti be. Onca şeye rağmen korumuştu beni. "Rahat ol."
"Zulayı naptın?"
"Götüme soktum kanka. Arada çıkartırım. Yalnız poşetli değil."
Yüzünü ekşitip oflayınca bacağına dizimi geçirdim.
"Tamam be oğlum bir şey demedik."
"Yok bir de deseydin. Neyse, iki karton sigaranı alırım."
"Oha!"
"Kanka dua et seni yıl sonuna kadar haraca bağlamıyorum."
"Oğlum sen haftada tek dal içersin içmezsin. Ne yapacaksın iki kartonu?"
"Neyi sorguluyorsun kanka? Belki satarım. İki yetim mutlu ederim. Sana ne."
"İyi be sormadık."
"Teneffüste gidip al hemen."
"Çıkışta alırım. Kovalayan mı var?"
Ters ters yüzüne bakınca eşek gibi kabul etti. Ben onurlu adamdım. Bana yapılan iyiliğin altında ezdirmezdim kendimi. Öğle arasına kadar nasıl sabredecektim kara kara onu düşünüyordum şimdi.
-
Neredeydi lan bu? Kütüphaneden öğretmenler odasına, tuvaletlerden sınıfına, koridorda bahçede ulan her yerde adamı aramış, bulamamıştım.
Elimde çantamla koşturmaktan ter içinde kalmıştım. Götüm götüm alt kata inerken şansıma saydırıyordum. Kim bilir nasıl şaşıracaktı? Poz kesmekten fırsat bulursa bir teşekkür bile koparabilirdim. Ama yoktu! Yer yarılmış içini girmişti sanki göt herif.
Yine heves kursağımda kalmıştı. Yine modum düşmüştü. Üzgün üzgün basamakları inerken, aşağı, merdivenlere bakıyordum. O yüzden karşıma çıkan bedenle duraksasam da kim olduğuna bakmadan yana kaydım.
"Ne oldu çilli? İnşallah başına fena bir şey mi geldi, amin?"
Duyduğum sesle kafamı kaldırdığımda, birkaç saniye heyecandan konuşamadım. Galiba biraz da sırıtıyordum.