36. Bölüm 🍂

2.1K 220 104
                                    

Bölüm Şarkısı: Semiramis Pekkan ~ O Var Ya

Yorumlarınızı eksik etmeyiniz, iyi okumalar!

Bölüm 36: Aşıklar Diyarı

Hayat bana karşı kimi zaman acımasız kimi zamansa bir anne sarılmasının sıcaklığını sunuyordu. Beni kucakladığı gibi kucağından atmaktan da gocunmuyordu. Sardığı kadar boğuyor, boğduğu kadar da sevgi veriyordu. Acıtmadan, kanatmadan sevgiyi sunmuyordu. Babamın varlığı ve yaptıkları kanattıkça annemin varlığı ve sevgisi sarmıştı beni. Bir yanım yanmış, diğer yanım sarmalanmıştı. Sonra bir gün ondan kurtulmanın yollarını bulmuş ve annemle birbirimize kol kanat germiştik. Ellerimiz birbirine sıkıca bağlanmış, eksik yanlarımızı birlikte tamamlamıştık. En sonunda büyük bir cesaretle şehir değişikliğine gitmiştik. Bu şehirde benim kalbim, ruhumun gizli kalan yanı yatıyormuş. Bunu onunla ilk göz göze geldiğimiz an anlamıştım. O, bana öylesine yoğun bir şekilde bakarken ve etrafından benim etrafıma süzülüp bizi saran bir kırmızı iplik varken bunu nasıl anlamazdım ki? Daha o an kaderimizin düğümlü olduğunu anlamıştım. Tanrı yazmış, biz de aşk öyküsünde rolümüzü oynamıştık.

Fakat bir de işte hayat vardı ve hayat hiçbir zaman sana toz pembe olanı sunmazdı.

İlk bakışmamız, ilk konuşmamız, ilk öpüşmemiz, ilk sarılmamız, birbirimiz için çarpan kalbimiz bile hayatın bizim için planladığına engel olamamıştı. Göğsümü yara yara, kalbimi eze eze onu kollarımın arasından çekip çıkarmışlardı. Ölsem dahi yerde sırtı kanlı içinde yatan hâlini unutamazdım. Kabul etmek istemesem de o an hissetmiştim Ertuğrul'u tamamen elimden alacaklarını. Tek temennim elimden alırlarken daha da canı yanmasındı. Ama onu öyle bir yakmışlardı ki o neşeli oğlan her an ölmeyi dilemişti. Her şey geride kalsa da bu günler arkamızda kalamıyordu. Gülsek de o dudaklar acıyla bükülüyordu kimi zaman.

Ama bitmişti.

Biz bununla birlikte yaşamayı öğrenmiştik.

Her şeye rağmen mutluyduk, evlenmiştik, birbirimizin teninde soluklanmıştık. Bu günler artık gelmez diye umudumuzu kaybetmeye yakınken birbirimize kavuşmuştuk, hayat bizim aşkımız karşısında kaybetmişti. Bu hikâyenin kazanını bizdik. Yaralı, yamalı ama yine de birlikte ve kazanandık.

Kanepede oturan ve keyifle beni izleyen adama karşı neşeyle şakıyarak Türkan Şoray taklidi yapıyordum. Üzerimde nereden aldığımı bile bilmediğim gri simli bir sütyen ve siyah gömlek, altımda ise etek vardı. Odanın içinde salınırken filmdeki şarkıyı söylemeye başlamıştım.

"Kimler dolaşmadı ki peşimden
Onu seçtim hepsinin içinden
Kimi çapkın kendini beğenmiş
Kimisi de beter ötekinden,"

Parmağımla onu işaret edip seçtiğim kişinin o olduğunu belli ederken çapkın bir şekilde kaşları havalanmıştı.

"Esmer, sarışınlar
Türlü türlü huylar
Her güzelin bir kusuru var
Bazen de kötüye uyar ya
İnsandır arada şaşar ya
Çıkarsa sözümden anlarım gözünden
İyi tanırım onu kendimden
Delidir doludur dedim ya
Ne var ki sonunda benim ya
Dedikodu bilmez beni hiç incitmez
Bağlıdır kovsan da gitmez."

Kendi etrafımda dönüp oradan oraya salınıyor ve belimi oynatarak kalçamı kıvırtıyordum. Şarkının bitmesiyle saçlarımı savura savura birkaç adım koşturmuş ve yalnızca pantolonla oturan aşığımın kucağına bırakmıştım kendimi.

Çıplak bedeninde parmaklarım gezinirken alttan bakışlarım yüzünde geziniyordu. İlk gecemizin ardından sabah gözlerimi bu geniş göğüste açmıştım. İster istemez yara izleri çekinmesine sebep olsa da yaralarından tane tane öpmüş ve sevgimle iyileştirmeye çalışmıştım. Bu yüzden dokunduğumda bazı anlar kasılsa da daha az tepki verir ve çekinir olmuştu.

Ankara'da Aşık Olmak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin