27. Bölüm 🍂

5.2K 434 198
                                    

Bölüm Şarkısı: Sezen Aksu ~Aşk

Yorumlarınızı eksik etmeyiniz, iyi okumalar!

Bölüm 27: Yedi Yılın Ardından Açılan Beyaz Sayfa

2001 ~Aşk Dolu Bir İlkbahar Günü ~

Ben gökteki kayan yıldızdan bir dilek dilemiştim ve o da Ertuğrul'a tekrardan kavuşmaktı. Bu dileğim kabul olmuş ve karşılığında Ertuğrul'a yıllar sonra onca acıya rağmen yine de kavuşabilmiştim. Yalnızca ona kavuşmakla kalmamış gökteki yıldızlar da birer birer kaymış ve gönlümden geçen bütün her şeyi bana sunmuştu. Bana yalnızca onunla mutlu olmak da yeterdi fakat ötesi önüme altın tepside sunulmuştu.

Her şey üst üste gelmiş ve ben olan bütün hazırlığın tesadüf eseri olduğunu sanmıştım. Ara ara konu evliliğe tabii ki geliyordu ama yine de bugün olacağını hiç tahmin edememiştim. Yüzüğü alıp uzatsa bile razıyken onun alttan alta yaptığı planları pek tabii ki düşünememiştim. Önceden büyük hayallerim, büyük hedeflerim varken onun bir anda elimden alınışı ve yedi seni ayrı kalışımızın ardından küçücük şeylerle yetinmeyi bilmiştim. Azla yetindiğimden ötürü de beni böyle güzel, anlamlı ve büyük bir evlilik teklifinin bekliyor olması kocaman bir sürprizdi.

Esasen şaşırmamam gerekiyordu. Ertuğrul'du bu, aşırılıkların adamıydı. Hislerini her daim zirve noktasında yaşardı. Çocuksu bir heyecana sahip olurdu ve tıpkı onlar gibi tertemiz bir sevdaya sahipti. O cezaevindeyken ben hep bugünlerin hayalini kurmuştum ve o da çıktığı vakit hayallerimden bile güzelini sunmuştu bana.

Onun aksine ben ise aşırılıklardan bir o kadar uzaktım. Sabit bir noktada hislerimi yaşardım. Ta ki konu Ertuğrul olana kadar. Ona karşı sevdam da hüznüm de en tepedeydi. Yedi yıl boyunca bir gün bile ağlamadan vakit geçirmemiştim onun uğrunda. Ve pek tabii ki o yedi yıl boyunca sevdam da aynı kuvvette artmıştı.

Birbirine kavuşmayan dudaklarımın arasından dişlerim gözükürcesine kocaman gülümsüyordum. Mutluluğumu, bir dudaklarımdaki kocaman gülümseyiş bir de ışıldayarak bakan gözlerim ilk bakışta herkese gösteriyordu. Fakat onların da zaten benden pek bir farkı yoktu. Dostlarımız, ailemiz, mahalledeki sevdiğimiz herkes bize eşlik etmek için gelmişti. Ailemizden bir tek Ertuğrul'un annesi görünürde yoktu. Bu da beni çok şaşırtmamıştı. Beni bir türlü sevememiş bu yüzden de asla yıldızımız barışamamıştı.

Onun yokluğunu göz ardı edip hevesle bize bakan insanlara Ertuğrul ile birlikte yaklaşmıştım. İlk önce dolu gözleriyle eli kalbinde beni izleyen anneme sıkıca kollarımı dolamıştım. "Göz bebeğim, biriciğim... Hak ettiğin mutluluğa sonunda kavuşuyorsun bebeğim benim." Ertuğrul'un ardından kahrolduğum her an anne yüreği, alevlerde yanıp kavrulduğu için şimdi mutlu gördüğü için belki de buradaki en mutlu insan oydu.

"Çok mutluyum anne, sonunda... Sonunda!" Boynundan kafamı çekip dolu gözlerimle baktığımda yanağımı şefkatle sevmişti. "Sonunda!" Kocaman gülümsemişti bana. Ondan ayrıldıktan sonra babamdan bile daha çok babalık yapan Emin amcaya sarılmıştım. "Kızımı vermek istemiyorum şakası bile yapamıyorum, vallahi bu kara oğlan beni buldozer gibi ezer geçer." Alaylı ses tonu ufak ufak kıkırdamama sebep olmuştu. "Hiçbir şey diyemez ben de onu ezer geçerim ama sen yine de vermemezlik etme tamam mı?" Mavilerim irileşmiş bir şekilde onu ikna eder tavırla konuşunca kahkahası duyulmuştu. "Bizim kız evlenmeye dünden razı!" Tabii ki!

Sümeyye yerinde duramaz bir kıpırtıyla bana bakarken hızla kollarına doğru atıldığımda kulağıma doğru ufak ve sadece benim duyacağım bir çığlık atmıştı. "Muhteşem görünüyordun, fotoğrafçı bile ayarlayıp çektirdim rahat ol bebeğim!" Bir fotoğrafla birlikte artık sonsuza kadar ölümsüz de kılınmıştık. Hatıralarımda zaten ölümsüz olacaktık ama onun bunu atlamayıp ayarlamasına öyle mutlu olmuştum ki.

Ankara'da Aşık Olmak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin