Yorumlarınızı eksik etmeyiniz, iyi okumalar!
Bölüm 33: Aşk, En Güzel Tutsaklıktır
Ellerimin arasında bir dünyayı taşıyordum. Kalbinden taşan, damarlarımda süzülen ve ellerimden ulaşan o sevgiyi ona veriyordum en çok ihtiyacı olduğu o anda.
Kara tutamları parmaklarımın arasında kendi yerini bulurken kirpikleri elmacık kemiklerinde gölge yapan o güzel yüze baktım. Dün bir öfkeyle kapıma dikilmiş ve kendinden emin duran tavrının gerilerinde kırgınlığının gizlendiğini bilecek kadar onu iyi tanıyordum. Annesinin damarına bastığı ve bu defa Ertuğrul'un da geri adım atmadığı aşikârdı. Fakat bu geri adım atmayışı eline yara açmasına sebep olmuştu.
Öyle öfkeli ve öyle hayal kırıklığı içerisindeydi ki acı çektiğinin farkında bile değildi. Lakin bunların yanı sıra tek fark etmeme sebebin de bu olmadığını biliyordum ve bu bana acı veriyordu. Yıllarca öyle çok acılar çekmiş, öyle işkencelere maruz kalmıştı ki eti sertleşmiş ve çoğu şeye tepki veremez olmuştu. Belki de yıllardır en acısız aldığı darbeydi bu.
Elini sarmış, sevgimle de kalbini iyileştirmeye çalışmıştım. Sağlam olan elinin avucuna defalarca kez öpücüklerimle süslemiş, aşkımı hiç konuşmadan önüne sermiştim. O artık uzun uzun derdini anlatmak veya ona dil dökülsün istemiyordu. Yalnızca sevgime ve ilgime açtı, ben de bunu ona sunuyordum.
Öylece geceye kadar kanepede uzanmış ve yemek bile yemeden yatağa geçip uyumuştuk. O böyleyken benimse gözüme uyku girmemişti. Sabaha kadar kara saçlarını sevmiş, ne vakit huzursuz sesler dudaklarından kaçsa öpücüklerimle ve saçlarında gezinen elimle severek sakinleştirmiştim onu. Diğer günlere nazaran daha sakin bir uyku çekiyordu. Ufak huzursuz sesler haricinde bir an olsun uyanmadan deliksiz bir uyku çekebilmişti.
Kolay değildi yaşadıkları. Yıllarca annesi memnun olsun diye istemese de onun dileklerini yerine getirmiş ve tam aşkı bulup yoluna bakacağı günler geldiğindeyse gencecik yaşında cezaevine mahkûm edilmişti. Liderliğe soyunmuşluğunun hatasını da ömründen yedi yıl gitmesiyle ödemişti. Heveslerini, dileklerini, geleceğe aydınlık bakan inançlarını orada öldürmüşlerdi. Bununla da yetinmeyip dostlarını da yitirmişti. Şimdi tekrardan çıkmışken ve her şeye rağmen aşığı onu büyük bir aşkla beklerken annesinin önüne taş koyması da onun son noktası olmuştu. Ömründen gidecek yılları kalmamıştı artık Ertuğrul'un bu yüzden de birilerini kırmak veya onları geride bırakma konusunda şimdi çok daha keskindi.
Ellerimi geriye çekip yataktan usulca kalkmıştım. Aşağıya kayan ince çarşafı üzerine örtüp şakağına da tüy hafifliğinde bir buse kondurup geriye çekilmiştim. Hâlihazırda kenarda olan kıyafetlerimi giyip endişe etmemesi için de dışarıya çıktığıma dair not bırakıp usulca evden dışarı çıkmıştım. Galiba bu defa karışmamak için uğraşsam da dahil olmam şart hâline gelmişti.
Çok da uzaklaşmama gerek kalmadan çapraz eve ilerlemiş ve zile basmıştım. Onun da içten içe derdi neydi öğrenmek istiyordum. Tahminlerim elbette ki vardı ama belki de dinlenmek istiyordur diye düşünerekten gelmiştim. Ertuğrul'un bir annesi, bir de kız kardeşi kalmıştı ailesinden geriye bu yüzden onu ailesinden de edecek değildim. Fakat inatla bu aileyi bitirme odaklıysa karşımdaki kadın, ben de diretecek değildim. Her şey bu saatten sonra onun ellerindeydi.
Dakikalar içinde kapı aralanmış ve Ertuğrul'un annesi kapıda görünmüştü. Yüzündeki hevesli ifade beni görmesiyle darmadağın olmuştu. Bir ümit belki de Ertuğrul gelir diye düşünmüştü ama oğlunu azıcık tanıyorsa eğer bu evden çıktıysa bir daha misafirden gayrısı olmazdı. Ne kadar tolerans gösteren birisi olsa da aynı zamanda da dediğim de dedik birisiydi ve bu yolun dönüşü de onun için yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ankara'da Aşık Olmak
RomanceDoksanlı yıllarına heba olmuş bir aşkın öyküsüydü onlar. Davasına ve sevdasına düşkün olan adamın, sevdasından vazgeçmek zorunda kalışıydı... "Bana bir gün, ne davamdan ne yârimden geçerim, demiştin. Sen davana sadık kaldın da yârine sırtını döndün...