Yüksek sesle bağırmaya başladım. Mesut " Burada bir korkak var, burada bir korkak var " Kadir " Ne yapıyorsun Demses yaratıkları kızdırmaya başladın " Mesut " Sadece bekle " ve tekrar bağırmaya başladım " Burada bir korkak var " ve mavi yaratık tekrar geldi. Kungligt blod " Sen ne diye bağırıyorsun ölümlü " Mesut " Burada bir korkak var " Kungligt blod " Gereksizce konuşmayı kes yoksa ölürsün " Mesut " Sana dediğimi duymadın mı ? burada bir korkak var " Kungligt blod " Kim, söyle de onun icabına bakayım " Mesut " Sen sin senden ala korkak mı var " Kungligt blod " Sen çok oldun artık, seni daha fazla bekletmeyip kendi ellerimle öldüreceğim " kafesi indirmeye başladı, biz inerken Kadir'e sessizce planımı açıklamaya başladım. Mesut " Kavt kapıyı açtığı gibi görünmez ol ve kızları indir ve kafeslerinden çıkar ve ben bunları oyalarken siz kaçacaksınız tamam mı ? " Kadir " Ne ? " Mesut " Sadece yap " kapı açıldı ve mavi canavarın üstüne zıpladım ve ikimizde yere düştük. Bu sırada diğer kafesin indiğini fark ettim ama kafes inene kadar burası yeşil yaratıklarla doldu. Ve mavi yaratık kalkmadan üstüne çıkıp yumruklamaya başladım ama beni ittirip yere tekrardan düşürdü ve bende hemen kalkıp tekrar üstüne zıpladım ve boğazını sıkmaya başladım bu sırada etrafımızda ki yaratıklar saldırmaya niyetlendiklerinde boğazını sıkmayı bırakıp sırtındaki silahı aldım ve maviliye doğrulttum. Mesut " Canavarlarına söyle biraz daha yaklaşırlarsa, seni kaybederler " Kungligt blod " Seni öldüreceğim " Mesut " Ama bu gün değil ...... çocoğu. Çabuk ol, silahı ateşler gibiyim, beni dinlemiyorlar çok denedim ama biraz asabiler, sende nasıl bir eğitim verdiysen " Bağırarak bir şeyler söylüyordu ama tek bir kelimesini dahi anlamadığımız için bize karşı iyi veya kötü saydırıyordu ama iyi olan tarafı hiçbir canavarın saldırmaması ve bize yol açmasıydı. Ve maviliye " Yürü bize yukarı kadar eşlik edeceksin " dedim ve bizim ekip ile maviliyi yanımıza alıp çıkmaya başladık, önden ekip ve arkadan da maviliyle ikimiz ilerliyorduk, kapıya kadar çıktık ve dışarısını görebiliyorduk. Bizimkiler dışarı çıktı ve bizimkilerin dışarı çıktığını gördüğü gibi bağırmaya başladı ve dışarısı ile durduğumuz yer arasında bir duvar ile kapandı. Bizim ekip dışarıda, ben mavili ve diğer canavarlar ise mağaranın içinde kaldık. Tam tehdit ediyordum ki sırtımda bir ağrı hissettim ve uyandığımda arena gibi bir yerdeydim. Beni oturup izleyen yaratıklar vardı ama bulunduğum kısımda hiç kimse yoktu. Ne yapacağımı bilmiyordum, bulunduğum kısmın çevresinde altı büyük kapı vardı ve hepside açılmayı bekliyordu demeye kalmadan açıldılar ve gördüğüm manzara karşısında donup kaldım.