-Peki, sonra ne oldu?" Oliver öfkeyle kasılmış çenesini zoraki açarak konuşmaya çalıştı. Bu kız hem rahat bir şekilde bir şeyler çalıyor hem de azılı suçlulara yardım ve yataklık ediyordu demek. Siniri kademeli olarak artarken dikkatini konuya odaklamaya çalışıyordu çünkü bu fırsatı tekrar bulamayacağından adı gibi emindi.
-Sonra beni Stem sahilinde bir depoya götürdü ve orada bıraktı." Ryan derin bir geçirdi. O gece Alex'e etmediği küfür kalmamıştı. Kızın onu oraya öylece bırakıp gözden kaybolmasına oldukça fazla kızmıştı. "Gece yarısı çöktükten sonra Wings -yani Hillary- bir doktorla beraber geldi." Eliyle sarışın güzeli işaret ettiğinde Oliver gayri ihtiyari bu kez kadına döndü. Kızın yüzünden davetkar bir gülümseme geçerken yanındaki iri kıyım Rus elini kızın omzuna doladı. "Doktor yaralarımı sarıp iki sakinleştirici vurdu ve yolculuğa çıkabileceğimi söyleyip gözden kayboldu." Ryan çarpık bir gülümsemeyle girdiği anılar denizinden sıyrıldı ve dudaklarını kemiren Alex'e baktı. Kızın da aynı günü düşündüğünden adı gibi emindi. Yüzündeki ifade bomboş olsa da gözlerinde hüzünlü denebilecek bir ifade vardı.
Alex, o günleri masadakilerin aksine sıkıntıyla hatırlıyordu. Albay'ın ona emanet ettiği Hummer'ı almak için saatlerce otostop çekmek zorunda kalmıştı. İşin tek kötü yanı da bu değildi. Eve döndüğünde annesinin o katlanılmaz tavırlarıyla baş etmek zorunda kalmıştı. Sadece on yedi yaşındaydı ve kendi başına ayakta durduğunu kendine ispat etmek için saçma sapan illegal işlere karışmıştı. Şimdiki aklı olsa belki de hiç böyle şeylere kalkışmazdı ama olmuştu bir kere. Geçmişe üzülmek pek ona göre değildi. Oliver'ın gözleri ona kilitlenince puslu geçmişinin hatıralarından sıyrılarak genç adamla göz göze geldi.
-Nereye uçtunuz?" Oliver gergince Alex'e göz attıktan sonra kravatını gevşetti. Gecesinin bu kadar karmaşıklaşacağını bilse odasından hiç çıkmazdı.
Hayır, Alex'in hırsız olduğunu bilmektense bütün iki haftayı odasında geçirirdi.
-Küba.
-Aklıma takılan birkaç ayrıntı var." Oliver tek kaşını kaldırmış peri masalındaki delikleri düşünüyordu.
-Dinliyorum?" Ryan rahat bir tavırla Oliver'a devam etmesini işaret ettikten sonra gülümsedi. Elbette adam kolay kandırılacak biri değildi. Başarılı bir iş adamı olmasının yanı sıra sakladığı pek çok yeteneği vardı.
-Seni iyileştiren adam..." Düşünerek kaşlarını çattı. "Porter?" Ryan onaylarcasına kafasını salladı. "Günah çıkarmak için yanlış biri olmadığını nereden biliyordun? Seni gammazlayabilirdi."
-Benim işim bu. İnsanlardaki potansiyeli keşfetmek." Oliver inanmadığını belli edercesine alayla karşısındaki adamı süzdü. Dışarıdan bakıldığında en az kendisi kadar klas ve Bay Ben-İş-Adamıyım gibi görünüyordu. "En basit şekilde şöyle anlatayım. İnternette bir sohbet odasında tanışmış olsaydık sen benim için sadece sanal bir varlık, bir isim satırı olacaktın. Yanlış mıyım?"
-Evet?
-Ve ben bu isim satırının nasıl biri olduğunu sadece senin bana anlattığın kadarını bilecektim. Palavralarla örülü bir hayat hikayesi yazsan bile bunu fark edemem.
-Varmaya çalıştığın noktayı kavradım sanırım." Oliver elini saçlarının arasından geçirip kumral bir tutamın yüzüne gelişi güzel düşmesini neden olurken Sophia ve Hillary aynı anda iç geçirdiler. Alex anında düşmanca bir ifadeyle ikisine döndü.
Tamam, kesinlikle böyle bir şey yapmak istemiyordu.
Ama patronunu -hayır, eski patronunu- onlardan korumak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİRARİ DUVAK
AdventureEski bilgisayar korsanı çiçeği burnunda gelin Alexandra Daniella, kendi müstakbel kocasından kaçarken kendini genç iş adamı Oliver Cylton'un nam-ı diğer Kamikaze'nin kollarında bulur. Bu garip karşılaşma ikisinin de hayatını altüst edecektir.