Bölüm 47

2.2K 196 41
                                    

Beyza, esneyip gerindikten sonra kucağında son üç gündür hiç kapatmadığı bilgisayarını kapatıp ayaklarının dibinde duran, artık kendinden bir parça gibi olan sırt çantasının içine yerleştirdi. Gözlerini kapatıp arkasına yaslandığında, görüntüler kaleydoskoptan bakıyormuşçasına çoğalıp simetrik şekiller oluşturuyordu ki bu da uzun bir süredir uykusuz kaldığının işaretiydi. Gözlerini defalarca kırpıştırıp görüntüyü tekrar odaklamaya çabaladı. Havalimanının boğucu ve kasvetli ortamı nefesini sıkıştırsa da mızmızlanamayacak kadar yorgundu.

Okan ise genç kızın yanındaki rahatsız koltukta hiç durmadan yenilenen uçuş listesini gözleriyle tarıyordu. Ağzında çiğnediği kürdanı çekip aldıktan sonra göz ucuyla spikerin ağzından girip burnundan çıkarak göreve adapte eden ve yaklaşık dört saattir konuşma metnini hazırlayan kıza baktı. Kendine biçilen görevi kanının son damlasına kadar sahiplenmesi gözlerini yaşartsa da Beyza'nın en büyük defosu olan sevgili Civan ağabeyi biraz daha üzerine giderse kellesini alıp odasına asacaktı.

Eh, bu bir sorundu.

-Ne kadar zamanımız var?" dedi kız üzerindeki artık kırışmış ceketi sıyırırken. Okan'ın saatlerdir tek kelime etmiyor olması canını sıkıyordu.

Adam, elindeki kürdanı tekrar ağzına yerleştirdi, gerindi ve oturduğu yerden kalktı.

-Uçuştaki kısım birkaç dakika içinde iniş yapacak.

-Kısım? Dahası mı var?

-Takımın bir kısmı çoktan yerleşmiş." Gözleriyle Turkish Airlines VIP salonunda iki ayrı uçta oturan, bilgisayarlarına gömülmüş iki kişiyi işaretledi. Kız da aynı yere baksa da ayrıntıyı fark edememişti. "Şu iki adam, DarkSide ve Troll, bütün havalimanı sistemine sızdılar. Verileri depoluyorlar."

Beyza her ne kadar kişilerin yüzünü aklına kazımaya çalışsa da nafileydi. Çünkü onları izlerken bile birinin sahte bıyığının kenarı ortam sıcağının etkisiyle özgürlüğüne kanat açmıştı.

-Bu rahatlığın bana batıyor, biliyor muydun Soylu?" Kafasını Okan'a çevirdi. "İkisi aynı anda sisteme saldırıyorlarsa..."

-Her zaman olduğu gibi beni hafife alıyorsun." Omzunun üzerinden kıza baktı. "Şu anda kaç ayrı sistem bu saldırıda bir fikrin var mı?" Tekrar önüne dönüp ellerini cebine soktu. " Milyonlarca ihtimal."

Kız burun kıvırdı.

-Ne kadar?

-Buradaki ağa bağlanabilecek özelliğe sahip her aygıt bir ihtimal.

-Bu yaptığın sahte hedef göstermek.

-Hedef şaşırtmak.

Kız ellerini suratına kapattı ve Okan'a laf sokmamak için dilini ısırdı. Onunla tartışmak bazen duvara konuşmaktan farksız oluyordu. Nefesini boşa tüketiyordu.

Okan telefonuna gelen mesaja bakma gereği duymadan yolcu karşılama kapısında zarafetle süzülen iki şeklin peşine düştü. Beyza daha ne olduğunu kavrayamadan adam omzunu kavrayıp onu yanına kattı.

-İstersen saçımı yumruğuna dolayıp peşinden sürükle be! Mağara adamı!

-Yapardım da sevgili ağabeyciğinin kafama jetiyle iniş yapmayacağından emin olamıyorum." Beyza homurdanırken Okan'ının gamzesi şimşek kadar hızla belirip kayboldu. "Civan'ı ara. Ona da ihtiyacım olabilir."

-Yardım edeceğinden emin misin?

-Şans uğurum yanımda." Kolunu kızın omzuna atıp itiş kakış kalabalığın arasında fırsattan istifade kendine çekti. "Kesin kabul eder."

FİRARİ DUVAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin