Bölüm 26

5.1K 336 7
                                    

Oliver o geceden sonra Alex'le hiç konuşma fırsatı bulamamıştı.

Hayır, Alex ondan kaçıyordu.

Yemek dışında odasından dışarı adımını atmıyor, o zamanlarda da oldukça sessizce bir iki lokma yiyip kalkıp gidiyordu. Hoyt onu kenara çekmişse de ağzından pek bir şey alamamıştı. Hasan sürekli onu birlikte bir şeyler yapmaya teşvik etse de Alex kabaca teşekkür etmiş ve bir daha onunla konuşmaması için ortamdan uzaklaşmıştı. Alex Pazar günün akşamı yapılan toplantıya bile zoraki katılmış, ihale için bol şans dileyip çıkıp gitmişti.

-Bu kızın nesi var?" Douglas sinirle kağıtları toplamaya başladığında Nina başını iki yana sallayıp iç geçirdi. "Canımıza okumak için hiçbir fırsatı kaçırmayacak diye beklerken iyice vurdumduymaz oldu."

Nina bir şey düşünüyormuş gibi kaşlarını çatmış patronuna bakıyordu.

-Bizimle alakalı olduğunu sanmıyorum. Belki sadece canı sıkkındır.

-Neden kendisine sormuyorsun?" Oliver'ın sesi olması gerektiğinden daha sert çıkınca ister istemez bütün bakışlar kendini hedef aldı.

-Yoksa ikiniz kavga mı ettiniz?

-Hayır, Hoyt.

Alex'in öfkeyle dolu gözlerini hatırlayınca bundan pek emin olamadıysa da duruşunu kararlı bir biçimde korudu. Özel hayatı kimseyi ilgilendirmezdi; özellikle daha dün hayatına girmiş küçük çocuğu.

-Pek öyle görünmüyor.

Adamın bilmiş gözleri onu alayla süzünce Oliver hışımla yerinden kalkıp odadan çıktığında odadakiler şaşkınlıkla birbirlerine döndüler.

-Ramon, sonuçtan kesinlikle emin misin?

-Oliver'a söylememiz gerekiyor.

Alex gözlerini kapatıp kafasını yastığına daha çok gömdü. Duyduğu her cümle beyninde kocaman delikler açıyordu. Hayatındaki her gerçek mutlaka bir yıkımı beraberinde getiriyordu. Alex kendisini pek umursamazdı, kazıklanmaya karşı bağışıklığı vardı -tamam, son olay hariç- ama Oliver?

-Ona söyleyemeyiz. Şimdilik aramızda kalsın, olur mu?

-Alexandra, sesini alamıyorum.

Alex sırtüstü yatıp gözlerini tavandaki aynaya dikti.

İnsanlar neden yatağın üzerine ayna koyarlar ki?

Düşüncelerinin tam ortasında bir bomba infilak etmiş ve her yer karanlığa boğulmuştu. Enkazı eşelerken bile kocaman bir toz bulutuna maruz kalıyordu.

-Yemin ederim kafam çatlayacak. Bay Cylton şimdilik bilmemeli. Lütfen, Ramon.

-Ama, Alexandra...

-Lütfen.

-Peki, ama en kısa zamanda ona açıklamamız gerekiyor. Hayal kırıklığını atlatabilecek biri.

Alex derin bir iç çekip gözlerini yumdu.

-Jane'i araştır. Hakkında ne bulursan bilmem gerekiyor. Sana bir VPN adresi göndereceğim. Üzerinden haberleşelim. Kullandığın telefonlara dikkat et ve bir şey daha... Stajyerlerimizi toparla. Yeni bir iş listesi oluşturacağız.

Telefonu kapatıp yatağın öbür tarafına fırlattı ve oflayıp yastığını yüzüne kapattı. Her şey çığırından çıkıyordu ve Alex sadece oturup izlemekle yetiniyordu. Oliver'ın işini böldüğü sabah yaptıkları toplantıdan güzel bir sonuç alamamış olmanın verdiği gerginlik zihnini zorlarken bir yandan da Interroyal çatısı altındaki dönen dolapları düşünmesi gerekiyordu.

FİRARİ DUVAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin