Ne olduğunu tam olarak kavrayamadan gelinliğin kuyruğunu arkasından toplayıp boş bulduğu siyah deri koltuğa hemen yerleşti Alex. Bir an nefesini tuttu. Birazdan şoförle yapacağı konuşmanın işe yaramasını diledi. Kafasını kaldırdığında yüzündeki ifade büyük bir şok yaşadığını anlatıyordu.
-Lanet olası bir Rolls Royce'un içindeyim. " dedi fısıltıyla. Buraya kadar her şey yolunda gitmişti ama şimdi ekstra lüks arabanın içindeydi ve her santimetre karesinden asalet okunan, arabanın sahibiyle göz gözeydi. Güçlükle yutkundu. Delici mavi gözleri kendine perçinlendi.
Annesi çıkar çıkmaz oturduğu sandalyeyi kapının kolunun altına sıkıştırmış aceleyle çantasını sakladığı yerden çıkarmıştı. Çantayı boynuna astı ve aynanın üzerindeki saati kontrol etti. On beş dakikası vardı. Bu lanet yerden kaçabilmek için on beş hayati önem taşıyan dakika. Dikkatlice odanın penceresinin pervazına tırmanıp camı açmış ve atlamıştı. Christian Louboutin ayakkabıları çimlere gömüldüğünde başardığını anlamıştı. Önce hızlı adımlarla sonra koşarak bankaların önünden geçmiş, yedi kez taksi çevirmeye çalışmış ama başarılı olamadığı gibi insanlar ona el sallayıp gülümsemişlerdi. Nihayet bütün taksilerin canı cehenneme deyip koşamaya devam etmiş ve 57.sokaktan içeri sapmıştı. Beşinci bulvara varana kadar incecik topuklularıyla koşmuş gelinliğin kuyruğunun bir yere takılıp kendisini düşürmemesi için dua eder haldeydi. Bulvar boyunca sık sık arkasını kontrol ederek koşmaya devam etmiş resmini çeken insanlara küfür etmişti. Birkaç kez babasının adını seslendiğini duyar gibi olmuş var gücüyle koşmaya devam etmişti. Bryant Park'ın önünde nihayet soluklandığında bir araca binmeyi göze alacak kadar yorulmuştu. Batı 40. Sokağa doğru son bir kez koşmuş gözleriyle arabaları taramıştı. Bir Ford - içinde aile vardı-, bir Porsche - sadece iki kişilik-, bir çarpıcı Rolls Royce - Tanrı bilir hangi ünlü kart zampara kodamanındı-, bir Hyundai - sürücüsünün Oxford öğrencisi olduğu yazan bir stickerı olan- vardı. Hyundai'li çocuğa karar verdi. Öğrenciydi ve paraya ihtiyacı olması muhtemel olduğundan yüz papele onu gideceği yere kadar saklayabilirdi. Hızla Rolls'un önünden geçti ki o anda sokağa giren bir Range Rover gördü. Düşünmeden arabaya atlamıştı.
Karşısındaki adam - ah aman tanrım o bir erkek- bir açıklama beklerken şoför olduğu yerden indi. Fazla vakit yoktu.
-Hırsız ya da katil değilim. Lütfen beni kapı dışarı etmeyin. "dedi kız bir nefeste ama çoktan John kapıyı açmış koltuğunun altında taşıdığı Glock marka silahı kızın göğsüne nişan almıştı.
-Arabadan in! " diye kükredi. Kız bu mükemmel yüzden etkilenip aptallaşmış, silahlı adama dönememişti bile.
-Lütfen, lütfen. Zarar vermek istemiyorum. Sadece-" diyerek silahlı şoföre nihayet dönebildiğinde adamın hala onu izlediğini biliyordu.
-Kes sesini. Efendim iyi misiniz? "dedi şoför kızın koluna boşta olan eliyle yapışıp dışarı doğru çıkartmaya çalışırken. Kızın beti benzi atmış gözlerine yaşlar dolmuştu. Saçları dağılmış, makyajı suratından dalga dalga bozularak akmış bu kız nefes nefese yardım istiyordu. Şaşkınlıktan ne yapacağını bilemeyen Oliver sadece kızı izliyordu. John silahı halakızın göğüs hizasında tutuyor kızı çekiştiriyordu. Kız yalvaran gözlerle John'a bakıyordu.
-Kapıyı kapat, John. Yerine geç. " deyiverdi Oliver. Alex şaşkınlıktan ve mutluluktan sersemlemiş halde o delici mavi gözlere ve harika yüze tekrar baktı. Adam bir kart zampara değil resmen bir şaheserdi.
-Ama efendim... "dedi elini kızdan çekmeden John.
-Dediğimi yap. " diye tısladı genç adam. John'a bu olay sırasında ilk defa baktı. Adam yutkundu kızın kolunu savurarak bıraktı ve silahını yerine yerleştirdi. Kapıyı kapattığında Oliver kadına döndü tekrar. Baştan aşağıya kızı ağır ağır süzerken, John tekrar yola döndü. Kimileri korna çalıyor kimileri alkışlıyordu. Muhtemelen kızın düğününden kaçıp aşığına sığındığını düşünüyorlardı. Altın pırıltılar saçan kahve tonundaki gözleri minnettarlıkla ona bakıyordu. Tamamen dağılmış olsa da güzel bir yüze sahip diye düşündü adam. Times'ı katlayıp koltukta yanına fırlattı ve ellerini göğsünde kavuşturdu. Kız inleyerek koltukla kayarak eğildi.
-Ne yapıyorsun? "diye sordu şaheser şaşkınlıkla. İlk defa onunla konuşuyordu. Alex neredeyse dizlerinin üzerine gelmişti. Adam sert bir ifadeyle gözlerini gözlerine kilitlemişti. Kaşlarını çatmış bir açılama bekliyordu.
-Ne yapıyor gibi görünüyorum acaba, efendim? Saklanıyorum. "diye yanıtladı kız Oliver'ı. Sanki çok doğal bir şey yapıyormuş da bunu tek garip bulan kendisiymiş gibi kinayeli konuşuyordu. Oliver kızın haline gülse mi öfkelense mi bilemiyordu. Gülümsemeyi tercih etti. Kız nefesini tuttu.
-Vay canına. Sana da selam küçük gamze. "diye fısıldadı Alex. Nefes kesici bu yakışıklı adamın yüzü tam daha iyisi olamaz diye düşünürken sol yanağında beliren gamze onu darmadağın etmişti sanki. Adam söylediği söze kahkahayla cevap verdi. Nihayet konuşabildiğinde Alex'e aptal bir çocukla iletişim kurmaya çalışır gibi kelimelerin üzerine basa basa söylüyordu.
-Lanet olası bir Rolls Royce'un içindesiniz hanımefendi. Hemen hemen her Rolls camında filtre vardır ve bu onlardan biri.
Alex halini gözden geçirdi ve utanarak ayağa kalkıp adamın karşısındaki koltuğa oturdu. Gelinliğinin eteğini düzeltti. Camdan dışarı bir göz attı trafik tekrar durmuştu.
-Şey... Ben çok teşekkür ederim... Yani dışarı atmadığınız için... " kız kulaklarına kadar kızarmıştı. Bir ter damlası alnından başlayıp boyuna kadar yalayıp geçti. Gelinliğinin straplez yakasına gözü takılan Oliver kızın göğsünün hala hızla inip kalktığını ve terden parladığını fark etti. Kız biçimli göğüslerini kapatmaya çalışarak yakasını yukarı doğru çekti. Oliver sapıkça bir harekette bulunmuş gibi kınamayla ona bakıyordu. Bakışları Alex'inkilere döndüğünde gülümsememek için kendini zor tuttu.
-Korkmayın gelinlik içindeki masum kızlara karşı herhangi bir sapkın fantezim yok."
Alex kinayeli bir ses çıkardı ve onun gibi ellerini göğsünde kavuşturdu. Biçimli dolgun göğüsleri bu sayede daha çok ön plana çıkıyordu ama kız bunun pek farkında değildi. Oliver gülümseyince gerginlik son bulmuştu ama bir anda camın önünden geçen uzun boylu adam kızı korkudan yerinde sindirdi.
-Lanet olası! " diye fısıldadı Alex sanki adam onu duyacakmış gibi. Nefesini tutmuş ellerini yumruk yapmıştı. Az önceki gibi saklanmamak için kendini zor tutuyordu.
-Sakin ol seni görmez." dedi Oliver tekrar. Alex pek inanmıyor gibi dışarıda duran adamı seyrediyordu. Dışarıdaki adam diğer arabalardan Rolls Royce'u işaret eden kişileri izliyordu. Nihayet durduğu yerden geçtiğinde Alex tam derin bir nefes alacakken John'un karşı camını tıklattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİRARİ DUVAK
PertualanganEski bilgisayar korsanı çiçeği burnunda gelin Alexandra Daniella, kendi müstakbel kocasından kaçarken kendini genç iş adamı Oliver Cylton'un nam-ı diğer Kamikaze'nin kollarında bulur. Bu garip karşılaşma ikisinin de hayatını altüst edecektir.