-Odama! Hemen!
Parmağıyla Alex’i işaret ediyordu. Herkes sus pus olmuştu, Fred hariç. O kahkahalar atıyordu.
Alex yerinden kahve bardağıyla doğruldu ve patronuyla asansöre bindi. Stanley tek kelime etmiyor oflayıp pufluyor, Alex’i geriyordu. Odasının kapısına vardıklarında Stanley kapıdan ilk onun girmesi için kapıyı açtı ve… Alex dondu. Oliver neşeli bir gülümsemeyle onu izliyordu.
-Nasıl yani?” Oliver’ın yanında rahatça oturan William Hoyt ufak bir kahkaha attı.
-Oturun, Bayan Daniella.” Dedi Stanley. Kendi yerine oturdu. Alex hemen Oliver’ın karşısındaki kanepeye yerleşti ve hala elinde tuttuğu kupasından bir yudum aldı. “Bu beyler seninle konuşmak istiyorlar.”
Oliver derin bir nefes alıp gizemli güzel eskortuna baktı. Tamam, onu dört gündür ekiyordu ama önemli bir nedeni vardı.
Alex “beyler”e döndü. Oliver kızın patronuna dönmüş Alex’le tüm alakasını kesmişti. William da elindeki evraklara gözünü dikti.
-Daniella, bu beyleri buraya siz mi davet ettiniz?
-Hayır, Stanley. Böyle bir şey yapmam. Bir açıklama beklediğimi söylemeliyim.
Alex sakinleşmeye çalışıyordu ama gözü yine Oliver’a takılınca şüphelenmeye başladı. Bu adamın, hayır, adamların burada ne işleri vardı?
-Madem öyle, eskortluk yaptığın adam…
Alex kahve fincanını şiddetle ‘beylerle’ ortasında duran cam masaya koydu. Bardak kulpundan kopup yerde yuvarlanırken masada kocaman bir çatlak bıraktı.
-Ağzını topla, Kenway.
O kadar doğal ve içtendi ki Oliver kızın tepkisini izlerken içinden gülüyordu. Derin bir nefes alıp tekrar kel kafalı kendini beğenmiş adama döndü ve söze girdi.
-Bakın, Bay Kenway. Sadece Alexandra Daniella hakkınızdan vazgeçmenizi istemek için geldim. Onu kendi bünyemde çalıştırmak için bunu yapmak zorundayım…
-Bir dakika! Bir dakika! Ne cehennemden bahsediyorsun sen?” Alex Oliver’a hitaben konuşsa da Hoyt söz aldı.
-Yaptığınız iş anlaşmasında bütün telif haklarınızdan vazgeçmişsiniz…
-Bunun farkındayım zaten, Hoyt.” Elini salladı. “Bütün işi şirket için yapıyorum. Bünyesinde çalıştırmak da ne demek oluyor?” Dedi Alex. Dirseklerini dizlerinin üzerine koymuş, gerginliği geçsin diye şakaklarını ovuyordu.
-Bizimle çalışmanızı istiyoruz ama bazı sıkıntılar…” diye tekrar söze başladı ama Alex başını ellerinin arasına almış halde tekrar söze girdi.
-Hoyt, takip edemiyorum.
-Interroyal için çalışmanı istiyoruz.” Oliver açıkladı. Gözlerini ona çevirmemişti ama Alex’in bunu duyunca ifadesinin çarpıldığını biliyordu. Kız alçak sesle bir küfür savurdu. “İşverenin oldukça kapsamlı bir anlaşma imzalatmış olmasaydı böyle damdan düşer gibi gelmeyecektim.”
-Bay Cylton, anladığımdan emin değilim.” Alex’in titreyen sesi kendine bile yabancı gelmişti. Hoyt tekrar araya girdi.
-Bu sizin haklarınızla da alakalı. Başka bir şirkette çalışabilmeniz için Kenway’in size izin vermesi…”
-Ne!” Alex’in haykırışı Kenway koltuğuna sindirdi. Alex ‘in duyduklarını sindirmesi birkaç saniyesini aldı. Oliver o anda Alex’in oyuna getirildiği anladı. “İzin vermek mi?” Alex bütün dünyasının başına yıkıldığını hissediyordu. Kenway departmanda girdiği kudurmuş köpek atağından kuyruğunu bacakları arasına sıkıştıran köpek moduna geçmişti. “Dahası var değil mi?” dedi burnundan soluyarak. Oliver meselesi bir kenara itilmiş, tamamen buna odaklanmıştı. Dahası vardı, elbette.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİRARİ DUVAK
AdventureEski bilgisayar korsanı çiçeği burnunda gelin Alexandra Daniella, kendi müstakbel kocasından kaçarken kendini genç iş adamı Oliver Cylton'un nam-ı diğer Kamikaze'nin kollarında bulur. Bu garip karşılaşma ikisinin de hayatını altüst edecektir.