Ön Okuma Bölüm 50

3K 163 27
                                    

Oliver'ın kaşları saç diplerine değecek kadar yükseldiğinde Cindy sırıtarak kadehini dudaklarına götürüp dibine kadar içti. Keyfi yerine gelmişti. Kadının en sevdiği durum şu an dudaklarının arasındaki her kelimeyle yoğrularak şekillenecekti. Tarzı buydu. Kendini iki ayrı kutup zanneden geri zekalıları gerçekten kutuplaştırıp birbirinden uzaklaştırır ve olacakları izlerdi.


İki kutup birbirinden ne kadar çok uzaklaşırsa o denli şiddetli çarpışırlardı ve Cindy kesinlikle bunu en iyi başarabilen fizikçiydi.


-Alexandra hakkında hiçbir şey öğrenememen çok ilginç." Burun kıvırdığında Oliver'ın kafasının içindeki çarklar çalışmaya başlamıştı bile. "Zeki birine benziyorsun halbuki."


Genç adamın gözlerinin içindeki hayal kırıklığı o kadar büyüktü ki kadının zafer dolu gülümsemesi genişledi.


Çünkü, Bay Yakışıklı-İş-Veren istediği gibi Alexandra'dan uzağa -güney kutbuna- doğru ilerlemeye başlamıştı.


Oliver, edindiği bilgiyi sindirmek adına sessizliğini korurken gözlerini televizyon ekranındaki akan görüntüden bir an olsun ayırmamıştı. Elbette Alexandra'nın açıklamasına inanarak kurtarılmayı bekleyen prenses olduğunu kabul etmişti ama intikam? Kesinlikle bu Alex'in verebileceği bir tepkiydi.


Belki de kendi Mario'su başka kaledeydi.


Sadece bir an, kızın onu dayanılmaz çekici bulduğuna inanmasının verdiği kibir duygusu paramparça olmuştu. Bu, Oliver gibi istediği her şeye ve herkese sahip olan biri için sarsıcı olmaktan öteye geçerek utanç verici olarak nitelenecek bir duruma dönüşüyordu. Derin bir nefes alıp nihayet onu avını izleyen kaplanlar gibi süzen kadına döndü.


-Güzel bir ödeşme olduğunu söyleyebilirim.


Cindy, çalıştığı onca yıldır erkekleri ve onların ilişkileri algılayış biçimlerini o kadar iyi tanımıştı ki bunun sadece bir koruma kalkanı olduğunun elbette farkındaydı.


Ve tabii ki fırtınalı mavi gözlerinin içinde beliren vahşi kazanma arzusunun da.

--------------------------------------------------------------------

Okan, centilmence Beyza'ya sürücü kapısını tutarken kız saçlarını savurarak pek de etkilenmediği mesajını karşı tarafa vermeyi umuyordu. Her konunun bir şekilde o manyak kadına dayanması artık sinirlerini bozuyordu. Tabii ki, bir kadının bunları başarmış olması, çocuk meselesine sahip çıkması, onları ilk uçakla en iyi yerlere transfer etmesi, bütün ekibi bir arada tutması...


Liste fazla uzundu. Kabul.


Ama en nihayetinde gösteriş budalasının tekiydi. Jet havalandırmak da neyin nesiydi? Hem de abisinin hayatını tehlikeye atarak?


-Daha fazla söylenmesen mi?


Genç adam omzunu zorladığından inleyip emniyet kemerine ulaşmaktan vazgeçse de kız eğilip adamı koltuğa sabitledi. Göz göze geldiklerinde gayri ihtiyari elini adamın alnına koydu.


-İyi misin, sen? Yine gaipten sesler mi duyuyorsun?


Okan gamzelerini göstererek gülerken kızın burnunu sıktı. Beyza üfleyip geri çekilirken adamın sırıtması bütün şehri aydınlatacak kadar parlaklaşmıştı.


-İçinden söylenirken mırıldandığını biliyor muydun?" Beyza, park yerinden arabayı çıkarırken alaycı bir ses çıkarmayı ihmal etmemişti. "Homurdanıyorsun demek daha doğru olacak sanırım."


-Bugün yine kibarlığın üstünde, Soylu." Gaza yüklenip adamı koltuğa yapıştırdığında hiç de pişman gibi görünmüyordu. "Birinizin hepiniz için endişelenmesi gerekiyor."


-O kontenjanı da sen mi doldurdun?


-Tanrıçanızın daha iyi bir seçeneği var mıymış? Bir sorsaydın.


-Aslında iyi fikir." Elini cebine götürmeye çalışırken kız dişlerini sıkıp gaza daha çok yüklendi. "Şaka yapıyordum, Aksoy. Sakinleşir misin? Ölmek için fazla tatlıyım bence."


-Ya sabır!


-Güzel yüzüme bir şey olursa en çok sen üzülürsün ama.


Beyza ağzını açıp çığlık atmak istese de önüne aniden fırlayan çakarlı Mercedes S 500 frene asılmasına neden olmuştu. Direksiyona hakim olmaya çabalayarak çift şeritli yolda yarım daire çizen kız hiç teklemeden yönünü çevirip geriye doğru gitmeye başladı.


-Bunlar nereden çıktı şimdi?


-UEFA kura torbasından.


Beyza gözlerinden ateş çıkararak yanında sıkılmış gibi duran adama döndü.


-Bir kereye mahsus olarak ciddileşebilir misin acaba!


-Tamam, tamam." Teslim olur gibi ellerini kaldırdı. "İstediğin gibi olsun. Mandrake'nin şapkasından çıkmışlar."


Kız sonunda çığlık atıp ciğerlerini boşaltsa da Okan'ın umursamazlık ibresi oynamamıştı bile. Karşı şeritten onlara doğru yaklaşan bir düzine çakarlı arabayı görene kadar gazdan ayağını çekmeyen Beyza, ne yapacağını şaşırmış halde arabayı yolun iki yanında duran bariyere doğru çevirip aştı.


Ama çoktan başka bir araba bu yönü de kapatmıştı.


-Allah kahretsin!


Kız, geri geri delip geçtiği bariyerlerin arasından çıkıp tek arabanın üzerlerine geldiği tarafa döndü.


Bir düzineyi atlatamazdı ama birini atlatabilirdi.


Atladığı nokta çoktan o şeridin de dolu olabileceğiydi. Beyza okkalı bir küfür sallarken en öndeki makam aracından simsiyah takım elbiseli bir adam indi ve belindeki silahı çıkarıp nişan aldı.

Okan bunca zaman koruduğu sessizliğini nihayet bozdu.

-Eyvah! Abim!


-----------------------------------------------------------

FİRARİ DUVAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin