b. 38

880 130 69
                                    


Dilaver: Oğlum uyandırdık mı aslanım benim. Gülüm inşallah bir sonraki kız olur.

Yeliz: Niye öyle dedin hani fark etmezdi.

Dilaver: Etmez tabi oğlumuzdan sonra, senin gibi gözleri gülen bir kız olsa fena mı?

Yeliz aşkla sokuldu göğsüne eşinin. Çok mutlu çok şanslı hissediyordu kendini.

Yeliz: Aşkım tekme tekme attı!

İkili uykuya dalana kadar dokunarak, öperek, koklayarak sevdiler bir birlerini.

_______________________________________

Zaman Atlaması

Yavuz ve Rüzgar 14 yaşında

Yavuz: Rüzgar dur bekle! Rüzgar! Oğlum bu halde eve nasıl giriceksin? Evi geçtim Yasin abileri nasıl atlatıcaz? Sakin ol artık.

Rüzgar: Yavuz git başımdan bak hırsımı senden almıyım!

Yavuz: Al kardeşim iyi olacaksın al! Artık bir nefeslen.

Yavuz elini kardeşinin ensesine atmış, alınlarını birleştirmişti. Rüzgarı durdura bilicek tek güç kardeşiydi.

Rüzgar gülerek sarıldı Yavuz'a. Yönlendirmesi ile tuvalete girip elini yüzünü yıkayıp, üstüne başına çeki düzen verdi.

Yavuz: İyi miyiz?

Rüzgar başı ile onayladı onu. Onsuz kavgaya girdiği için kızgındı Yavuz ama yinede olay büyümeden yetişip almıştı kardeşini.

Rüzgar: Oğlum ben sensiz dalmazdım biliyorsun. Tek tek gelmedi it herifler! Bahçede sıkıştırdılar 1-5 ne lan?

Yavuz: Belliydi ben hıca çağırdı maltavalını nasıl yedim lan. Affet yanında değildim.

Rüzgar piç piç gülümsedi.

Rüzgar: Yetiştin koçum hahaha... Akşama konağa gelirler Yavuz bizim oğlanları ne hale koymuş ağam?

Şimdi ikiside gülüyordu gülmesine de Evde güle bilicekler miydi? Çalan telefonla yutkundu Rüzgar arayan Yağızdı.

Rüzgar: Al... Lo tamam baba... Yanımda.... Emredersin.

Yavuz: Ne diyor babam? Sesin bir tarafına kaçtı çünkü.

Rüzgar: Eve kalmamış şirkete gitmiş babası itin. Babam çok sinirli  çabuk gelin dedi.

Yavuz: Saat kaç?

Rüzgar: 3 e geliyor hayırdır?

Yavuz : Ufuk....Ufuğuda alalım yanımıza lan babam onun yanında bağıramaz çok.

Rüzgar: Yok lan korkar bitanem şimdi gerek yok.

Yavuz: Hasas meleğim ağlar bişi oldu mu size diye. Gidelim yiyelim azarımızı kardeşim.
.
.
.
Sekreter acıyan gözlerle baktı ikizlere. Yavuz durumu sorma gereği bile duymadı. Başları önde kapıyı çalıp gel komutu ile girdiler içeri.

Oooo kimler gelmiş kimler! Gelin küçük ağalarım lütfen oturun, kahve söyliyim mi?

Rüzgar: Yok sağol baba. Ahhh... Ne vuruyon be.

Yavuz kafasına bir tane patlatmıştı. Yağız çok sinirli olsada onların bu şapşal hallerine dudağınım kenarı kıvrılarak gülümsedi.

Oğlum ben sizi okula kavga edin milleti dövün diye mi yolluyorum ga aslan parçalarım?

Yavuz: Hayır babacım.

Rüzgar: Hayır babam.

Oturun şöyle geçin, o it herifin adamı geldi lan! adı akraba kendi akbaba olanı niye dövüyorsunuz lan? İnsan kendi aşiretini döver mi?

Rüzgarın öfkesi yeniden harlanmıştı ismi lazım değili duyunca. Öfke ile ellerini yumruk yapmıştı. Saygısından konuşmamıştı ama zor duruyordu.

Yavuz: Onlar.... 5-1 saldırmışlar kardeşime. Banada yalandan hıca çağırdı deyip uzaklaştırdılar. Zor yetiştim baba.

Yuh kahpe soyu... Ananız duymasın küfürü. Teke tekte yememiş mi mıçı? (Götü)

Rüzgarın öfkeden ve mahçubiyetten gözleri nemlendi. Yağız oğlunu ilk defa böyle görüyordu, afalladı.

Kalkıp yanına gidip elini omzuna atınca gerginlikten kasılan vücudu gevşedi.

Rüzgar: Özür dilerim ama kendimi korudum. Korumasaydım da onu yinede döverdim baba.

Oğlum niye niye?

Yavuz: Ufuk... Ufukla ilgili ileri geri konuşıyor çünkü baba!

Ne demek lan Benim miniğim için konuşmak! Ne diyor babasını siktiğimin iti?

Rüzgar : Halamla evlenecekmiş hala oğlun Esat! Sözünden dönmüşsün öyle diyor Kazım. Şimdi Ufuğu alıcaklarmış karşılığında!

Yavaş! Yavaş alsın it oğlusu! Tamam aslanlarım kusuruma bakmayın siz. Elinize kolunuza sağlık!

Yavuz: Baba Ufuk bilmese çok üzülür abisinin gülü.

Yok bilmez, demeyiz ananada ben münasip bir dille anlatırım. Hasan... Hasan!

Hasan: Buyur abi, hoşgeldin can parçalarım.

İkiside koşup kollarını açan adama sarıldılar.

Kaç kişi var Ufuğumun yanında?

Hasan: 2 kişi abim her zamanki gibi. Koruma, şöför varda hayırdır bir sorun mu var?

Ara çabuk belli etmesinler Oğlana hızla konağa getirsinler. Sende takviye yolla halamın soysuz soyunu kurutucaz belli oldu.

Hasan öfke ile başı ile onayladı ağasını. Denileni yaptı Ufuk çoktan eve doğru yola çıkmıştı.

Kapıda onu Arda karşıladı,  gülümseyerek.

Arda: Oyyy kuzum gelmiş,muahhh mis kokusuna öldüğüm hoşgeldin.

Ufuk: Ya Arda dayım ya kocaman oldum ben, çocuk gibi sevmesene beni!

Arda tatlı tatlı sitem etti, oğlanın dayanamıycağını biliyordu çünkü.

Arda: Peki küçük ağam demem bir daha emrin olur.

Ufuk pişmanlıkla sarıldı hemen.

Ufuk: Sev, sen sev şaka yaptım ben Ardoşum lütfen küsme bana.

Ağlamaya başladı minik ağa. Rıza merdivende miniğinin yine incilerini dönüşüne dudak büzerek bakıyordu.

Arda: Ağlama canım benim şaka yaptım bende. Bak annende ağlıycak gibi balıyor ordan.

Hoşgeldin bitanem benim. Akıtma şu incilerini kıyamıyorum.

Ufuk: Annem çok özledim seni. Ecemen nasıl oldu? Sordu mu beni? Özlemiş mi beni ha annecim?

Arda: Korkma oğlum düştü oğluşumun ateşi. Seni görsün turp gibi olur o. Yolunu gözlüyordu.

Rıza ve Arda kısa bir bakışma yaşadı.

Bölüm Sonu....

Bizimkilerin miniği erkek ama çift cinsiyeyli Rızamız gibi😍

Egemen, Hasan ve Ardanın oğlu🤗

O it hala oğlu kenarda duruyordu kullandım 🤣

Yeni bölümde görüşmek üzere👋

Ağanın Minik SevdasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin