b. 44

879 132 92
                                    


Sevgilim gitme konuşalım.

Yok yavrum kalırsam incilirim, incitme beni. Hakan oğluma da selamlar allahasmaladık.

Kapıdan çıkan adamın peşine Yavuzda fırlamıştı.

Yavuz: Baba böyle gitme kurban olayım, gel vallahi diycekti.

Eyvallah oğlum, hata sizde değil ben size değil kendime kızgınım.

_______________________________________

Yağız gittikten sonra Rüzgar salonun orta yerinde  gözü kapıda öylece kalmıştı.

İçeri boynu bükük giren Yavuz başını olumsuz anlamda sallamıştı.

Rüzgar: Durduramadın mı? Niye lan durdursaydın!

Yavuz: Bağırma lan bana hem suçlu hem güçlü! Kolaydıysa sen durdursaydın.

Rüzgar saçlarını elleri arasında alıp çekiltirdi öfke ile. Derin derin soluk alıyordu.

Yavuz: Anne sen konuş ikna et babamı.

Rıza ömründe ilk defa buz gibi bir ses tonuyla konuştu evlatlarına.

Odamız yani hala bir yerimiz varsa uygun mu geçe bilirmiyim?

Rüzgar: Balım o nasıl söz sen bari yapma.

Dolapta Arzu teyzenle Arda dayınızın sizin için yaptıkları yemekler var yiyin onları.

Yavuz: Anne nolur yapma sen sen kıyamazsın bize.

Siz evimin direğini ortadan ikiye ayırıp, evimizi başımıza yıktınız ya. Hak etmişimdir oğlum.

Rüzgar: Anne....

Rıza odaya çıkmış, içi içini yiyordu. Yarım saat sonra Yağızın yanındaki korumadan bir meyhanede olduğunu öğrenmişti. Daha fazla duramdı kalkıp odadan çıkıp merdivenleri indiğinde iki oğlu öylece oturuyordu.

Yavuz: Annem nereye bu saatte?

Kocamın yanınına oğlum! Kalın sağlıcakla, keyfinize bakın rahatsız olmayın biz döneriz zaten bu gece.

Rüzgar: Anne affet lütfen affet. Ben aptalca konuştum.

O özürü benden değil, babandan dile Rüzgar. Şimdi çeklin önümden kalbinizi kırarım.

Evden çıkan Rızanın ardından oldukları yere çökmüştü iki çocuk.

Yağız önündeki rakı bardağını yudum yudum içerken karşı sandalyesine oturan adamı fark etmemişti bile.

Gülüm...

Bir daha ne olursa olsun beni ardından bırakırsan çeker vururum seni adam!

Elini uzatıp tuttuğu minik elleri öptü uzun uzun.

Affet yavrum affet. Canım çok acıyor tam şuramda ince bir sızı.

Yağızım hadi kalk evimize dönelim. Ben sararım yaralarını, iyi ederim seni. Onlar genç bile isteye yapmadılar.

Gidelim yavrum evimize gidelim.

Birlikte el ele mekandan çıktıklarında direk havalimanına geçtiler. Yağız tüm uçuş elini kalbinin üzerinde tuttu. Buz gibi terliyordu indiklerinde. Rızayı korkutmamal için ses çıkartmadı.

Hasan: Hoşgeldiniz ağam.

Hasan... Acil hastaneye gidelim.

Yağız!

Yere yığılan adamla Rıza çığlık çığlığa ağlıyor, bağırıyordu. Hasan ve diğer korumalar kucaklayıp araca zorluklarla bindirdiler. Acil kapısına varmaları 10 dakikayı buldu.

Rıza için bir ömür gibi gelen 10 dakika. Sevdiği adamın sedye ile içeri almış, ondan koparmışlardı.

Yarım saat sonra kalp krizi geçiren Yağızı acil ameliyata almışlardı.

Hasan abi, eve haber ver. Birde... Oğlanların kapısındaki korumalara söyle derhal gelsinler buraya.

Hasan: Emredersin damat ağam. Korkma Yağız ağam güçlüdür.

Biliyorum abim sağ salim çıkıcak. Anamı korkutmadan diyesin. Birde korumaları arttır.
.
.
.
Ufuk ağlamaktan perişandı. Egemen ve Arda onu teselli ederken, Rıza tansiyonu çıkan Hanım anneye başka odaya aldırmış Arzu ablasını yanına bırakmıştı.

Ömür gibi geliyordu her bir dakika. Sevdiği, sırtını yasladığı dağını en sevdiği iki kelamı ile yerle bir etmişti. Çok kızgındı Rüzgara, en çokta kırgın.

Babasına o lafları nasıl edebilmişti. Hiç mi vicdanı sızlamamıştı. Derken kapıdan perişan halde gözleri ağlamaktan şişmiş iki oğlu girdi. Aynı anda doktor ameliyattan çıktı.

Doktor: Gerekli müdahale yapıldı. Tam kriz anında getirdiği için bir sorun olmadı. Dinlenip stresten uzak yaşıycak. Çok  geçmiş olsun.

Ufuk koşup annesine sarıldığında Rıza şefkatle saçlarını öpüp kokladı oğlunun. Arkasını döndüğünde iki oğlu sarılıyordu.

Ona doğru bir adım atan Rüzgar hiç beklenmedik bir şeyle karşılaştı. Rızanın tokadı.

Ufuk: Hihhh...

Yavuz: Anne!

Bak iyi bak Rüzgar! İçerde eser'in yatıyor oğlum. Hiç bir kurşunun yapamadığını o dilin yaptı bu gece. Sen Kimsenin yıkamadığı Koskoca Kadim aşiretinin reisini yıktın viran eyledin oğlum.

Daha fazla bu strese dayanamayan Rızanın minik bedeni oğlunun kolları arasına yığılıp kaldı.
.
.
.
Ufuk: Artık çok et yok dedi doktor. Ben sen uslu durursan kendi tabağımdan azcık veririm sana babacım.

Hiç mi yok dedi cadı. Azalt dedi vicdansız. Sessiz ol ananı uyandırıcaksın.

Uyandım aşkım, rüya değildi öyle mi?

Yavrum aç gözünü bak ben iyiyim meral etme. Gel bir kokunu soluyayım.

Ufuk: Annem muahhh ben o ikisine kızdım çok, küstüm de. Sen de iyi ol tamam mı?

Abilere kızılmaz miniğim. İyiyim üzülme hadi git özür dile.

Gülüm özür dilerim.

Çok korktum Yağızım, seni kaybettim sandım.

Şşşttt burdayım yok bak bişiyim. Sen de bakim bana oğlana mı vurdun?

Cadı ispikledi mi hemen. Vurdum hak etti çok kızgınım onlara. Kocamı ne hale koydular.

Kızma yavrum olacağı vardı oldu. Git sende öp vurduğun yerden. Onların canı bizden çok acır.

İçim gitti ondan bayıldım zaten. Yağızım çok seviyorum seni.

Bende yavrum, bende çok seviyorum seni.

Bölüm Sonu.....

Yeni bölümde görüşmek üzere👋

Ağanın Minik SevdasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin