10. Bölüm- Söz

574 83 64
                                    

Selamlar selamlar
10. bölüme ulaşmışızz.
Okumalarınız, oylarınız en çok da yorumlarınız benim için çok değerli.
Bunlar için zaman ayıran herkese çok teşekkür ederim 🩷

Ekim 2012

Birce, Aziz, Leyla, Erdem, Meryem ve Sarp. Artık resmi olarak 12. Sınıftılar. Resmi olarak sınav öğrencisiydiler ve birkaç ay sonra resmi olarak üniversite öğrencisi olacaklardı. Okul açıldığında çok yoğun olacaklarını düşündüklerinden sınava çalışmaya yazdan başlamışlardı ve şu aralar bu konuda ne kadar haklı olduklarını fark ediyorlardı. Sabahın erken saatlerinden neredeyse akşam vaktine kadar okulda sonrasında kimisi dershanede, kimisi özel derste, kimisi kütüphanede saatlerini geçirdikten sonra eve döndüklerinde de çalışmaya devam ediyorlardı. Yani, en azından uykusuzluktan bayılmadıkları zamanlarda.

Nefes alabildikleri tek aralık ise dersler arasındaki 10 dakikalık teneffüslerdi artık. Bir de öğle araları. Okulun ilk haftalarında öğle aralarında da test çözmeye çalışan Meryem ve Sarp'ı masalarından zorla kazıyarak da olsa kaldırıp aralarına katmayı başarmışlardı. Çünkü içlerinden bir kişi bile çalışmaya devam ediyor olsa diğerleri gönül rahatlığıyla dinlemezdi. Teneffüsler ve öğle araları sınav kelimesinden uzak kaldıkları güvenli bir bölgeydi.

Birce de gözleri saatte, bacağını titrettiğinin bile farkında olmadan saatin gelmesini bekliyordu. Hocaları ders anlatmaya devam ediyordu ama yaklaşık 12 dakika önce tüm ilgisini kaybetmişti. Çabalasa da kaçırdıklarını kavramakla şu an için uğraşamazdı. Eve gidince çalışırım diye not düştü aklının bir köşesine. Yelkovanın hareketini gözüyle takip ederken içinden de sayıyordu. Okulda zil çalmadığı için bazı hocaları dersin bittiği konusunda uyarmak gerekiyordu. Biyolojici de onlardan biriydi. Kimse dur demese saatlerce konuşurdu. Vakit dolduğunda haber vermek için bakışlarını hocasına çevirdi.

"Ben de genç delikanlıyım tabi o zamanlar kanımız deli akıyor aldım pederin arabasını. Haberi yok tabi. Çıktık anayola bir sağa yapıyorum bir sol yapıyorum. Makaslar, onlar, bunlar. Tabi örnek almayın diye söylüyorum."

Bu adam ne zaman ders anlatmayı bırakıp kendi hayat hikayelerine döndü diye düşündü Birce. Bunu bile fark etmemişti o kadar kopuktu dersten.

"Sonra ben tabi kazaya karışınca benim peder demesin mi..."

"Hocam ders bitti." Birce'nin de boş konuşmaya tahammülü bu kadardı işte. Derste boş konuşmasını hoş karşılayabilirdi ama öğle arasını 50 yaşını geçmiş bir adamın gençlik maceralarını dinleyerek harcayamazdı. Hocası bozulmuştu ama bozulduğunu belli etmemeye çalışarak güldü.

"Resmen sus dedin Bircecim. Tamam susarız yav."

"Estağfurullah hocam. Çok yoğun ders işliyoruz. Dersin bittiğini fark etmemeniz çok normal." Hafifçe boğazını temizledi hoca. Ağzının içinde "Çıkabilirsiniz." diye mırıldandı. Komutu duyar duymaz Birce sırasından kalktı ve hızla kapıya giderek kapıyı açtı. Aynı anda karşı sınıfın kapısı Aziz tarafından açıldı. Birbirlerini karşılarında gördükten sonra birkaç saniye bakıştılar. Sonra gözleri yavaşça kısıldı.

"Aziz." dedi Birce selamlarcasına.
"Birce." diye aynı şekilde karşılık verdi Aziz.

"Banka son ulaşan diğerinin 1 gün boyunca kölesi olur." Birce'nin neredeyse anlaşılmayacak kadar hızlı cümlesinin ardından çizgi filmlerdeki gibi arkada toz bulutundan bir gölgesi kalmıştı. Aziz'in de ondan arda kalır yanı yoktu. Başına gelecek şeyi bildiğinden Birce'nin peşinden koşmaya başlamıştı. Okulun 3. Katındaydılar. Uzun koridoru tamamladıktan sonra diğer insanların yollarına çıkmasını engelleyerek merdivenlerden hızlı hızlı inmek zorlu bir görevdi. Ama 2 yıldır her öğle arasına bu şekilde inen Aziz ve Birce için alışılmış bir yolculuktu. Birce önde Aziz arkada merdivenleri tamamladıktan sonra Birce okuldan çıkıp bahçenin bir ucundaki banka depar atmaya devam etti. Banka kendini attığında ise genelde hep birkaç adım arkasında olan Aziz'i görememişti. Okulun kapısına bakmaya devam etti ama başka insanlar çıkıyordu. Ne olduğunu anlamak ister gibi yerinden kalktı. Birkaç adım atmıştı ki kapıdan çıkan Aziz'le olduğu yerde durdu. Normalden daha yavaş bir şekilde koşarak yanına geldi Aziz. Kendini banka attı.

Yirmi DokuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin