Selamlar, selamlarr🩷
41 kere maşallah bize. 41. bölüme gelmişiz 😌
Hayır 10 bölümdür bu şakayı yapmayı düşünmüyorum..
Bölümü kontrol edemedim. Sizi de daha çok bekletmek istemedim. Yarın tekrar kontrol ederimm.
Yorumlarda görüşelimmm siz özledim 🥲
İyi okumalarr🩷Aziz'in bakışlarımdaki korkuyu görmesini ve şu saniye beni anlamasını istedim çünkü biz dün gece kesinlikle hiçbir şekilde korunmamıştık ve bu, şu saniyeye kadar aklımın ucuna bile gelmemişti.
Ben korku dolu gözlerimi Aziz'e çevirmiştim ama o kısılmış gülen gözleriyle torun isteğiyle dolup taşan annemle sinirden boynu kızaran babama bakıyordu. Belli ki keyfi yerindeydi. Ve aklında şu am benim düşündüklerimin zerresi bile dolaşmıyordu.
"Anne!" diye seslenmemle babamın bozuluşuna kahkahalar atan annem yüzünü bana çevirdi. "Yemek var mı? Biz Aziz'le acıktık da."
"Var tabi kızım." dedi annem tüm neşesiyle. Belli ki bu evlilik ve torun meselesi onu düşündüğümden daha çok mutlu ediyordu. "Ben koyayım size hemen iki tabak."
Ayaklanan anneme karşı ben de ayağa kalktım. "Sen zahmet etme annecim ben hallederim." deyip Aziz'i omzundan dürttüm. Aç olmadığını biliyordum ama davranışımı garip bulup bana ayak uydurmaya karar vermiş gibiydi. Başıyla anne babamdan izin alınca peşime takılıp benimle birlikte mutfağa geldi.
Muhtemelen ocağa yönelmemi bekliyordu ama hızla arkama dönüp Aziz'i omuzlarından tutup çevirerek tezgaha yasladım. Bunu beklemiyor olacaktı ki bana karşı çıkamadı ve yüzünde büyük bir şaşkınlıkla bana bakakaldı.
"Birce? Annenle baban içerde?" Ses tonundaki alayı duyabiliyordum ama şu an bu alaya kızmaktan daha önemli işlerim vardı.
Başımı çevirip koridorda biri var mı diye baktım. Sonra tekrar Aziz'e dönüp sesimi kendimin bile zor duyacağı şekilde fısıldadım. "Korunmadık!"
Aziz'in çatılan kaşlarından ne demek istediğimi tam olarak anlamadığı belli oluyordu. Normalde zeka fışkıran adam neden işine gelmeyen konularda zor anlayan birine dönüşüyordu.
"Ben hap falan kullanmıyorum. Sen de prezervatif kullanmadın! Sonrasında da hap almadım!"
Anlaması için tek tek açıklamıştım. Bakışları değişse de asla benim gibi panik durmuyordu. Ellerini yanaklarıma çıkardığında gözünde içten bir bakış vardı. "Özür dilerim güzelim. Bunu benim düşünmem gerekiyordu. Gerçekten aklıma bile gelmedi."
"Niye özür diliyorsun ki. Benim de aklıma gelmedi. Düşünecek başka şeylerimiz vardı açıkçası."
"Yine de benim düşünmem gerekiyordu." Alnıma küçük bir öpücük kondurup tekrar gözlerime baktı. "Ne yapmak istiyorsun?"
Sorduğu soru bir anlığına farklı bir ihtimal düşünmeme neden oldu. Birkaç saniyeliğine de olsa o ihtimal gözümün önünden film şeridi gibi geçmişti. Karnımın büyümesi, karşımda bana aşkla ve endişeyle bakan gözlerin sahibini baba yapma fikri, anne olma düşüncesi...
Hepsini silip en doğru olduğunu düşündüğüm şeyler döküldü dilimden. "Eczaneden hap almamız lazım."
Evet doğrusu buydu. Daha ne zamandır birlikteydik de bir de bebeğimiz olacaktı. Bir şeyleri biraz ağırdan almak gerekiyordu. Evlenme teklifini kabul etmiştim zaten. Bize ait olan anların sadece bize ait olmasını istiyordum. Bir bebek bizi çok fazla zora sokardı. Buna hazır olduğumuzu düşünmüyordum.
"Ben şimdi gidip ertesi gün hapını alırım. 24 saati biraz geciktirdik ama yine de etkili olma ihtimali çok yüksek."
Çözüm odaklı düşünmesi ve dokunuşlarıyla beni rahatlatmaya çalışması işe yarasa da aklımın başka yerlere takılma konusunda uzmandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yirmi Dokuz
RomanceYıllar önce yaptığınız 'çocukça' bir anlaşma hayatınızı en fazla ne kadar değiştirebilir? ''Anlamıyorsun ki. Ben ne dedim az önce? Sanki o dört duvarın arasında da benimle mi olacaksın?'' ''Olurum.'' -'Ne?!' Aziz'in bu net ve hızlı cevabı karşısında...