Selamlar selamlarr
Bu sefer ben toplu hoş geldiniiizzz 🩷 diyorum siz hoş buldum deyin 🤭
Yorumlarda buluşalım
İyi okumalar 🩷
Saat sabahın 9'uydu ve ben Meryem'in evindeydim. Üstünde peluş sabahlığıyla, açılmayan ama sinirli olduğu belli olan gözleriyle bana bakan Meryem'i gülümseyerek, tatlılığımla beni dövmemesi için ikna etmeye çalışıyordum.Oturduğu yerden biraz öne doğru kaydı. "Son kez soruyorum Birce. Niye geldin?" dedi hâlâ uykulu çıkan sesiyle.
"Kahvaltı yaparız dedim. Kötü mü ettim?" dedim alınmış gibi.
"Kızım saat sabahın 9'u günlerden pazar. Biz dün gece saat kaça kadar dışarıdaydık. Sen manyak mısın bu saatte niye ayaktasın? Hadi sen ayaktasın beni niye uyandırıyorsun?" Peş peşe sıraladığı cümleleri ve yükselen sesiyle biraz korkutucu olmaya başlamıştı.
"Kahvaltı yaparız dedim. Kötü mi ettim?" dedim aynı tonda.
"Kahvaltını..." dedi sonra sakince derin bir nefes aldı. "Gidip yatıyorum ben. Yap sen kahvaltını." dedi ve oturduğu yerden kalktı. Kapıdan dışarı çıkacakken koluna yapıştım ve gitmesine engel oldum.
"Yardımına ihtiyacım var." dedim. Ben öyle deyince durdu ve kaşları çatıldı. "Tıp bilgilerinle beni aydınlatman gerekiyor yoksa ben google'ın dehlizlerinden kanser olup çıkacağım."
"Ne oldu?" dedi. Çatılan kaşlarının yerini umursamaz bir ifade almıştı. "Yine sende olduğuna inandığın belirtileri google'layıp kendine teşhis mi koyuyorsun."
"Keşke." dedim içten bir şekilde. "Ama durum başka." deyip sustum.
"Anlatacak mısın gidip yatayım mı?" Tehditi işe yaramıştı.
"Konu Aziz."
"Evet bence de konu Aziz. Sonuçta öpüşmenizi böldük. O konu için biz öğleden sonra Leyloşla ifadeni alacaktık zaten ama anlatmaya bu kadar hevesli olduğunu düşünmemiştim." Keyifle sırıtıyordu. Keşke sabah sabah buraya gelme sebebim Aziz'le yarım kalan öpüşmemizi anlatmak olsaydı ve ondan öncekini... Yarım kalmayanı... Çok güzel öpüşmelerimizi... Hepsini... Hepsini anlats...
"Daldın gittin hayırdır hayalinde de öpmeye devam mı ediyorsun çocuğu?" dedi kınar gibi."Saçma sapan konuşma deli. Düşünmüyorum öyle bir şey." diyip kendimi savundum ama pek inandırıcı olmamıştı. "Konu Aziz, Aziz'in sağlığı."
"Ne olmuş Aziz'in sağlığına." dedi doktor kişiliğine bürünüp.
"Hani Aziz'in eli kesildi de biz hastaneye gittik ya?" Beni onaylar gibi 'evet' dedi devam etmemi isteyen bir tavırla. "Çok kan aktı bayağı çok kan aktı. Hastanede diktiler yarayı." Meryem'in çatılan kaşları bu olayın ona da garip geldiğini belli ediyordu. "Sonra ben bir ara buldum. Bizimle ilgilenen doktora sordum. O kadar derin miydi neden dikmek zorunda kaldınız diye. O da dedi ki 'Derin bir yaraydı ama asıl dikme sebebimiz hastanın kan sulandırıcı kullandığından dolayı akan kanı daha kolay durdurmaktı." Meryem'in kaşları daha da çatıldı. Koltuğu işaret etti. "Oturalım." dedi tüm ciddiyetiyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yirmi Dokuz
Storie d'amoreYıllar önce yaptığınız 'çocukça' bir anlaşma hayatınızı en fazla ne kadar değiştirebilir? ''Anlamıyorsun ki. Ben ne dedim az önce? Sanki o dört duvarın arasında da benimle mi olacaksın?'' ''Olurum.'' -'Ne?!' Aziz'in bu net ve hızlı cevabı karşısında...