16. Bölüm- Tırtıl ile Uğur Böceği

474 86 260
                                    

Selamlar, selamlarr
Taze bölüm yorumlarınızı, yıldızlarınızı ve sevginizi bekler🩷
Bölümü kontrol edemedim bu arada hatamız varsa affola
İyi okumalarr 🩷

Babamın cümlesi beni şaşkınlığa uğratırken olduğum yerde kalakaldığımı annemin bana seslenmesiyle fark ettim. "Birce? Ne yapıyorsun anneciğim orada?" Annemin sesiyle tam olarak yerin yarılmasını ve içine girmeyi istedim. Şu an babam da Aziz de onları dinlediğimi biliyordu. Bazen gerçekten en büyük düşmanınız sizi doğuran kişi olabiliyordu.

"Ceketimi alacaktım askıdan anneciğim." dedim sesimi yüksek çıkarıp gözlerimi büyüterek. İçeridekiler beni duysun annem de bir an önce sussun istiyordum. Yanıma gelip popoma bir tane yapıştırdı. "Ne kadar kötü yalancısın annem. Seni daha çok zor durumda bırakıp böyle anlar için daha hazır hale getirmem lazım." diye fısıldayıp odaya geçti. İyi yalancı olmadığım için annem tarafından kınanmıştım. Annem yalancı babam dolandırıcıydı. Bu ailedeki tek normal insan bendim.

Annemin peşine oturma odasına girdiğimde herkesin bakışları benim üzerimdeydi. Bakışları fark ettiğimde odanın ortasında hareketsiz kaldım. Bakışlarım üçünün üzerinde dolandı. Birinin bir şey demesini bekliyordum. Demediler. Arkadaş grubundaki istenmeyen insan gibi hissettim kendimi. Bahsi geçen arkadaş grubumun annem babam ve Aziz olması dışında bir sorun yoktu.

Onların konuşmayacağını anlayınca ben söze girdim. "Hadi Aziz, çıkalım. Beni iş yerine bırakırsın oradan da kendi işine geçersin. Sen de geç kalma." Benim konuşmamla kendilerine gelmiş gibi gözlerini üstümden çekebildiler. Aziz yavaşça kalktı yerinden. Anneme doğru ilerleyip elini öptü önce. Annem de yüzünde gülücüklerle sarıldı Aziz'e. "Her şey çok güzeldi Meltem teyze ellerine sağlık. Çok özlüyorum ben senin yemeklerini."

"Yalaka!" deyişini öksürüğüyle gizlemeye çalışan babamla kendimi tutamayıp güldüm. Annem ikimize de ölümcül bakışlar gönderiyordu ama biz sanki hiçbir şey yapmamışız gibi odanın her bir köşesinde gözlerimizi gezdirirken çok masum görünüyorduk.

"Afiyet olsun annem. Sen hep gel böyle ben yaparım sana. Sen şimdi kim bilir neler yiyorsundur işinde evinde. Anne yemeği gibisi olur mu?"

"Olur aslında. Bir sürü ev yemeği restoranları var. Orada da birilerinin annesi yemek yapıyor. Her canın yemek istediğinde gelme yani. Aş evi değiliz." Oturduğu yerde bacak bacak üstüne atmış, açtığı televizyonla ilgileniyormuş gibi konuşuyordu babam.

"Sen sus! Sanane? Benim evim, benim yemeğim sana ne oluyor?" dedi annem kendini daha fazla tutamadan. Belli ki bu konuda daha çok çatışacaklardı. Anne babamın evliliğinin geleceği için olaya müdahil olmaya karar verdim. "Tamam. Haydi anne, Aziz. Yeter bu kadar vedalaşma ya. Gurbete gitmiyor kimse." Sonra birkaç saniye durdum. "Gitmiyorsun değil mi Aziz? Bu konuda sana güvenemiyorum."

Babamın hakim olamadığı kahkahası başka hiçbir sesin olmadığı salonda yankılandı. Çak yapmak için elini bana doğru uzatınca ben de elimi hafifçe eline çarptım. Annemden korktuğum için babam kadar vahşileşemiyordum.

"Gitmiyorum Birce. Gitmiyorum Adem amca." Bize sert bir ses tonuyla konuşurken yüzünü anneme çevirdi ve hem sesi hem bakışları yumuşadı. "Gitmiyorum Meltem teyze. Buradayım. Daha seni alışverişe götüreceğim. Hiçbir yere gitmiyorum." Babamla ikimiz kollarımızı bağlamış karşımızda aşk yaşayan 'anne oğula' bakıyorduk. "Ay Aziz! Gerçekten mi? Alacağız mı marka marka kıyafetler de?"

"Anne?!" diye yükseldim daha fazla dayanamayıp. "Ben sana almıyor muyum marka marka kıyafetler? Niye bu kadar seviniyorsun ya?"

"Sus sen de! Oğul parası yemek başka güzel. Senin gibi 'anne ben bu ay kendime 987 tane ayakkabı aldım bir sonraki ay alalım mı?' da demez hem."

Yirmi DokuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin