Selamlar, selamlarr🩷
Bugün vaktinde geldim 😌 Yine çok dakikim
Bölümler arası sizinle konuşmayı özlüyorum 😢 O yüzden çok yorum yapın konuşalım tamam mı 😚
Yıldızlarımızı da unutmayalım
İyi okumalarr 🩷Temmuz-2013
Alaçatı sokakları bu iki gencin her haline şahitlik etmişti de bir türlü Aziz'in itirafına şahitlik edememişti. Her ne kadar akışına bırakmak istemese de öbür türlü diken üstünde olacağından Birce'nin bir şey anlamaması için bir süre bu konuyu düşünmeden vakit geçirdiler. Saat ilerlediğinde deniz kenarında, sahilde, kumların üzerinde yan yana oturup güneşin batışını izlemeye başladılar.
Anın huzuru bir an için Aziz'in aklını boşaltsa da sonrasında bu anın mükemmel bir an olduğunu fark etti. Ama bir süredir konuşmuyorlar, sadece manzarayı izliyorlardı. Birden konuya giremezdi. Konu açması gerekiyordu. Doğru bir konu açması gerekiyordu.
"Deniz kıyısında yürüyelim mi biraz?" diye bir teklifte bulundu. Oturduğu yerde çok huzurlu olan Birce başta sıcak bakmadı bu teklife ama sonrasında ikna olması kolay oldu. Birlikte ayaklarını suya sokarak yürümeye başladılar. Aziz'in planladığı gibi olmamıştı. Şu an yürüyorlardı ve yürürkenki sessizlik otururkenki sessizlikten daha rahatsız ediciydi. Birce bir süre yürümeyi bıraktı ve denizi izlemeye devam etti.
Sonra aniden "Balığa bak!" dedi heyecanla. Biraz ilerilerinde küçük bir balık görmüştü. Denizin içine doğru birkaç adım daha attı. Su dizlerine geldiğinde durdu. Başka balıklar gördüğünde gülerek onlara bakıyor ve heyecanla Aziz'e göstermeye çalışıyordu. Aziz de yanına geldi ve Birce'nin bu heyecanına ortak oldu.
"Balık ailesi." dedi gülerek. "Çok tatlılar." diye cevap verdi Birce de.
"Aile güzel bir şey." dedi Aziz. Dediği an da pişman olmuştu. Böyle bir giriş olabilir miydi? Zaman geçtikçe bu işte daha da kötüleşiyordu. En sonunda Birce'ye 'sen ben aşk' diyerek bir teklifte bulunabilirdi.
Onun kurduğu cümleye kahkaha attı Birce. "Balıklardan mı vardın bu sonuca?"
Kurduğu cümlenin saçmalığının Aziz de farkındaydı ama aslında gerçekten de böyle düşünüyordu. Dilini damağına vurarak 'cık' dedi. "Senin ailenden."
Duymayı beklediği cevap bu değildi Birce'nin. Aziz şaka yapar geçer diye düşünüyordu ama oldukça ciddiydi. "Benim ailemden?" dedi sorgular gibi. Normal bir ailesi vardı işte. Ekstra özenilesi bir durumları yoktu. En azından Birce için bu böyleydi.
"Evet, annen baban sen. Mükemmel bir çekirdek aile gibisiniz." Böyle bir itiraf beklemeyen Birce şaşırmıştı. Aziz'in devam etmesi için sustu ve bir şey demedi. "Ne bileyim yani baban her zaman üzerine titriyor. Seni her şeyden korumaya çalıştığı belli. Kıyamıyor da ama bir yandan. Çok kıymetlisin onun için. Babanın senin için yapmayacağı bir şey olduğunu düşünmüyorum. Sen mutlu ol diye herkesi karşısına bile alır." İkisi de dizlerine gelen suyun içerisinde batmak üzere olan güneşin kızıllığının altındaydı. Babasını Aziz'den böyle dinlemek Birce'yi duygulandırmıştı. "Annen zaten inanılmaz bir kadın. Sana biri bir şey yapacak olsa babandan önce o dikilir karşısına. Gözü hep üstünde ama sen özgür bir kadın ol ayaklarının üstünde dur diye uğraşıyor bir yandan. Sana en iyi örnek de kendisi zaten. Ne bileyim gülüyorsunuz birlikte. Ailecek. Eğleniyorsunuz. Birbirinizi sevdiğinizi anlamam çok kolay. Sadece siz de değil. Bak mesela Mahir abin. Kuzenin ama abin gibi. Bir derdin olsa ona koşarsın. Ben bile derdim olsa koşarım öyle bir güven veriyor. Sana da çok değer veriyor. Kardeşi vardı bir de onunla da kardeş gibisin. Sen de ona ablalık yapıyorsun. Babaannen sıkıntı biraz şimdi yalan söylemeyeceğim. Ha bir de dolandırıcı amcan vardı ama o da her aile olur. Güzel yani. İnsanın eksikliğini hissedebileceği tüm duyguları ailesinde tamamlayabilmesi büyük bir şans."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yirmi Dokuz
RomanceYıllar önce yaptığınız 'çocukça' bir anlaşma hayatınızı en fazla ne kadar değiştirebilir? ''Anlamıyorsun ki. Ben ne dedim az önce? Sanki o dört duvarın arasında da benimle mi olacaksın?'' ''Olurum.'' -'Ne?!' Aziz'in bu net ve hızlı cevabı karşısında...